You Know, For Talk...?

515 40 9
                                    

Sınır geçmemiş ama yinede yazdım. Lütfen vote ve yorumları unutmayın
+14 vote +10 yorum.
İyi Okumalar...

*****

Hayatta ikilemde kaldığımız anlar olur. Ne yapacağımızı bilemeyiz. Dünya çok hızlı döner ve biz yetişemeyiz. Bazen pes ederiz ama zorunlu olarak tutunuruz hayata. İstemesek de yaşarız bir şekilde, kararlar veririz.
Öyle bir andaydım. Karar vermek zorundaydım. Yaşamak, hayatıma devam etmek zorunda. Ama bir sorun vardı. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Neyin doğru olduğunu da. Bildiğim tek şey vardı. O da şuan onu öpmeyi her şeyden çok istediğimdi...

-Harry...

sesim fısıltı gibi çıkmıştı. Baş parmağını dudaklarımın üstüne koydu. Resmen yanıyordum.

-Hayır..

dedi.

-Sakın, sakın hayır deme. Lütfen.
Hayır demek istemiyordum ki. Ama demeliydim. Belki de dememeliydim. Kafam çok karışıktı. Tekrar dudaklarımı araladığımda birden ışıklar yandı. Harry telaşla benden uzaklaştı. Ben yerimde öylece bakarken o toparlanmıştı. Çelik kapı yavaşça açılırken arkasındaki yüzler endişeli gülümsemelerle bize bakıyorlardı. Kalkmalıydım ama o gücü kendimde bulamıyordum. Önüme bir el uzandığını gördüğümde kafamı yavaşça kaldırdım. Gözleri bana korkuyla bakıyordu. Korkmalıydı da. Ben de korkuyordum...

Elini tutup ayaklandım ve karşımdakilere kısa bir bakış atıp zorlukla gülümsedim. Güvenliklerden biri beni dikkatle süzüyordu. Bir adım attı.

-Bayan, siz iyi misiniz?

İyi miyim? Kesinlikle değilim.

-Şey...Ben.., evet. Teşekkür ederim.

Zayıf adam içtenlikle gülümseyip çekildi. Hızla aralarından çıkıp merdivenlere yürüdüm. İşi boşlamıştım. Çalışmalı ve Harry'den biraz uzak durmalıydım.

Odaya girdiğimde Beth'e gülümsedim.

-Selam Beth. Nasıl gidiyor?

Sıkıntıyla oflafı. Aa ama bu hiç hoş değil. Daha fazla kötü haber istemiyorum!

-Gitmiyor! Hiçbir şey beceremiyorum!
Diyip elindeki tişörtü yere fırlattı. Durum ciddi olmalıydı.

-Hey, saçmalama. Yapabiliyorsun. Sen yetenekli bir sekretersin.

Diyip kıkırdadım. Bu sözüme karşılık istemeden gülümsedi.

-Şimdi neler oluyor anlat bakalım..

-Siz dün Tessa ile çıktığınızda bende sana yardım etmek için kıyafet provalarını alayım dedim.

Başımı salladım. Burada bir sorun göremiyordum.

-Sonra diğerlerini çağırdım. Geldiler. Kıyafetleri verdim ve giyinmek için kabinlere girdiler. Hepsi çıktığında şok oldum. Fiyaskoydu. Kumaşları yanlış dikmişim ve yanlış daraltmışım. Yani sen yapıcaktın bunu biliyorum. Ama yapabilirim sandım. Sen yaptığında üstlerine tam oluyordu. Üstelik ölçüleri bile almıştın tek yapmam gereken dikmekti ve ben beceremedim!

Gülümsedim.

-Bet, staj yaparkenki halimi düşünüyorumda... Aynen senin gibiydim. Tatlım bunlar zamanla öğreneceğin şeyler. Kasmamalısın. Yaptığın şey o kadar da büyük değil. Halledebilirim.

Bana suçlu bir çocuk gibi bakarken elini tutup gülümsedim ve devam ettim.

-Halledebiliriz.

Sonunda gülümsediğinde rahatladım. Ama sonra dudağını dişlemeye başladı. Kaşlarımı çatıp ondan biraz uzaklaştım.

-Dahası da var, öyle değil mi?
Yavaşça başını salladı.

-Ben...şey... Harry'nin botlarını... en sevdiği botları hani... Mahfetmiş olabilirim...

Evet bu biraz fazlaydı. Devam etti.

-Ve ben...Niall'ın saçını boyamışta olabilirim. Şeye...ımm....mora..

Gözlerim irileşti.

-Aman tanrım... Ne yaptım dedin?
👇👇👇👇
HARRY'den
Geldiğimden beri Niall'ın saçına bakıp kahkaha atıyordum. Tanrım, mor değildi bu rengarenk olmuştu. Mor, mavi, pembe... O sıkıntıyla homurdanırken biz kahkaha atıyorduk. Odaya Paul'un
girmesiyle sustuk.

-Çok neşelisiniz?

Niall'ı işaret ettiğimde gözleri irileşti.

-Tanrım...sana ne oldu böyle?

Bu tepkiye karşı odada bir kahkaha daha koptu.

-Bana bunu Aria'nın yapmadığını söyle.
Niall omuz silkti.

-Aria yapmadı. Beceriksiz yardımcısı yaptı.
Hemen araya atladım.

-Hey, kız bana gülünücek malzeme vermekte oldukça becerikli..

Tekrar güldüğümde kafama yastık yemiştim.

-Bazen yaş ortalamanızın yirmi ve yirmi üç arasında olduğuna inanamıyorum.

Başını iki yana salladı. Zayn o sırada yerinden kalkıp kapıya yürüdü.

-Hey dostum, nereye?

Arkasını dönmeden cevapladı.

-Küçük bir işim var.

Ben işinin ne olduğunu merak ederken Paul söze başladı.

-Her neyse. Şu yeni şarkı hakkında konuşmalıyız. Diğer albümde olmasını düşünüyoruz...

Ve yine hayatın eğlenceli yarafı bitmişti. Ciddi olma zamanıydı. Tartışma, konuşma, karar verme.. Nefret ediyorum...
⌚️⌚️⌚️
ARİA'dan
Kıyafetleri halletmiştik. Çocuklar şuan Paul ile bir toplantıda olduğu için Niall ile yarın ilgilenecektim. Çok yorulmuştum. Bath ile vedalaşıp çıkarken kapıda Zayn ile karşılaştım.

-Hey.

Gülümsedim.

-Hey. Nasılsın?

-Şey ben iyiyim ya sen?

-Fena değil. Sana bir şey soracaktım.

Kaşlarımı çattım.

-Dinliyorum?

-Şey diyorum... Yarın... Seninle... Bir yerlere gidebilir miyiz? Bilirsin, konuşmak için...?
❤️❤️❤️
Biraz değişik olaylar katıyım dedim hani 😄. Nasıl olmuş?

FİVE YEARS LATERWhere stories live. Discover now