4.4

4.5K 379 264
                                    

Emre

Yine odama tıkılmış, maketimi tamamlamaya çalışıyordum. Kafam o kadar doluydu ki, her şeyi bırakıp kaçasım geliyordu.

Yanlış bir yeri kestiğimde sinirle elimdeki maket bıçağını masaya bırakıp odadan çıktım.

Odadan çıkar çıkmaz Tamer'le göz göze geldiğimde bir anlık nefesim kesilmişti. O beni gördüğüne şaşırmamış gibiydi.

Öylece duruyordum. Hareket edecek gücüm yoktu. O kadar güçsüzdüm ki, bana sarılırsa her şeyi boşverip sıkıca ona sarılabilirdim.

Ama öyle olmamıştı. Beni hiç umursamadan koridorun sonundaki Arkın'ın odasına girmişti.

Öylece arkasından bakıp tekrar odama girdim ve kapıyı kapatıp yere oturdum.

"Emre,"

Tamer'in sesini duyduğumda kafamı kaldırdım. Kapıyı tıklattığında ayağa kalkıp kapıyı kilitledim.

"Müsait değilim."

"Peki."

Adım sesleri uzaklaşmaya başlamıştı. Bir süre sonra odadan çıkıp salona girdim.

Arkın, Elvan ve Tamer telefondan bir oyun oynuyordu. Tamer diğer koltukta kendi halinde otururken Arkın ise Elvan'a oyunu öğretiyordu.

Elvan kafasını kaldırdığında göz göze gelmiştik. Ellerimi gözlerime götürüp tekrar onu gösterdim ve iki gözüm üzerinde hareketi yaptım.

Gerilmiş görünüyordu ve bu hoşuma gitmişti. Arkın kafasını kaldırıp kaşlarını çattı ve bana baktı.

"Abi, Elvan'a kaş göz yapma."

"Bir şey yapmadım. Hem siz ders çalışsanıza neden boş işlerle uğraşıyorsunuz?"

"Asıl senin ödevin falan yok mu? Rahat bıraksana bizi."

Kafasını tekrar oyuna çevirdiğinde kollarımı birbirine bağlayıp geriye yaslandım. Çaktırmadan Tamer'e bakmayı da ihmal etmiyordum. Asla yüzüme bakmıyordu.

Bakışkarımı Elvan ve Arkına çevirdim. Beraber eğleniyor gibi görünüyorlardı. Tamer de eğleniyordu. Artık çaktırmadan bakmaktan çok uzak, direk yüzüne bakıyordum.

Öksürüp dikkatini üzerime çekmeye çalıştım ama oralı olmamıştı. Ayağa kalkıp mutfağa gittim. Tepsiye 3 bardak koyup içine de kola koyduktan sonra geri döndüm.

İki tanesini Arkın'ın ve Elvan'ın önüne koydum. Arkın şaşkınca bana baktı bunu beklemiyor gibiydi.

Kolayı Tamer'in üzerine döktüğümde şaşkınca bakıp kafasını kaldırmıştı.

"Ah pardon. İstemeden oldu gel sana kıyafet vereyim."

Elinden tutup kendi odama götürdüm ve kapıyı kapattım. Hala şaşkınlığın etkisinden çıkamamış gibiydi.

"Ne yapıyorsun sen?"

"İstemeden oldu. Ayrıca giydiklerinin renkleri birbirine uymuyordu."

"Ne yapmaya çalışıyorsun?"

Dedi sinirle. Beni ittiğinde geriye doğru sendeledim.

"Sadece,"

Gözlerimi kaçırdım. Kendimden nefret ediyordum. Hiçbir şeyi beceremiyordum.

"Beni görmezden gelmen sinirimi bozdu."

"Bunu isteyen sen değil miydin?"

"Evet ama şey..."

"Ama ne Emre, ama ne? Ne istiyorsun?"

Hızla onu duvara yaslayıp gözlerine baktım. Şaşkınca bana bakmaya başlamıştı. Yavaşça yüzlerimizin arasındaki mesafeyi azaltmaya başlamıştım.

Kapı çaldığında hızla geri çekildim. Gözleirmi kaçorarak dolaptan bir iki kıyafet çıkardım ve ona uzattım.

"Abi, ne oldu?"

"Tamer'e kıyafet verdim."

"Kapı neden kilitli?"

Anandan kilitli! Sinirle içimden söverken sakin kalmaya çalışıyordum. Az önce kendime koyduğum bütün kuralları yıkmak üzereydim.

Sinirle kapıyı açtım. Tamer hızla yanımdan çekilip dışarı çıktığında tekrar kapıyı kapattım ve elimi saçlarımın arasına daldırdım.

Tam anlamıyla bir gerizekalıydım...

--

Emre malsın ama ponçiksin yaa hdjsskksks

Emre mi Tamer mi?

Artık az kişi okuyor hikayeyi kjdjdjsjsjs bari yorum yapın da motive olam.

💗💜💙🌈🌈🐜

Geber Artık(Gay)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz