𓆝 Dört 𓆞

3.3K 192 97
                                    

•akvaryum balığı•

  Çetin için annesi, hep kağıt bant gibidir derdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



  Çetin için annesi, hep kağıt bant gibidir derdi. Yapıştıracağı şeyi iyi tutturuyor fakat çıkarttığın zaman ele nazik geliyor. Sökmüyor hiçbir şeyi, duvarların sıvasını beraberinde getirmiyor, hiç iz bırakmıyor. Çetin'in annesi, civar komşuların yaşlılarıyla röportaj yaparak gerçek hikayeler, kıssadan hisseler, ihanet ve ihtiras romanları yazardı. Yüz ila yüz elli sayfadan ince kapak- grafik olmasın düz puntodan kitap ismi yeterli- eserleri, bakkal ve Yalova civarındaki Migros kitaplıklarında 3.90'a satılırdı. "Bana kalırsa Çetin akvaryum balığı gibidir." Emekliye ayrıldığından beridir tek eğlencesi sürekli kaybolan al yanaklı su kaplumbağaları ve geveze sultan papağanıyla laflamak olan baba, kahvesini höpürdetirken çok önemli bir noktaya parmak basar gibi ikinci kez ve daha yüksek bir sesle tekrar etti. "Çetin, akvaryum balığı gibidir. Yüzer, yer ama ne bileyim yok gibidir de." Çetin, en çok babasının yakıştırmasını sevdi. Moron, hödük, ölü, korkuluk ve kağıt banttan sonra kulağına pek bir sevimli gelmişti.

Çetin'in hayatı basitti. Hayatının sınırları dardı. Yapacağı işler belliydi tıpkı uyuyacağı saatin belli olması gibi. Süpermarkette çalışırdı. Annesinin romanlarını kitaplığın en ön raflarına dizmekle başlardı görevine. Pet shop ve ev dekor raflarına yakın standını açardı. Peynirci kız ve sucukçu oğlanın ortasında haftalık indirime giren hayvan yemlerini tanıtırdı. Ton balıklı yaş kedi maması, kuru yoncalı tavşan peleti, kuzu eti ve pirinçli köpek mamasıydı paket paket... Diğer standçılar gibi üzerine bir tişört bir önlük çekmez kostüm giyerdi. Kocaman cüssesinin üzerinde çekmiş peluş bir pijama tulumu gibi duran hayvan kostümleri, indirim mamasının hitap ettiği evcil dosta göre değişir dururdu. Sevimli Köpekçik Çetin, Mırıldak Kedi Çetin, Obur Kanarya Çetin... Böylesine yumuşacık kostümlerin içinde ancak Çetin gibi biri bu kadar sevimsiz kalabilirdi.

  Süpermarkette sessiz sessiz mamaların başında dikilir, çocuklara el sallayıp onları ağlatır, öğlen paydosunda peçeteye sarıp getirdiği çift kaşarlı soğuk tostunu bir köşede kemirir, yerlere paspas çekmeye yardım eder ve eve gelirdi. Anne ve babasının evinden on beş dakikalık mesafede ufacık bir apartman dairesinde tek yaşıyordu. Buzdolabında biraz kaşar ve süt harici neredeyse hiçbir şeyi yoktu. Arkadaş canlısı değildi, bir sevgilisi yoktu. Televizyonu uyumak için açardı, akıllı telefon kullanma ihtiyacı duymazdı. Dışarıya çıksın-gezsin-dolaşsın sevmezdi. Sütünü içer kanepede televizyon sesiyle iki büklüm uyurdu. Yalnızdı. Çok yalnızdı. Çıplak bir evde kendi sesini bile esirgeyerek yaşıyordu. Tek başına dönüp duran bir akvaryum balığı gibiydi. Sınırları aşamıyor ve öylece dönüp duruyordu.

Sucukçu oğlan, kürdana taktığı hilal şeklindeki şarküteri tadımlıklarını birer birer yutarken peynirci kızı dürtükledi. "İri yarı ama mal bu Çetin. Sadece mal da değil; Avanak, hödük gibi bir şey. Koca bebek gibi." Peynirci kız koca bir kahkaha patlattı. "Değil mi ya, böyle kolları falan uzun önde zombi gibi yürüyor. Eşek kadar herif ama daha düzgün iki kelam ettiğini duyamadık. Ne denirse yapıyor, komutla çalışan robot gibi."

***

Bu bir kapsül hikaye. Burada bazıları sanırım bu tarz üzerine düşülmeyen, kolay yazılan basit kurgulara çerezlik kurgu diyor ama ben kapsül demeyi tercih edeceğim. Şöyle bir lokma-bir yudum suyla kolay gidecek olduğu için... Umarım sıkılmazsınız. İyi okumalar dilerim hepinize 💜

Erkek Arkadaşım Bir RanchuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin