21| Duygu Karmaşası

1.8K 186 24
                                    

Ertesi gün olduğunda uzandığım yatağımdan kalkıp yorgun gözlerimi ovuşturdum. Gece arada bir gözlerim kapansa da hiç uyuyamamıştım. Taehyung'u, Taemin'i, Yoongi'yi, Jongin'in dediklerini düşünmekten uyuyamamıştım. Yatakta doğrulup boş bakışlarımı bir şey ararcasına etrafta gezdirdim. Yataktan sarkıttığım ayaklarıma odanın soğukluğu çarpınca içimi titremesine engel olamadım. Ne yapacağımı şaşırmış halde etrafa bakarken beni kendime getiren şey kapının zil sesi olmuştu. Sabahın altısında kim gelir? diye düşüne dururken çoktan kapının önüne gelmiş deliğine gözümü yaslamıştım. Kapının ardında kucağında Baekhyun, elinde poşetle bekleyen Yoongi vardı. Onu görmenin etkisiyle kalbimin hızlandığı ve ellerimin hafifçe sarıldığını hissetmiştim.

"Appa?" Taemin'in uykulu sesini duymamla kendimi kapıdan hızla ayırıp ona doğru çevirdim bakışlarımı. Kendimi tuhaf hissetmiştim. Sanki yanlış bir şey yaparken ebeveynlerime yapalanmışım gibi bir duygu kaplamıştı bedenimi. "Kim gelmiş? Kapıyı açmayacak mısın?" derken kapının arkasından Baekhyun'un sesini duymuştum.

"Sisko yanaklii bij geydik." kapının bizim olduğumuz tarafına fısıltı gibi gelen sese karşı Taemin'in peş peşe sorduğu soruları yanıtsız bırakarak kapıyı açtım.

Karşımda bana bakan iki genç adam duruyordu. Yoongi, deri ceketi ve siyah dar pantolonuyla gözüme istemsizce çok farklı göründü o an. Bakışlarımı Yoongi'nin ifadesiz yüzünden Baekhyun'a çevirince yüzümde sevimliliğine karşı gülümseme oluşmuştu. Yoongi'nin aksine yüzünde kocaman şapşal bir gülümseme vardı. Elimi, Yoongi'nin ellindeki dolu poşeti almak için uzattım. Poşeti elime bırakıp Baekhyun'u içeriye, yere indirip ayakkabılarını çıkardıktan sonra o da içeriye girdi. Baekhyun babasının içereye girmesini beklemeden Taemin'in peşine takılıp odasına koşturmuştu bile.

Yoongi, mutfağa doğru yürürken elimdeki poşetin içinde neler olduğuna bakarak peşinden yürüdüm. Poşetin için hazır kahvaltılık gıdalar vardı. Poşeti bir kenara bırakıp mutfağa girdim. Yoongi, sarı sandalyeyi kendisine çekip oturduğunda ellerimdeki boşluğu fark edince omuz silkip yanındaki sandalyeye oturdum.

"Neden geldin?" dedim. Yüzüne bakmıyordum. Dün beni öylece bırakıp gitmişti. Yüzünü karşımızda olan pencereye çevirip umursamadığını belli edercesine omuz silkti. Yüzümü hafifçe ona doğru çevirdim. Mimiklerini görmek istiyordum.

"Sinirlendim." dedi. "Kırıcı bir şey yapmamak için de oradan ayrıldım. Ama yine de kırdım seni." yüzüne bana doğru çevirdi. Birkaç sadece yüzüme bakıp tebessüm etti.

Aslında gülümseyince Baekhyundan bir farkı kalmıyordu.

Yanağıma hızlıca bir öpücük kondurdu ve ben tepki veremeden yüzündeki gülümsemeyle ayağa kalktı. Vücudum öpücük karşısında gerilmişti. Gerildiğimi fark etmesini istemediğim için yerimden kalkıp bir şey olmamış gibi davranmaya devam ettim. Neden gerilmiştim ki? Nereden çıkmıştı bu öpücük?

"Jongin." dedim istemsizce. Dolaptan aldığı bardağa su doldurmayı bırakıp sert bakışlarını bana çevirdi. 'Gerçekten mi? Jongin mi?' diye konuşuyordu gözleri sanki benimle. Kurumuş dudaklarımı dilemle ıslatıp buz dolabına kahvaltılık bir şeyler çıkarmak için yürüdüm. "Durmayacak." elime yumurta ve birkaç bir şey daha alırken o bütün dikkatini bana verdi. "Taemin'i ondan uzak tutmalıyım." dedim sadece. Jongin hastalıklı bir kişiliğe sahipti. Ne kadar onunla birlikte olduğum her an bunu saklamaya çalışsam da, kendimi onunla birlikteyken o iyileşti diye kandırsam da her şey aynıydı.Onunla ilgili şey değişmemişti. Her şey kendisini ve beni kandırdığı yalanlardan ibaretti. Taemin'in bundan etkilenmesini istemiyordum.

"Bunu diğerlerine söyledin mi?" dedi yanıma gelerek. Başımı olumsuz anlamda salladım. "Onlara söylemeliyiz. Bu akşam bizde toplanalım ve bunun hakkımda konuşalım. Belki bir şey buluruz." elimdeki alıp tezgaha koydu. "Sen otur. Ben hepinize güzel yemekler yapacağım." dedi gülümseyerek. Parmağını burnumun ucuna değdirip kahvaltı hazırlamaya başladı.

Yoongi'ye ne oluyordu? Bir anda başlayan ani yakın temasları kalbimde hareketlendirme yaşatıyordu. Bu duygu beni rahatsız ediyordu. Dengemi şaşırtıp saçma duygu karmaşaları yaşatıyordu. Yanında sessizce dururken yan gözle bana baktı ve "Başımda dikilip alanımı daraltma!" diyerek beni koluyla yemek masasına doğru ittirip işine devam etti.

Gözlerimi devirip beni ittirdiği sandalyelerden birisine oturup yemek yapışını izlemeye başladım.

Min Yoongi, beni sarsmayı bırak.
Ona bakarken düşündüğüm tek şey buydu. Oğlum sayesinde hayatıma girip zihnimi ele geçirmeye başlayan bu adama karşı pek bir şey düşünemiyordum.
En başından beri böyle miydim yoksa kendimi fazlasıyla baştırmış mıydım ona karşı? Yani Kim Jongin gibi birisiyle bir dönem yaşamış her insan az da olsa kendini her şeye karşı kapatırdı. Ama sanki biraz fazla kapatmıştım.

+++

SELAAMMM BEN SİD'İNİZ.

En uzun bölüm herhalde bu. (Alkış almalıyım)

Birkaç kaos daha yaratıp kitabı rafa kaldırmayı düşünüyorum. Belki sonra baekhyun ve taemin ile devam kurgusu yazarım ama ikisi arasında değil:) akraba ilişkileri hoş değil:)

Neyse

Düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın.

HOŞÇA KALIN.

New Marriage ❀ MiniMini Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin