Lunapark

77 6 0
                                    

Multimedia: Kaan Sabancı (Nam-ı diğer Çağan)

Ayaklanıp "Film izlemek ister misin?" deyince gülerek başımı salladım. Bir CD çıkartıp taktı. Ve film başlarken yanıma oturdu.

Bana bakıp "An itibariyle 18 oldun." deyip gülümsedi.

Gülümseyerek karşılık verdim. Yanımdan kalkıp kenardaki siyah deri ceketini üzerine geçirdi.

Elini bana uzatıp "Kutlayalım o zaman." dedi. Uzattığı elini tutup bende montumu giydim. Ve evden çıkıp arabaya bindik.

Çok kısa sürede güvenim olmuştu ona karşı.

"Ailen merak etmemiştir umarım." dedi. 

Merak etmek mi abim sanırım şu an Eskişehir'i karış karış arıyordur.

Ama elbet ayrılacaktım onun yanından ve şimdi anın tadını çıkarmak istiyordum.

"Etmiştir." dedim. Direksiyonu tutan elleri sıklaştı. "Etmiştir mi?" deyip kısa bir bakış attı. "Annem ile babam yok sadece abim var. O da biraz düşkündür bana-" lafımı tamamlayamadan araba ani bir frenle durdu.

"İn hadi." dedi.

Bu tavrı garibime gitse de bir şey demeden geçiştirdim.

Indiğimdeyse içi bomboş olan şehir lunaparkına baktım. Saat çok geç olduğundan ışıkları yanmıyordu.

Çağan elini tutup ilerlememi sağladı. "Kapalı ama burası." dedim. Bana dönmeden "Şimdilik." deyip elini karşı kulübedeki adama doğru kaldırıp bir işaret verdi. Birden tüm ışıkların yanmasıyla karşımdaki büyük ihtişama baktım.

Hayatımda hiç lunaparka gitmemiştim.

Içeriye girip karşımızdaki atlı karıncaya bakarsk gülümsedim. "Annem'in bana aldığı son hediye müzikli bir atlı karıncaydı. O zaman çok sevinmiştim. Hafta sonu seni gerçeğine götürürüz demişti. Ama..." derin bir nefes alıp başka tarafa ilerledim. Arkamdan gelen silueti hissedebiliyordum. "İstemiyorsan gidebiliriz." deyince ona bakıp "Atlı karınca dışındaki her şeye binebiliriz." deyip gülümsedim.

Elimi tutup karşımdaki büyük balerina ya baktım. Ikimiz de bindik. Hava soğuktu ve yükseklerde hızlıca gidince hava bıçak gibi kesiyordu resmen.

Daha sonraysa birlikte korku tüneline binmiştik. Ama ben onun sandığından daha korkaktım. Tuttuğum elini o kadar çok sıkmıştım ki tırnağım bırakmıştı. Onun talihsizliğine bakıp "Özür dilerim." dedim. Makinenin durmasıyla beni de çıkartıp çıkışa doğru ilerledik.

Canı acımamıştı herhalde. "Boşver senden bana bir imza kaldın bu da." dedi.

Sırayla neredeyse tüm oyuncaklara binmiştik.

Oyuncakcının önünde durup "Atış yapmak ister misin?" deyip eline aldığı silahı bana uzattı. Gülümseyerek tutup karşımdaki hedeflere baktım.

Beyaz kuzuyu gözüme kestirmiştim ama vuramıyordum. Biraz ağır gelmişti tüfek.

O da bu durumu anlayıp "Çok narinsin." deyip arkama geçti. Arkadan bana sarılıp elimdeki silahı karşıya sabitlememi sağladı. Şu an tüm vücudunu hissedebiliyordum. Başını sağ omuzumun üzerine yaslayıp ""Üç deyince. Bir... Iķi... Üç." deyip silahı ateşledi ve beyaz kuzu yere düştü. Arkamdan ayrılmayıp silahı önümüzdeki tezgaha bıraktı.

Vüdumdaki kıvılcımlara ayak uydurup "Kuzu benim sanırım." deyip gülümsedim. Ellerini karına sarıp bana daha da sarıldı. "İkimizin." deyip gülümsedi.

Uçurum Where stories live. Discover now