-1-

5.6K 788 176
                                    


"Hayatın sana sunduğu değer her zaman azdır."

Hani herkesin bir dönemi vardır ya.Aşk böceği olurlar; sonra ya kız çeker gider,ya da erkek hikâyeye elveda der.Bu belirli bir kuraldır aslında.Aşkın varlığına inanırsın bir an.Gerçekten sevildiği düşünürsün.Onu görünce karnında ki kelebekler mehtaba kalkar mesela.Nefes alamazsın.Senin için durur zaman.Sadece sen ve o vardır.

Tabi bu bir olasılık.Bazıları ise aşkı hiç yaşamaz.Benim hikayemse iste tamda burada başlıyor.Fakat tek fark ne vazgeçtik,ne elveda dedik. Sadece yenildik.Güçsüzlük hâkim oldu ruhumuza.Sessizliğimizden kaybettik.O öldü.İlk aşkımın toprağın altında olması kanımı donduruyor.Oysa tam bir yıl önce tanımıştım onu.

(2013)

Elime aldığım kalın kitap yığını ile caddeye yürümeye başladım.Önümü kapatan kitaplar yüzünden bazen tökezliyordum.Bu gün çok farklıydı sanki.Mesela lisenin son yıllarında olmam dışında tabi.İstediğim üniversite fazla yükseklerdeydi benim için. Kafamı dolduran sorulardan kendimi kurtarmak istesemde olmadı.Aklımda hala fizik dersinde ki formüller dönüyordu.Ve en sonunda olan oldu.Kitap yığını ile kendimi yerde buldum.Kitapları toplayıp ayağa kalktım. Düşünce kolumun sağ tarafında uzun ve derin bir çizik oluşmuştu. Muhtemelen kanar sonrada kabuk tutardı. Umursamayarak yürümeye devam ettim.Kendi hallerinde milyonlarca insan.Hepsinin bir acelesi var.Fakat benim yoktu. Caddenin sonunda ki kütüphanenin görüş alanıma girmesiyle rahat bir nefes aldım.Okuldan sonra her gün mutlaka gelirdim.Kapıyı yavaşça açtım. Burnuma dolan yaprak ve kitap kokusu beni gülümsetti.Burasıydı işte benim gerçek hayatım.Kapıyı kapatıp kütüphanenin sahibi olan Gülperi ablaya selam verdim.Beni görünce gülümsedi.Bende dün yarıda kalan kitabımı alıp köşeme çekildim.Ellimde ki kitap Sarah Jio' nun Son Kamelya adlı kitabıydı.Kitabın ayracını çekip okumaya başladım. Sarah Jio kitabında aşkı o kadar güzel tanımlamıştı ki ...

Oysa ben yalnızdım.Uyum sağlamayan pek çevreye de sahip olmayan biriydim.Günüm okul ve kütüphanelerde mekik dokurdu.Sadece okurdum günüme sayfalar hakim olurdu sadece.Bazen sabahlardım Gülperi ablayla burada.Burası benim evim gibiydi. Buradakiler ise ailem gibilerdi.Bu acımı kapatıyordu biraz. Saate baktım 23.00.Zaten hep böyle olurdu.Bir saat diye gelir ama saatlerce oturur okurdum.İnsan burada zamanın varlığını hissetmiyor. Hatta zaman kavramını yitiriyor.Çantamı yerden kaldırırken elimdeki kitabı çantama sıkıştırdım.Gülperi'ye selam verip kendimi dışarıya attım.Bu günün dünden sıcak olması bir avantajdı doğrusu. Yavaşça yürümeye başladım. Karşıdan siyah ceketli bir çocuk geçiyordu.Bu çocuk normaldi.Her insan gibiydi fakat gözlerinin altında kara kalın bir tabaka vardı.Fakat bu keskin kahve gözlerin güzelliklerini etkilemiyordu. Birden yutkundum.Boğazıma bir yumru oturmuştu sanki. Keskin kahve gözler bana değdiğinde tebessüm etti.2 gamze belirdi beyaz yanaklarında.Gene olan oldu. Ayağıma takılan taş sayesinde yeri boyladım.Kendimi toparlayıp kalkarken tek olmadığımı fark ettim. Kolumu tutup kalkmama yardım etti. Tebessüm ederek ;

-Sakarsınız.
Dudakları arasından dökülen tek kelime kalbime işlemişti. Oysa nereden bilebilirdim o an onun benim kaderim olduğunu?Hiç fark etmeden hayatıma girdi.Beni yönetti ve kabul etmeliyim ki o hayatımda gördüğüm en iyi yöneticiydi...

Keyifli okumalar...

-İntikam- (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now