17. "Fersa"

6.1K 431 95
                                    

Hiss-i İntikam / 0

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hiss-i İntikam / 0.17👑

22.02.2020

Fersa : Mahveden, yoran, aşındıran manasına

Ruhum, deniz üzerinde sallanan yük gemisi misali sallantıda. 6 yıl babam diyerek ağlamış, sızlandım, isyanın pençelerinin bedenimde taht kurduğu bataklıktan geç dönmüştüm.

Baba dedikçe sızlayan yaram, bugün baba dediğimde bedenimde soğuk esintisinin kapısını açtı. Üşüdüm. Omuzlarında sallandığım, elinden tutup koştuğum, babam dedikçe neşeye boğuldum şimdi ise üşüdüm kişiydi.

İçimde ezik bir sızının kapısını açtığı o anda tam da karşımda.

Küçükken benden uzun olan boyu şimdilerde 5 santimden ötesine geçememişti. Koyu kahverengi gözleri korlaşmış sakalları ömrüm boyunca ilk kez bu kadar gür ve uzun gördüm. Saçları seyrelmiş, siyah saç rengine kırlıkları yer etmişti. Zayıf halinden eser yoktu. Etlenmiş, göbek yapmıştı. Oysaki ben özleminden günlerce yemek yememiştim. 6 yıl babasızlığın hüznüyle yaşamaya çalışmıştım. Acıyla yaşamayı öğrendiğimde hayatımda daha bedbaht bir hal aldı. İçimde ki sızı yıl aldıkça cesur olmayı üstlendi.

"Baba" dediğimde saran mutlululuk bugün baba dediğimde boşluğa çekildi. Yabancıydı. Babam mıydı? Düşündükçe başka bir bataklığın pençesinde dolanıyordum.

"Kızım" attığı bir adımla geriledim. Sendeledim. Elimdeki tepsi yere düştü. "Sen?" Fısıldayışım çaresizlikti, karmaşaydı. Ne yapacağımı ne söyleyeceğimi, bilemiyordum. Sorgulamam gerekir miydi ya da kızmaya bağırmaya, çağırmaya hakkım var mıydı? Babam demeye hakkım var mıydı?

"Her şeyi anlatacağım" elini uzattı, koşarak gitmek istedim.Şimdi yanımda olsun diye ağladığım, hayalini kurduğum uzattığı elden kaçmak istedim. "Önce oturalım" geriye doğru attığım adımla kolları iki yana düştü. Hayal kırıklığını sezdim, lakin sesim çıkmadı. Ne bekliyordu ki, onca şeyden sonra koşarak sarılacağımı mı?

"Hayır burada, konuş" öfkeli bakışlarım hüzünlü bakışlarda dağıldı. Suçlu olan oyken niçin bana bu denli hüzünlü bakarak vicdan terazisinde ağır geliyordu. İyileşmemiş yaralarımı niçin eşelemek için iteliyordu.

"Oturup, konuşalım" ardını dönerek hemen salondan gözüken küçük mutfağıma ilerledi. Çektiği sandalyeyi duyduğumda öyle ardından baktığım adama kitlendim. Adım atmaya, halim yoktu. İtiraf etmeliydim ki, gerçekleri duymaya mecalim de yoktu. Yılgınlık her şeyi ile üzerime kuşandı. Kendime faydamın olmadığını bile düşünüyordum. Her şeye rağmen yinede sessizce, adımlarımı mutfağa yöneldi. Kaçış yoktu. Cesur bir kız gibi gidip yüzleşecek ve bilmem gereken her şeyi öğrenecektim.

Mutfak kapısından geçmemle parke zeminde çıkan gıcırtı sesinin varlığımı hissettirmesiyle çekimser adımlarım tezgahın önünde sonlandı. İki elimi mermer tezgaha ardımda birleştirirken bakışlarım, tam karşımdaki mutfak kapısının yanındaki masanın duvara yaslı ahşap sandalyede oturuyordu. Aramızdaki 7 adımlık mesafe şuan için örtmek istediğim duvarın ta kendisiydi. Kırlaşan saçlarını hafifçe kaşıdığında gözlerim içimde kopan kıyamete rağmen özlemle izlemişti. Bakışları gözlerime düştü. Öylece baktı.Nemli gözleri, gözlerimi nemlendi. Ağlamamak için alt dudağımı dişledim, bakışlarımı kaçırdım. Ruhsuzca, "Anlatmayacak mısın?"diye sordum. Kendimle savaş verdiğim vakitte çoktan kaybetmiş olduğum halde cebelleşiyordum.

HİSS-İ İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin