Ölüm Uçurumu

294 10 0
                                    

UPUZUN VE BENİM ÇOOK SEVDİĞİM BİR BÖLÜMLE KARŞINIZDAYIM. YENİ BİR HİKAYE OLDUĞU İÇİN YORUM VE OYLARINIZA ÇOK İHTİYACIM VAR. İYİ OKUMALAR.

NOT: 30 SECONDS TO MARS-HURRİCANE İLE OKUYUN

MULTİMEDYADA SEKSİ BULMADIĞIN KIZA DÖNDE BİR BAK İSTEDİM TADINDA

Gözlerimi açtığımda beyaz tavanla karşılaştım.Havada asılı gibi hissediyordum.Bunun sebebi birinin beni kucağında tutması değildi maalesef.Cidden havada asılı duruyordum.Havada yatıyordum resmen.Hemen kafamı yan çevirdim.Mark eli çenesine dayanmış bir şekilde ayakta, yanında orta yaşlı hoş bir kadınla bana bakıyordu.Kadın kendini beğenmiş gülümsemeyle Mark’a baktı ve Mark’ta sırıtıp “Yıllar yeteneklerinden hiçbir şey kaybettirmemiş Rose.” Diyerek onu iyice memnun etti.

”Neler oluyor?” Diye sordum fakat sesimin güçlü çıkmasını ummama rağmen sadece mırıldanabilmiştim.İsminin Rose olduğunu öğrendiğim kadın parmağını havada düz bir şekilde yukarıdan aşağıya kaydırdı ve onun parmağıyla vücudum aynı şekli alırken dimdik bir şekilde ayaklarım yeri buldu.Bir çemberin ortasındaydım.Daha doğrusu etrafıma tozla bir çember çizilmişti.Neler olmuştu bana.En son spor salonundaydım ve…Ve Carlson gelmişti ve sonra..Olanlar gözümün önünde canlanınca gözlerim büyüdü.Onun dokunuşuyla elektrik çarpmış gibi hissetmiş ve yere yığılmıştım.

Evet..resmen elektriği bedenimde hissetmiş ve titremiştim.”Sana onun da sadece değersiz basit bir insan olmadığını söylemiştim.” Dedi Mark, Carlson için.İnsanları fazla ezmişti sanki.Tamam belki onlar ilk olarak buradaydı ama..Ah neler saçmalıyordum ben ne düşünürse düşünsün.

”Ama gücünü söylememiştim çünkü sana dokunmaya cesaret edebileceğini düşünmemiştim.Sadece gözümü korkutur sanmıştım.Onun gücü elektrik.Elektrik çarpmış gibi hissettin değil mi?” Usulca kafamı salladım.Elektrik mi?Ne yani Voltman gibi mi?Vücudunda elektrik mi var?Tanrım neyin ortasına düşmüştüm ben?

“Gücünün bir kısmını bile kullanması çok güçlü canlıları bile öldürmeye yeter ve insan gibi basit bir varlığı, özelliklede senin gibi zayıf birini öldürmesi saliseleri almaz.Seni öldürmeyeceğini biliyordum ama yinede bu kadar büyük bir zarar vereceğini de tahmin etmezdim.Rose sayesinde daha iyi bir durumdasın.” Dedi.Rose Mark’a övülmenin verdiği kibirle bakıyordu.”Teşekkür ederim hayatım.” Dedi Mark’a hoppa bir tavırla.Ardından parmak uçlarını Mark’ın dudaklarına sürtüp “Biliyorsun, sadece senin için yaparım.” Diye de devam etti.

Mark sertçe parmaklarından kavrayıp elini geri itti.”Biliyorum.Ama sende benim karanlıktan geldiğimi bil.Sana zaten teşekkür etmem ama yardımın karşılığı kötüde davranmıyorum.Böyle tavırlarınla beni olduğum kişi gibi davranmaya zorlama.” Dedi tok bir sesle.Nedense bu tavrı beni rahatlatmıştı.Ama aslında karanlıktan geldiğini ve fazlaca kötü olduğunu söylemesi beni korkutmalıydı.Yine de Rose’un yüzünün ismi gibi kızarması beni korkmanın önüne geçecek derece de rahatlatmıştı.Her ne kadar bana -yani aslında Mark’a ama neyse- yardım etmiş olsada yılışık tavırları nedenini bilmediğim bir biçimde beni de fazlasıyla rahatsız etmişti.Bunu neden onun yaptığını merak ettim ve sordum.”O da mı sizlerden biri?” dedim başımla Rose’u işaret ederken.Mark kısa ve açıklayıcı olmaktan uzak bir cevap vererek sadece “Hayır.” Dese de Rose lafa atlayıp açıkladı.”Hayır tatlım, beni bir çeşit sağlıkçı olarak düşünebilirsin.Şaman gibi..ya da cadı gibi.Ama cadıdan çok şaman.Cadılar daha farklı.” Şaman mı?Hani Orta Asya kültüründeki garip giysiler giyen şifacı-büyücüler.Ah!Bir dakika?Cadı mı?Cadılar da mı vardı?Sanırım daha çok şey görecektim.

MÜHÜRLÜ DUDAKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin