5. Bölüm

3.2K 289 78
                                    

Derin bir nefes alıp kapının kolunu tuttum. O Hale denen 25 kuruşluk poşete arkadaşıma iyi muamele etmesi gerektiği hakkında iyi bir ders verebilirdim, öyle değil mi? Tamam, üzerine giydiği o beyaz gömlek bile benim evimin kirasından daha fazla para edebilirdi ama sonuçta bende de onda olmayan bir şey vardı. Hem, tek bir şey değil, birden fazla şey vardı. İyi bir arkadaşım vardı, o geri dönüşüm artığında hiç olmayan bir deli cesaretim ve sivri bir dilim vardı. Bunlar, onu alt etmek için yeter de artardı bile.

Kapıyı açıp dudakları 8 kilometre öteden görünecek kadar dolgu dolu kadına baktım. Hale'ye. Hale Hanım mı demeliydim? Bu sosyetik kadınlar öyle manyak insanlardı ki Hale Hanım'ın ona 'Hanım' demediğim için beni mahkemeye verdiğini hayal ettim. Bir tarafta Ahu ve ben, diğer tarafta da o Özgür denen adam ve bu estetik deneği fare. O Özgür denen adam bu kadını nasıl sevebilmişti gerçekten anlayamıyordum. Onu ilk gördüğüm andan beri sürekli bunu düşünüyordum. O, uzun boylu, yapılı ve yakışıklı bir adamdı. Hale'den daha iyi ve daha doğal kadınları hakediyordu. Mesela simsiyah saçlı, orta boylarda, yeşil gözlü kadınları. Mesela adı Miray olan kadınları... Hayır, bütün Miray'ları değil. Diğer adı Özgür olan arkadaşını aramaya çalışırken, bu unisex isim karışıklığı yüzünden kendisiyle telefonda makyaj malzemeleri hakkında konuşan Mirayları... Tanrım, ne diyordum ben? O adamın onunla aynı odada oksijen solumama izin vermesine şükredeceğim yerde Hale'nin yerinde olmanın hayalini kuruyordum.

Ama Hale'den her konuda daha iyi olduğum ortadaydı. O ve onun gibi kadınlar, koluna girdiği adam dışında hiçbir şeyi düşünemezlerdi. Beyinlerinin yarısının botoks malzemesi dolu, diğer yarısının da hava olduğunu düşünmekten kendimi alamıyordum. Peki, Hale yerine ben olsaydım? Ben o Özgür denen adama yaşadığını hissettirebilirdim! Her yoldan hem de... Arsızca alt dudağımı dişlerken karşımda bana 'Sen kimsin?' bakışı atan Hale Hanım'ı umursamıyordum bile. Bir anda midemde garip şeyler hissetmeye başladığımda nefesim kesildi. Ben... Âşık mı olmuştum? Hem de ilk görüşte! Tanrım, böyle şeyler sadece dizilerde ve filmlerde olurdu! Gerçek hayatta kimse arkadaşını işe aldırmak için kavga ettiği bir iş adamına âşık olmazdı. Tabi o iş adamı dünyaca ünlü modeller kadar yakışıklı ve çekici olmasaydı...

"Hey, sana diyorum!" dedi Hale Hanım bir anda. "Ahu nerede? Öldüreceğim onu!" Bir anda elime çantasını tutuşturup içeri daldı. Çantayı incelemeye başladım. Pahalı bir şeye benzediği çok belliydi. Büyük ihtimalle benim hayatımda sadece La Casa de Papel'deki soygun sahnesinde görebileceğim miktar parayı bu çantaya yatırmıştı. Bir an için Hale Hanım'ın mesleğini düşünmeden edemedim. Özgür Aydın denen, Türkiye'nin en zenginleri listesinde bilmem kaçıncı sıradan giren adamın damı olmak? Hayır, bu ona bir çantaya benim 12 yılda kazanacağım parayı vermesini açıklamazdı.

"Ne cüretle bu şekilde evime girebilirsiniz?" dediğimde Hale Hanım, o şiş dudaklarını olabildiğince aralayıp bana şaşkın bir bakış attı. "Hayatım, benim kim olduğumu biliyor musun sen?"

"Kim olduğunuz umurumda değil, bu şekilde evime giremezsiniz!" Hale Hanım gülümsedi. Sanırım onu tanımadığımı düşünüyordu. "Bak bebişim, bu evde Ahu'yla birlikte yaşıyorsun, değil mi?" Başımı aşağı yukarı salladım. "Ahu, evine böyle girdiğimi görse hiçbir şey diyemezdi. Bu yüzden, otur ve benim gibi Ahu'yu beklemeye koyul. Ev de çok sıcak! Hiç havalandırmıyor musunuz burayı?"

"Ahu sizi içeri alabilir ama şu an Ahu yok!" İşaret parmağımla kendimi işaret ettim. "Gördüğünüz gibi ben de Ahu değilim. O yüzden evimden defolun!"

"Sen..." Hale Hanım'ın suratındaki bütün kasların kasıldığını görmüştüm. Daha doğrusu, 2–3 tanesinin. Zaten geriye kalanlar yaptırdığı işlemler yüzünden çalışamaz halde olmalıydı. Kendi kendime kıkırdarken Hale Hanım cümlesini tamamladı. "Sen beni kovamazsın! Ben kendi isteğimle giderim."

Hatlar Karıştı! (ASKIYA ALINDI)Where stories live. Discover now