Tokat

68 5 0
                                    

Multimedia: Asya Çakır

Kendimizi seçebilir miyiz? Ailemizi seçemeyeceğimiz aşikardır elbette ki.

Ama bazı şeyler hayatta mühürlü kutularda sunulur bize. Kutunu seçersin ve mührünü kırarsın. O mührü kırdığım an tüm her şey senin sorumluluğundadır.

Başına gelebilcek her şeyi kabullenmişsindir bilinçsizce.

İyi ve ya kötü kalmamıştır artık bir şeyin olacağı vardır ve olur. Bunu sağlayan da sensindir.

Tabii ki de hata yapmış olabilirsindir. Ama yaşam bunları kabul etmez. Hayatta nefs-i müdafa yoktur. Ne seçim yapmana ne de hata yapmana izin yoktur.

Şu an benim de için de bulunduğum durum buydu. Yaşadığım yaşamın gizli duvarları vardı. Ve bu duvarları aşmak yasaktı.

Ama hep o duvarların arkasını merak etmisimdir. Acaba ne var da görmem engelleniyor diye.

On dört saattir gelmediğim evin önünde ellerimin üzerine çökmüş bir halde abim tarafından yere savrulmuştum. Dis kapının kenarındaki mor menekşeye bakalı 18 saniye olmuştu. 19, 20, 21...

"Asya.(!) Ne redesin sen bu saate kadar. Seni ne kadar merak ettim haberin var mı senin? Gerçi olsa şimdiye kadar çoktan eve gelirdin. Bu ne sorumsuzluk. Senin için yaptığım onca şeyin mükafatı bu mu? Ben seni ortalıkta gezesin diye-" demesine kalmadan bağırdım.

"Yeter. Yeter anlıyor musun. Yeter. Ben ne seni ne bu hayatı istiyorum. Bıktım artık senin aşılmaz duvarlarından, yasaklarından. Benliğimi kaybettim ben. Bak bulamıyorum kendimi. Yapma artık." bağıra bağıra söylediğim sözler bitince koluna çarparak evden içeri girdim. Odama girip kapımı kilitledim.

Abimden se ses çıkmıyordu. Taş betonun üzerine oturup kollarımla bacaklarımı sardım.

Üzülmüştüm ya da kırılmıştım. O tokadı haketmemiştim.

Yatağın içine girip yorganı başıma kadar çektim. Çağan iyi birine benziyordu. Zararsiz gibi duruyordu. Tahminimce de kötü birisi deyildi.

Yatağın içinde uykuya dalmama ramak kala odamin kapısı açıldı. Abim yavaşça yatağının köşesine oturdu rahatsız etmeden.

Sanki az önce bana tokat atan adam yoktu. Rahatsız olmayayım diye hareket bile etmiyordu.

Eline saçlarıma değdirip ürkekçe okşadı "Özür dilerim... Sen, dünden beri yoktum. Kafayı yedim. Seni aramadığım yer kalmadı ama bulamadım... Çok merak ettim seni Barbie." deyip aklımı öptü.

Küçükken sadece barbie bebeklerle oynardım. Abimde dalga niyetiyle bana barbie derdi.

Ölmesiyle gözlerimi araladım. Neyse ki arkası dönüktü. Yavaşça odadan çıktı.

Ne diyebilirdim ki sonuna kadar haklıydı ama ömrü boyunca bir fiske yememiş birine tokat atmak ağırdı.

Gözlerimi kapatıp uykuya daldım.

07.00

Komidinin üzerindeki ördekli alarmın çalmasıyla yorganı üzerimden atıp banyoya girdim. Sıcak ve kısa bir duş alıp  odama geçtim. Okul farkı giyip çantamı hazırladım. Montumu üzerime geçirip kulakdışı beyaz kulaklığımı boynuma yerleştirip evden çıktım.

Sabahları erken okula gittiğimden kahvaltı yemeye vaktim kalmıyordu hem de midem kaldırmıyordu.

Dis kapıyı çarpıp küçük bahçemizden yola saptım. Arka sokaktaki caddeye geçmemle gözlerim irice açıldı. Karşımda duran kırmızı Chevrolet'ten başkası deyildi.

Uçurum Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin