Bölüm-38

477 35 4
                                    

Murat onunla konuşan adama olumlu anlamda kafa sallayıp bana baktı ve ardından arabaya döndü.

   "Noluyor? Kim bunlar Murat?"
"Davut Ağa bizimle görüşmek istiyormuş" deyince şaşkın şekilde

   "Davut Ağa mı? Niye ki?"
"Bilmiyorum, gidip öğrenecez" deyip öndeki aracı takip etmeye başladı. Şehrin dışında bayağı büyük ve şatafatlı bi konağın önünde durduk. Biz arabadan iner inmez konağın kapısı açıldı. Ordan içeri girince avlunun ortasında Davut Ağa ve kalabalık bi ev ahalisini ayakta bizi beklerken bulduk.

   "Davut Ağa bu ülkede sadece birkaç kişiyi böyle kapıda karşılamıştır Tuğra" deyince kimleri kastettiğini anlamıştım. Cevap veremeden "Oo komutan, hoş gelmişsiniz. Hoş geldiniz Murat Ağa" deyip Murat ile el sıkıştı. Murat hala şaşkınlığını üzerinden atamamıştı.

   "Buyurun şöyle sedirlere geçelim" deyince avluda duranlara baş selamı verip onu takip edip sedirlere oturduk. "Ee nasılsınız bakalım?"

   "Çok şükür Davut Ağa. Davetinden onur duyduk. Her ne kadar emri vaki olsa da"

   "Kusura kalma Murat Ağa. Yarın sabah Ankara'ya gidecem. O yüzden fırsatım varken görüşmek istedim. Ee komutan burnuna noldu? Bi sıkıntı yoktur umarım"

   "Yok çok şükür. Ufak bi kazaydı sadece"

   "Davut Ağa merakımı mazur görün ama siz Tuğra ile nerden tanışıyorsunuz?" diye sorunca Davut Ağa'nın gözü avluda koşuşturan ve benim de tanıdığım kız çocuğuna takıldı.

   "Rojin hele gel yanıma" deyince kız koşarak geldi. "Rojin, kazada ölen oğlum Tahsin'in bana yadigarı"

   "Hatırlarım o kazayı. Tahsin abinin vefatı hepimizi derinden etkilemişti. Allah rahmet eylesin"

   "Rojin bana Tahsin'imden kalan tek yadigar. Rojin bugün burada sağlıklı bi şekilde koşup, oynuyorsa bu komutanın sayesindedir" deyince Murat'ın kafası aniden şaşkınlıkla bana döndü.

   "Kerkük'te gizli bi operasyondaydım. O sırada konsoloslukta Davut Ağa'yı gördüm. Görevlerimden biri örgütün içine sızdığım birimlerinden birinde kaçırılmış birkaç çocuğu kurtarmak vardı. O çocuklardan da biri Rojin'di" deyip dedesinin kucağında gülümseyerek oynayan kıza baktım.

   "Öyle basit birşey gibi anlattığına bakma. Kurtarma sırasında 4 kurşun yedi ve 2 ay bilinci kapalı şekilde hastane de yattı" deyince Murat'ın şaşkınlığı kat be kat arttı.

   "Senin, iyileşmem için yaptıklarını unutamam Davut Ağa. En iyi hastanelerde en iyi tedavileri görmemi sağladın."

   "Sen bana en değerlimi cehennemin ortasından çekip çıkararak getirdin. Canımı versem azdı değil ki servetimi esirgeyeyim. Ee nasıl gidiyor operasyonlar?" deyince gülümseyen yüzüm düştü bir anda. Murat'ında gerildiğini hissediyordum.

   "Polislik yapmıyorum artık"
"Sen? Polislik yapmayacaksın? Hayatta inanmam. Benim tanıdığım o kız mesleği olmasa yaşayamazdı. Niye noldu?"

   "Öyle gerekti diyelim. Neyse boşverin bu konuları. Rojin gel bakalım yanıma"

   " Hasret Xanım hele gelesin " deyince az önce avluda gördüğüm yaşlı kadın yanımıza geldi. "Hasret misafirlerim çok değerlidirler benim için. Ona göre hazırlığınızı itina ile yapasınız"

   Hasret Hanım "Ağam merakımı mazur göresin. İlk defa misafirlerine bu derece de kıymet verdiğini görürüm"

   "Sana tanıştırmadım değil mi ben cennet parçam? Ah aptal kafam. Bu kız hani sana anlatmıştım ya Rojin'i o gavur tohumlarının elinden kurtaran komutan" deyince kadın bana öyle bi içten baktı ki sanki ona dünyaları vermişim gibi hissettim.

Planlı BerdelWhere stories live. Discover now