|2|

60 20 5
                                    

*Multi; Helen

|2|

Aralık 2025

Bilgisayar parçalarını yavaş yavaş birleştirdiğinde en sonunda ekran kartını takıp kasanın cam kapağının vidalarını sıkıp kucakladığı gibi masanın üzerine bıraktı. Altair ve Sia dışarıya çıktığında, Helen de birkaç saatliğine mağaradan ayrılıp evine gelmişti ama gelen kargosu yüzünden boş durmamış bilgisayarının parçalarını birleştirmişti. İşi bittiğinde üzerini değiştirmek için odasına doğru ilerledi ve soğuk kış gününde bedenini sıcak tutacak kıyafetlerini giyindiğinde, telefonunun çalmasıyla birlikte saçlarını toplamaya ara verip masanın üzerindeki telefonuna uzandı. Andrew yazısını görünce genç kız ister istemez göz devirmişti.

"Andrew?"

"Helen! Mağarada olmadığını duydum. Salondayım, seninle konuşmam gereken önemli bir şey var."

"Umarım önemlidir."

"Çok önemli!" dediği gibi telefonu Helen'in suratına kapatan Andrew ile derin bir nefes aldıktan sonra, saçlarını bağlayıp, eşyalarını çantasına yüklediği gibi, askıdaki kabanını alıp dışarıya çıktı. Karlı hava neticesinde hızla arabasına doğru ilerledikten sonra arabayı çalıştırır çalıştırmaz klimayı açıp yola koyuldu. Uzun süren araba yolculuğundan sonra bulunduğu mekana baktı. Yıllar önce Andrew'in açtığı spor salonu iyi işlev gören bir tür eğitim kampı gibiydi. Örgütün küçük yaşta eğitmeye başladığı avcıları, bulunduğu konumlardaki insanların içlerinde bulunan bu tip eğitim kamplarında, dövüş sanatlarını öğrenmeye devam ediyorlardı. Sıradan insanlar içerisinde, fazla dikkat çekmeden.

Arabasından inip, spor salonuna doğru ilerlediğinde kapıyı açar açmaz, dışarıya çıkacak birisi ile çarpışmıştı. Daha içeriye giremeden birkaç adım geriye sendelendiğinde, karşısındaki kişiyi daha iyi görmek için başını kaldırdı. Karşısında siyah eşofman takımı üzerine, siyah montunu çekmiş adama baktı Helen. Beyaz tenli adam yüzüne kontrast yapmış siyah uzun saçları ensesi üzerinden at kuyruğu bağlanmıştı. Helen ister istemez kendisiyle göz göze gelen adamın yeşil gözlerine bakakaldı bir süre.

"Kusura bakmayın!" diyerek telaşlı bir şekilde konuşan adamla birlikte Helen istifini bozmadan, 'sorun değil' diyerek adama yol verdi ve geçmesini bekledi. Karşısındaki adam bir süre Helen'in yüzüne baktığında, genç kız ister istemez boğazını temizledi. Adam kendine gelir gibi gülümsedikten sonra seri adımlarla yürümeye başladığında, genç kızın aklı adamda ve onun gizemli havasındaydı. Spor salonundan içeriye girdiğinde ve sıcaklık yüzüne çarptığında vücudunun hava değişimine gösterdiği tepkiyi düşünmeden, salonda girişler için bekleyen kadına doğru ilerledi. Beatriz, Helen'i gördüğünde yavaşça ayağa kalktı.

"Hanımefendi." diyerek örgütün selamını verdiğinde, Helen de -sağ yüzük parmağı ve baş parmağını birleştirip, göğsünün sol tarafına getirip- selamladı.

"Bay Mortes, sizi yönetici odasında bekliyor." dediğinde Helen, Beatriz'i onayladıktan sonra salonda spor yapan sivil ve örgüt üyelerinin yanından geçtiğinde kendisine gizlice selam verenleri başıyla onaylayıp salondan ayrılarak farklı bir koridora girdi. Yöneticiler için ayrılmış koridorda, soldan ikinci kapıyı açtığında Andrew'i masa başında buldu. Önünde bulunan yığınla kağıt arasında onu gördüğünde şaşırmıştı. Kapıyı kapattı ve yanına doğru ilerledi.

"Andrew?" diyerek gülümsedi Helen, onu bu kadar bunalmış bir şekilde bulmayı beklemiyordu. Helen yavaşça masaya yaklaştı, Andrew başını masanın üzerine koymuş bir şekilde uyukluyordu. Helen masanın karşısındaki koltuğa yerleşmeden önce üzerinde kabanını çıkarmıştı.

AVCIWhere stories live. Discover now