𓆝 On Bir 𓆞

624 103 32
                                    

•mutsuz ama yalnız değil•

 •mutsuz ama yalnız değil•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ne bu suratın hâli?"

  Pelin, öğle yemeği için kasadan geçirdiği bir paket kuru çileği kemirirken ayağının ucuyla Çetin'i dürtükledi. Bütün gün boyunca eskisi gibi tek kelime etmeden öylece dikilmiş ve surat asmıştı. Çetin, başındaki tavşan kulaklarını sıyırıp kucağına koydu. Elindeki peluş kulaklı tacı evirip çevirirken omuz silkti.

  "Vallahi inanamayacaksınız ama kıymalı kol böreği, bol şekerli küt böreği ve buz gibi ayran almış olabilirim!"

  Melih, elindeki içi ağzına kadar dolu olan poşetleri ikilinin oturduğu zemine koydu. "Sıcacık var ya mis mis! Su böreği de almıştım aslında ama gelirken bitirmişim yolda. Bir patatesli pide vardı yemin ederim yemeden önce elini öpersin saygıyla o kadar güzel bir şey ya!" Poşetleri alelacele açarken bir yandan da bir Pelin'e bir de Çetin'e bakıyordu. "Ulan ne heyecansız adamlarsınız ya... Aloo, yemeğimi paylaşıyorum sizinle. Bunun resmen imkansız olması içinizi ısıtmıyor mu acaba ya?"

  "Çetin'in bir şeyi var. Konuşmuyor da..."

  Melih, sarı kaşlarını çatıp en az kaşları kadar sarı olan gözlerini kısarak Çetin'i inceledi. Hakikaten bir şeyler olmuş olmalıydı. Uzun zamandır onu bu kadar sıkkın görmüyorlardı. Tekrar  içine kapanmasını hiç istemiyordu. Plastik çatallardan birine küt böreği batırdı. "Köşe değil, tam orta, şekeri erimemiş..." Bir elini çatalın altına siper etti. Kalçalarının üzerinde sıkıntıyla çökmüş olan Çetin'e yanaştı. "A yap bakalım. Ama ağız açma olanından yani... Ham yap da denebilir." Çetin, kucağındaki tavşan kulaklarından gözlerini yorgunca kaldırdı. Melih'in teşvik edici bir şekilde ağzını açıp çatalı burnuna doğru dürtüklemesine gülümseyecek hali bile yok gibiydi. Ağzını araladı, içeriye yuvarlanan şekerli böreği ağır ağır çiğnemeye başladı. "Yemek her şeyin ilacıdır. Daha iyi misin?" Çetin başını salladı. İçindeki sıkıntının geçmediği besbelliydi fakat birazcık daha iyi olduğu da bir gerçekti. Elindeki kuru çilek paketi yeri boylamış olan Pelin, plastik çatalıyla Melih'in çatalına saldırıp en iyi börek dilimlerini kapmaya uğraştı. Çöktüğü yerden kıpırdamayan Çetin'i bir bebek gibi besleyip kendi aralarında çatışmaya devam ediyorlardı. Börekler bittiğinde Melih, ayranını havaya kaldırdı. Zayıf ve plastik bir tokuşturmayla havada buluşmuş ayranların son yudumu kafaya dikildikten sonra üç ayran bıyıklı kafa, yan yana uzandı.

  "Gülünç hissediyorum."

  Çetin, büyük bir itirafın verdiği bir hafiflikle iç çekti. Başının hemen yanındaki sarı kafalı oğlan, işaret ve baş parmağından muazzam bir halka yapıp Çetin'in alnına bir fiske patlattı. "Ayran bıyıklı ve neredeyse iki metrelik beyaz bir tavşansın sen. Başka ne olacaktın?" Patlattığı alna yapışmış terli saçları geriye doğru okşadıktan sonra tekrar zemine uzandı. "Asıl böyle düşünmen gülünç."

  "Yirmi beş yaşına girdim. Süpermarkette kostümle stant açıyorum."

  Pelin, bacağını Melih'in tepesinden uzatıp Çetin'in suratına yasladı. "Ne olmuş yani? Melih sucuk kızartıyor ben de akşam eve gittiğimde peynir suyu kokuyorum. Ne zararı var?"

  "Ama siz sadece yaz için çalışıyorsunuz. Üniversitede okuyorsunuz. Başka bir mesleğiniz olacak, planlı bir geleceğiniz olacak... Yirmi beş yaşınıza geldiğinizde tavşan kostümü giyen bir yetişkin olmayacaksınız."

  "Nereden biliyorsun?"

  "Biliyorum işte."

  "Bilemezsin salak! Yirmi beş yaşıma girdiğimde düğünlerde Spiderman kostümü ile oynayarak para kazanan herifin teki olabilirim. Ne olmuş yani? Belki Pelin'de azılı bir suçlu olur ve yirmi beş yaşını hapiste kutlar."

  "Ben niye hapislere düştüm şimdi ya?"

  "Affedersin... Yirmi beş yaşına girdiğinde Pelin Spiderman kostümü ile oynayarak para kazanan bir kadın olabilir ve ben de hapislere düşerim..."

  Çetin, derin bir nefes çekip ofuldandı. Sert zeminde yüz üstü dönüp başını da kendisini endişeyle izleyen Melih ve Pelin'e çevirdi. "Benim çok şey öğrenmem gerekiyor. Rastgele yaşıyorum." İri parmaklarından birini, Melih'in dudağının üstündeki ayran bulaşığına değdirdi. İşaret parmağıyla bu şeridi silerken kendi dudaklarına bir tebessüm yayılmıştı. "Hiç bitmeyen bir çocukluk dönemine kısılmış gibiyim. Yetişkin olmanın zorlukları ve sorumluluklar beni tek tek buluyor şimdi." Parmağını, Melih'in suratından çekti. Bileğinde salınan bileklikteki kırmızı balığın gözleri üzerindeydi. "Balık bakmakla ilgili hiçbir şey bilmeden Puding'i almaya kalkışmam mesela... Şu an su dolu küvette, evde beni bekliyor. Gözleri wen'den kapanmış hâlde ve kim bilir nasıl da mutsuzdur."

  Melih, uyuşuk bir tavırla dudağının üstünü ovaladı. Pelin, yattığı yerden yükselmiş ve başının üzerinden Çetin'e uzanmıştı. "Puding, dünyanın en mutlu balığı Çetin. Onun kadar sevilen bir balık olduğunu hiç sanmıyorum."

  "Sevmek yeterli değil ki. Bilmek de gerekiyor. Ben Puding'i düne kadar bilmiyormuşum. Neler yapmalıymışım bilmiyormuşum. İyiliğini gözetmiyormuşum. Sorumluluk sadece sevgi üzerine alınan bir şey değilmiş ki."

  "Ama öğreniyorsun Çetin. Öyle değil mi Melih? Sence de çok iyi yol kat etmedi mi?" Melih, başını salladı. "Ne yapacaktın yani? Bir poşetle onu standda mı bırakacaktın? Yoksa beni dinleyip üzerine sifon mu çekecektin? Sen Puding'i bulduğun için; Puding de seni bulduğu için çok şanslı. Seni nasıl değiştirdi görmüyor musun? Bu zamana kadar hödük sandığımız Çetin'in içinden öyle biri çıktı ki..." Kolundaki balıklı bilekliği salladı. "...Şimdi onsuz bir hayat düşünemiyoruz bile. Puding de öyle! Çirkin ve suratsız olduğunu düşünüyorduk. Ve çok fazla Pringles yediğini..." Çetin, dudaklarında buruk bir tebessümle başını salladı. "Çok fazla yiyor. Neredeyse senin kadar fazla yiyor Melih." Melih, genişçe sırıttı. Yaz mevsiminde bütün vücudunu bunaltan peluşlara bürünmüş kocaman Çetin'e sırnaştı. "Hep beraber sana gidelim Çetin. Yol üstü aktardan karanfil yağı alırız. Puding'i dünyanın en iyi bakılan en mutlu balığı yapmak hepimizin görevi." Çetin, tekrar sırt üstü uzandı. Kollarını göğsünde bağlarken dudaklarında kocaman bir gülümseme dağılmıştı.

Erkek Arkadaşım Bir RanchuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin