3. Kavga

2.3K 75 15
                                    

Hores'a taşınalı 2 hafta olmuştu. Komşularımız bizi ziyarete geliyordu ve hemen hemen hepsiyle tanışmıştık. Bir tanesi dışında: Karşı komşumuz. Onu bir kaç defa daha görmüştüm. Ama yüzünü asla tam olarak göstermemişti. İnsanlara çarpmaktan büyük zevk alıyordu anladığım kadarıyla. Geçen gün yine bana çarpmıştı. Daha doğrusu omuz atıp geçmişti. Belki de sadece içine kapanık birisidir diye düşünmüştüm. Ön yargı kötü bir şeydi ne de olsa.

O gün annem babam ve kardeşim Bella şehire, büyükbabamın yanına bir haftalığına gideceklerdi. Akşam yola çıkma planı yapıyorlardı. Annem gelmemde ısrarcıydı ama ben evde kalıp kafa dinlemek istiyordum. Gözünün arkada kalacağını söylüyordu bana. "benim için endişelenme anne. 18 yaşında bir kızım. Başımın çaresine bakabilirim." kabul etmişti mecburen. Ama yine de içi rahat değildi. Hava kararmaya başladı. Ben ise haftaiçi yapacağım hazır yiyecekleri almak için markete gittim.

Alışverişi yapmış elimdeki iki poşetle dönüş yolunda ilerliyordum. Poşetler gerçekten ağırdı. Dönerken henüz adını bilmediğim komşum karşıdan geliyordu. Gerçekten ürkütücü bir insandı. Sol elimdeki poşetin tek kulpu elimden kaydığında içindekilerin dökülmemesi için hemen düzeltmeye çalıştım. Ancak elimdekilerle uğraşırken önüme bakamamıştım ve yine malum olay yaşanmıştı. Onun bana çarpmasıyla poşetler yere düştü ve içindekiler döküldü. O yine yoluna devam ediyordu ki -hayır bu sefer bunu yapamaz- "Kör müsün sen önüne bak biraz!" diye bağırdım. Duymamazlıktan geldi . Lakin o an nasıl sinirlenmişsem peşinden gitmiş ve kolunu tutmuştum. "sana diyorum" diye bağırdım. Durdu. Sessizce "bırak kolumu." dedi. Buğulu sesine aldırış etmedim. "bırak kolumu." Alaycı bir sesle "yanlış cevap" diye karşılık verdim. Bu sefer sesi aşırı yüksek çıkmıştı. "Bırak kolumu!" diye bağırdı.

Bana doğru bir adım attı ve bileğimi tuttu. Adım attığı an kapşonu açılmıştı ve yüzünü görmüştüm. Bembeyaz teni vardı. Gözleri simsiyahtı ve gözlerinin altında günlerce uyumamış görüntüsü veren halkalar vardı. Siyah uzun saçlarından birkaç tutam önüne düşüyordu. Bunu söyleyeceğimi hiç tahmin etmezdim ancak mükemmeldi.

Yüzü sakindi. Sadece kaşlarını hafif çatmıştı. "derdin ne?" dedi. "Bu üç oldu. Üçüncü çarpışın! Bilerek mi yapıyorsun?!" Arkama doğru poşetlere baktı. O an dayanamadım. Acıyla "bileğimi bırak." diye bağırdım. Tepki vermedi. Bir anda bileğimi sıktı. Acıdan gözlerimi sıkıca kapattım. Tekrar kasvetli gözlerini üzerime dikip konuştu. "Benimle konuşurken dikkat etmelisin. Hatta benimle bir daha konuşmaman senin için daha iyi olur." dedi, bileğimi bıraktı ve son bir bakış atıp gitti. Derin bir nefes alıp poşetlere döndüm. Kafayı yemiş olmalıydı. Neydi bu şimdi? Yiyecekleri hırsla toplayıp doğruca eve gidecektim. Sinirliydim. Nasıl bir manyaktı bu adam?

Katilin AşkıWhere stories live. Discover now