İguana🦎kılıklı piton yılanı!🐍

689 72 39
                                    

Herkes bön bön suratıma bakarken ben resmen anırarak gülüyordum. Mehmet hala beni sürüklediği için çok yakınımdaydı. Yavaşça kulağıma yaklaşıp

"Kız sen sarhoş musun? Çıkalı daha bir saat olmadı ne ara içtin bu kadar?" dediğinde ağzımdan tükürükler fışkırarak konuşmaya başladım.

"Yok be Mehmet bu benim her zamanki halim unutun muğuu?" dediğimde kafasını olumlu anlamda sallayıp doğru diye sayıkladı. Kafamı aniden kokarcaya çevirip olabildiğim kadar ciddiyete büründüm.

"Sen utanmıyor musun sebep olmak hava kirliliğine?" dediğimde yüzüme bu net manyak dercesine bakıyordu. Elimi kaldırıp hızlıca ağzıma bir tane yapıştırdığımda acı dolu bir inleme kopardım.

"Ağağağğhhhh çok acıdı be! Keşke daha hızlı vursaydım!"dediğimde Mehmet beni tutmayı bırakınca bende fizik kurallarına karşı gelmeyerek bir güzel yere yapıştım. Burnum tekrar yerle temas edince zor durduğum kan tekrar boşalmaya başladı. Ne kadar hala espri yapabiliyor olsam da artık ciddi anlamda canım yanıyordu. Kendimi yerden kaldıracak kadar gücüm yoktu. Olduğum yerde sadece inlemeye başladım.

"Açelya özür dilerim ben unuttum! Hadi kalk!" deyip kolumu tutuğunda arabaya tosladığım tarafa denk gelmişti. Olduğum yerde daha şiddetli bir şekilde inledim. Canım yanıyordu artık. Hepsi o pis kokarca ayısı yüzündendi.

"Mehmet kalkamıyorum canım yanıyor." dediğimde tam arkamda aslında çok güzel olan ama benim kokarca diye dalga geçtiğim kokuyu anımsamıştım. Nazikçe belimden ve bacaklarının altından kollarını geçirmişti. Birden havalandığımda çeneme hakim olamadım ve salak salak konuşmaya başladım.

"Şişş kokarca böyle tutma uçak gibi tut! Hadi!"diye bağırdığımda dudaklarının kenarları yukarı doğru kıvrıldı. Ama banane hala beni sevgililerin o romantik kucakta taşıması gibi taşıyordu. Ağzımdan ne çıktığını umursamadan bağırarak konuşmaya başladım.

"Ama bu ne böyle ben sana uçak diyorum sen sevgili gibi tutuyorsun. Tamam anlıyorum çok muhteşemim sende hiç fena değilsin ama tipim değilsin kokarca. Haaa bu arada kokarca diyoruz da komiklik olsun diye! Anladın sen!" deyip göz kırptım. Dediklerim bir bir aklımda yankı yapınca gözlerimi kocaman açıp ellerimle ağzımı kapadım. Allahım kesin içmeden sarhoş olmuştum! Neler söylüyordum lan ben?

"Öyle mi diyorsunuz Açelya Hanım?"dediğinde kıvırmak için iyice saçmaladım.

"Senin değil iguana Mehmet'in! Mehmet'in kokusu!" dediğimde minik bir kahkaha koyverip konuşmaya başladı.

"Ben benim demedim ki zaten." dediğinde yüzüm kıpkırmızı oldu. Allahım ben kesin lanetliydim. Yüzümde çil, gamze ve güneşe çıktığımda ya da daha farklı durumlarda ortaya çıkan bir kızarma durumu vardı. Çıldırıciğim! Yüzüme bakıp gülerek konuşmaya başladı.

"Kızardın mı sen?!"dediğinde hiç inkar etmeden söyledim.

"Evet kızardım çünkü Güneş'e çıktık!" dediğimde hiçte yalan söylememiştim. Gayette doğruydu ben öyle utandığında kızaran cici kızlardan değildim ne yazık ki! Yüzü düştüğünde şeytani bir şekilde sırıttım.

"Ne oldu yoksa utandığım için kızardığını falan mı sandın?"dediğimde gözlerini gözlerime dikti hadi ama bal rengi gözlere zaafım vardı. Bunu bana yapamaz. Ben büyülenmiş gibi gözlerine bakıyordum.

"O dediğin imkansız küçük hanım, sen ve utanmak yan yana bile yakışmıyor!" dediğinde kıkırdadım. Haklıydı. Uzun süredir kucağında olduğum için nerede olduğumuzu anlamak adına kafamı kaldırdım. Kafamı kaldırmamla tonlarca garip garip bize bakan gözlerle karşılaşmam bir oldu. Ne yani çok mu garipti altı üstü tanımadığım, Kokoreçlerimi yiyen, beni nezarethanelerde süründüren, elime sürahi yapıştırmama sebep olan adamın kucağındaydım. Cidden ne varki bunda Allah aşkına?

MALAFOBİK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin