Bölüm 29

1.3K 153 101
                                    

''Yanıma gel.''

Gözlerimi kıstım. Benden tamamen aksini istediğim bir şeyi yapmamı istiyordu.

''Yanıma gel Sehun. Gel ve getirdiğin şu şeyin tadına bak.''

Muhtemelen dediğini yapmazsan beni azarlamaya başlayacaktı. Başka seçeneğim de olmadığından derin bir nefes alıp küçük adımlarla aramızdaki masanın etrafından ona doğru yürüdüm. Üzerinde iki düğmesi açık siyah gömleği ve yine siyah pantolonu vardı. Gömleği bedenine tam oturmuştu. Saçlarını geriye taramış, yüzünü tamamen ortaya çıkarmıştı. Mükemmel görünüyordu. Mükemmel ve sarsılmaz. Ama yanına yaklaşırken düşünebildiğim tek şey neyi yanlış yaptığımdı. Çünkü bakışlarına bakılırsa kesinlikle bir şeyler yolunda gitmiyordu.

''Eğer yanlış bir şeyler varsa üzgünüm. Acelem vardı ve...''

''Sadece şunu iç.''

Jongin nefesini dışarı verirken söyledi. Yüzünü buruşturarak bana işaret ettiği bardağa küçük bir bakış attım. Kafasıyla devam etmemi işaret etti. Bardağı elime alıp küçük bir yudum aldım. Kaşlarım anında çatılırken büyük bir yudum daha aldım.

''Gördün mü?''

Gözlerini büyüterek sorduğu şeyin bendeki cevabı kesinlikle olumsuzdu. Açıkçası elimdeki, hala sıcak olan bu içecekte esmerin ona kahve muamelesi bile yapmasını engelleyen ne gibi bir hata vardı anlamamıştım.

''Normal bir kahve sadece.''

Bana inanamıyormuş gibi baktı. Gerçekten yüzü öylece buruşmuş bana bakarken sanki ben hayatımda ilk defa konuşmuşum ve o da buna yeni şahit oluyormuş gibiydi. Anlık bir pişmanlık bedenimi kapladı. Kesinlikle yorum yapmamam gerekiyordu.

''Elindeki o şey kesinlikle orta sert bir kahve olmaktan fazlasıyla uzak. Fazla kavrulmuş ve iyi demlenememiş.''

İç çektim. Sadece bir içecekti. İnsanların çoğunun sadece ayılmak için tükettikleri öylesine bir içecekti işte. Esmerin kahvesi konusundaki bu takıntısını asla anlamamıştım. Ve sanırım asla da anlayamayacaktım.

''Değiştirmemi ister misin?''

''Gerek yok.''

Durdu. Yüzüme attığı dik bakışlar gerilmeme neden olurken kaşlarım havalandı.

''Öğle yemeği için iki kişilik yer ayırt. Dışarıda yiyeceğiz.''

Bunu bir hafta kadar önce yapsaydı kesinlikle şaşırmazdım. Jongin kafeteryada yemek yemekten hoşlanmazdı. Öğle yemeklerini dışarıda yerdik. Ama yaklaşık bir haftadır, ben utanç verici bir şekilde onu sevdiğimi itiraf ettikten sonra, Jongin garip bir şekilde kafeteryada yemeye başlamıştı.

Jongin benim için zor bir adamdı. Onu anlamlandırmayı bırakalı uzun zaman olmuştu. İsteklerini anlamasam da zaten bir şekilde kendimi onları yaparken buluyordum. Garipti. Bu kadar erken teslim olmam garipti. Ama yine de Jongin söz konusu olunca bir şekilde üzerimde söz hakkı olmasına izin veriyordum. Bu yüzden beni kafeteryaya sürüklemesine hiçbir şey dememiştim.

''Bir sorun falan mı var?''

Omuz silkti. Oturduğu sandalyesinde geriye doğru iyice yaslandı.

''Sorun olacak bir şeyler yaptın mı?''

Baekhyun şu an bu hallerimizi görse kesinlikle dehşete düşerdi. Esmerin bana attığı alaycı bakışları görünce aklıma gelen ilk şey bu olmuştu. Evet. Kesinlikle bücür arkadaşım Kim Jongin'in benimle böyle oynayıp durduğunu görse avuçlarını ağzına kapatır ve boğuk bir çığlık atardı. Aynısını yapmamı engelleyen tek şey benim Jongin'i ondan daha iyi tanımamdı.

A Bunch Of Lavender Smell Where stories live. Discover now