3

6.2K 407 857
                                    

Bakugou'nun Ağzından

Shigaraki önümdeki kamerayla bağlantılı bilgisayardan görüntülü bir arama başlatmıştı. Biraz sonra arama cevaplandı ve bana dönük olan bilgisayardan görüntü gelmeye başladı. Toplantı odası gibi bir yerdeydiler. Ekranda beni gördüklerinde bana şaşkın bir surat ifadesiyle bakıyorlardı.

Şaşırılacak ne var amk. Tiplere bak bir de kahraman olacaklar. Mal mal bekliyorlar.

Shigaraki: "Çocuğu verin"

Ne kadar açık sözlü ama değil mi? Direkt atladı konuya

All Might: "Genç Bakugou iyi misin?!"

Bakugou: "Bende sıkıntı yok"

Shigaraki: "Evet. Şimdilik bir şeyi yok ama olmayacağına garanti veremem"

All Might: "Çocuğu bırak"

Shigaraki All Might'e bıkmış bir ifadeyle bakıyordu. Sanırım biraz haklı?

Shigaraki: "İstediğimi verin bırakayım"

All Might: "Genç Midoriya'yı vereceğimizi sandıysan çok yanılmışsın Shigaraki Tomura"

Shigaraki: "Eh.. zaten bende sıkılmıştım. Ne dersin başlayalım mı?"

Tomura'nın elini bacağımda hissettiğimde kemiklerimin kırıldığını hissettim, Çürüdüklerini hissettim, acıyı hissettim.

Bağırmamak için kendimi ne kadar zorlasam da gözyaşlarımın akışına engel olamıyordum. En sonunda acı ile haykırdığımda Tomura birden beni bırakmıştı.

Shigaraki:"Başrolümüz de buradaymış"

Bu sözle kafamı kaldırıp ekrana baktığımda her ne kadar dile getiremesem de içten içe sevdiğim çocuğu görmüştüm. Belki şu an bana yaşlı  gözlerle  bakmasa, bir gülümsese tüm acılarım terk ederdi vücudumu.

Shigaraki: "E sen gösteriyi  kaçırdın ama. Neyse şimdi bir de sana sorayım; Geliyor musun? Gelmiyor musun?"

Deku ekrana korkuyla bakıyordu..

Shigaraki:" Midoriya, buraya gel onu bırakayım"

Bakugou:" Sakın gelme. Gelirsen seni asla affetmem."

Shigaraki:" Sen çok konuşmadın mı? Toga! Gelebilirsin"

Toga zıplayarak geldiğinde direkt başıma üşüştü.

Toga:" Kaç saattir kendimi tutuyorum. Ama şimdi izin var!"

Elindeki tüpü göğsüme sapladığında içi kan dolmaya başladı. Gözlerim fazlasıyla açılmıştı ve kan basıncının değişimi ile vücudum şoka giriyordu.

Toga yavaşça arkama geçip elindeki bıçak ile elimi kesmişti. Gözlerimi kapatıp dişlerimi sıkmıştım bu sefer. Beni güçsüz görmesini istememiştim. Toga önüme geçtiğinde gözümden yanağıma doğru süzülen gözyaşını yalamıştı.

Midoriya:" DOKUNMA ONA!"

İğrenerek yanımdaki sarışın kıza baktım. Deku'nun bağırmasından dolayı elimi sıktığımda istemeden akan kanı hızlandırmıştım. Canımın yanması ile yüzümü kastığımda Shigaraki yanıma gelip Toga dan bıçağı almıştı.

Shigaraki:" Çok yavaşsın.. Midoriya cevabını duyamadım"

Midoriya:" Tama-"

All Might:" Gelmeyecek"

Elindeki bıçağı birden karın bölgeme sağladığında geçirdiğim ikinci şok yüzünden önce tepki verememiştim. Sonra bıçağı içimde çevirmeye başladığında acı daha dayanılmaz bir hal almıştı.

Bakugou:" Aahh!!"

Midoriya:" TAMAM!.....GELECEĞİM YETER DUR ARTIK!"

All Might:" Genç Midoriya bu işi kahramanlara bırak-"

Birden Deku All Might'in suratına yumruğu geçirdiğinde şaşkınca ekrana bakıyordum. Shigaraki bıçağı çektiğinde başlayan kanama zaten güçsüz olan vücudumu uyumaya zorluyordu. Ağzıma kan geldiğinde artık gözlerimi açacak gücüm kalmamıştı. Bilincimi kaybetmemle kafamın düşmesi bir olmuştu. Deku'yu endişelendirmemek için ağzıma gelen ama akmasına izin vermediğim kan dudaklarımdan akıyordu şimdi.

Midoriya'nın Ağzından

Shigaraki:" Harika. Şimdi UA'den çık ve nereye istersen git, orda olacağım."

Midoriya:" B-bir şey old-du. Bi-birşey oldu! Kacchan!! Bir şey yapsanıza! Ne bekliyorsunuz!"

Toga Kacchan'ın yanına geçip bağlandığı ipleri çözmüştü. Sonra saçından tutup yüzünü kendisine çevirdiğinde bilinci kapalı olmasına rağmen hala gözünden yaşların aktığını fark edip kafasını kendi göğsüne bastırmıştı. Kafasını okşarken içimde Toga ya karşı tarif edemediğim bir nefret oluşmuştu.

Toga:" Shh tamam geçti geçti.."

Shigaraki:" Sen onu merak etme... ona iyi bakacağız"

Ekrandaki görüntü kaybolduğunda koşarak odadan çıkmıştım. Tam olarak nerede olduğumu bilmediğim için duvardaki tabelalarla ilerliyordum. Artık tanıdığım kısma gelince direkt çıkışa koşup neresi olduğunu önemsemeden UA'den uzaklaşıyordum.

Nereye gittiğimi bilmeden öylece koşuyordum. En sonunda bir ormana girdim. Hava kararıyordu. Normalde olsa korkardım karanlıkta bir ormanda olmaktan ama gözüm hiç bir şey görmüyordu. Bir fısıltı duyunca durmuştum.

"Dur artık. Bu kadar yeterli"

Ses kulağıma çok soğuk geliyordu. Nereden geldiğini anlayamayacağın bir ses. Sanki insan değil de bir yılan fısıldıyordu.

"Dizlerinin üzerine çök. Ellerini görebileceğim bir yere kaldır"

Dediklerini aynen yapıyordum. En sonunda o an gelmişti.

" Gözlerini kapa...ve sakın arkana bakma"

Ensemde hissettiğim nefes ile tüylerim diken diken olmuştu.

"Sakın kıpırdama. Bu biraz canını yakacak "

Arkamdaki kişi bir elini omuzuma koyunca biraz irkilmiştim. Diğer eli ile boynumdaki saçları çekmişti ki boynumda bir acı hissettim. Boynumu ısırıp kanımı emerken sinirlerimin yandığını hissettim. Vücudumu kullanmaya çalıştım, ellerimi boynuma götürmeye ama olmadı yapamadım. Boynumdaki dişler çıkınca vücudum arkaya doğru düştü. Daha doğrusu arkamdaki kişinin kollarına. Beni kucağına aldığında hala uyanıktım ama lanet olası vücudum kıpırdayamıyordu. Birden önümüzde bir geçit oluştu ve tanımadığım birinin kucağında geçide girdik.

Men Don't CryWhere stories live. Discover now