like in the past, i am just doll jisung.

3K 518 167
                                    

Jisung ile Minho'nun etkileşimi arasından 4 gün geçmişti. Biraz çekiniyordu Minho'dan Jisung. Sonra kendi kendine konuşmak için karar verdi.

Gece yarısı odasının kenarında duran Minho'nun yanına gidip çömeldi.

"Minho, hareket edip benimle konuş lütfen. O gün düzgün konuşamamıştık. Biliyorum, beni duyuyorsun."

Kucağına alıp saçlarını okşadı bebeğinin. Geri geri elindeki bebekle yatağa doğru ilerledi.

"Eski zamanları hatırlıyor musun? Sana hâlâ o zamanki kadar bağlıyım. Hatta..."

Ayağa kalkıp yatağın altında duran kağıtları çıkardı.

"Sen ve benim için uydurduğum hikâyeler... resimler... Ben hep senin canlanmanı bekledim."

Değişen bir şey yoktu. Konuşan hâlâ Jisung'tu. Yüzü şekilden şekile giren de.

"Sanma ki diğer bebeklerimi de sevmiyorum. Sevmez olur muyum? Ama en çok sendin benim için özel. Seni gördüğüm an ne kadar fazla istediğimi ama sana sahip olmadığım için üzüldüğümü hissetmiştin değil mi?"

Yatağa oturup dizine oturttu ve göz kontağı kurmaya devam etti.

"Konuş benimle, benim güzel bebeğim. Sadece bana kendini neden sakladığından bahset. Kendinden, gizeminden bahset. Seni bu kadar neden sevdiğimi biliyorsun. Zar zor ayakta kaldım seninle. Benimle konuşmayı neden seçmedin? Chaeryeong, notlar ve sizlerin hikâyesi ne? Gerçek yaşınız bu değil. Biliyorum. Chan ile ilgili olan durumu biliyorsun. Onu da anlat. Benden bir şey saklama daha. Lütfen."

Jisung susunca bebek sadece ağzını oynattı.

"Eskisi gibi, ben sadece bir oyuncağım Jisung. Üzgünüm."

"Ne..neden?"

Konuşmadı.

"Kahretsin, senden nefret etmeme sebep oluyorsun sustukça. Kendini benden uzaklaştırıp sadece nefretimi kazanıyorsun."

Jisung'un dediklerine sinirlenip cevap vermek zorunda kaldı.

"Ne? Ne yapmamı bekliyorsun? Ben bir bebeğim, görmüyor musun? Görüyorum, duyuyorum... zihninde yaşıyorum."

"Beni tatmin edici şeyler söyle. Beni kendinden asla soğutma."

"Pekâlâ, bir şeyler. Yetti mi? Daha fazla konuşamam."

Bebek eski hâline dönünce Jisung biraz ağladı.

"Komik değilsin. Hem de hiç."

Bu sefer hıçkırıkları artınca Minho elini beline koyup tehdit edercesine bir parmağını kaldırdı.

"Vicdan yapma, oyun oynama bana. Bak senin yüzünden konuştum yine."

Tekrar elini kenara koydu, gözleri dondu.

"Ciddi olamazsın, bu kadar mı?"

Jisung gözlerini sildi.

"Seni hiç sevmiyorum. Artık benim sevdiğim bebeklerim arasında değilsin."

Minho dondurduğu gözlerin ardından ona gülüyordu. Hâlâ çocuk, bebekmiş gibiydi. Gerçekleri bilmediği hâlde nasıl anlatabilirdi ki?

"Sen artık perdenin ardında duracaksın. Senin yerine... Jeongin ile konuşacağım. Konuşmasa bile o beni kırmaz."

Minho son kez kendini aştı.

"Çocuk, delirtiyorsun beni. Kaç yaşındasın hâlâ bebek gibisin. Koy bakalım perde ardına. Jeongin tam bir bencil. Benim kadar seni düşünmez."

"Kıskandın mı?"

"Hayır, niye ki? Ben ilk bebeğim, hem senin en sevdiğin, vazgeçemeyeceğin bebeklerinden."

"Jeongin bunları duyuyor."

"Duysun, ayıp olmaz."

Minho'nun üstünü düzeltti.

"Konuşmadığında daha iyiydin."

"Dalga geçiyorsun."

"Hiçte bile."

"O zaman sonsuza kadar susmasını da bilirim. Bir daha beni konuşturamazsın."

Jisung yüzünü ekşitti.

"Tamam, tamam. Şimdi sen bana diyor musun demiyor musun?"

"Bilmediğimi sana anlatamam. Ben sana diyor muyum Chae şu an ne yapıyor? Bilmiyorsun, işte bana sorduğun da buna giriyor."

"Doğrular, değil mi?"

"Sana yalan söylemem. Oyunsa, oyundur."

"Benimle hep konuşabilirsin anlamına mı geliyor bu?"

"Asla."

"Öyleyse, bir kez bana seni seviyorum diyebilir misin?"

"Seni hep seviyorum."

"Ben de seni seviyorum. Hep."

Minho gülümseyip durdu. Hareketlerini bu sefer ciddi anlamda durdurmuştu.

"Konuşman bitti mi? Ne kadar erken sona erdi... umarım insan olabilirsin. Masallardaki gibi."

Çalışma masasının üzerine bıraktı ilk. Sonra vazgeçip yanına yatırdı.

Jisung onu insan olarak hayal edince uyuyamadı. Bu sabaha kadar sürdü. Jisung gerçekten çok seviyordu Minho'yu.

dolly ◆ minsungWhere stories live. Discover now