Bölüm: 54 (Final)

8K 334 61
                                    

"Ne yani bunu yanına mı bırakacağız?" Bu kadar sinirlenmesini şaşkınlıkla ve esefle izliyorum 

"Ne yapmamızı istersin Ateş, evlerine molotof falan mı atalım?"

"Yok o çok ilkel bence. Ben sadece çocuğun kemiklerini kırmak istiyorum." Ha çünkü kemik kırmak ilkel değil. Haklısın. 

"Ateş lütfen hayatım, otur. Başımı döndürüyorsun. Şu an küçücük bir çocuktan bahsediyoruz. Üstelik benim yeğenim olan bir çocuktan." Bir süre olduğu yerde sabit kaldı. Sonra pes edip karşımdaki tekli koltuğa oturdu. 

"O çocuk benim güzel kızıma çiçek getirmiş görmedin mi? Hem de koca bir buket!"

"Bazılarımızdan daha iyi."dedim imayla. Direk yüzüme baktı. Gözlerinden alev çıkıyordu. 

"Tamam tamam şaka yaptım."

"Ben zaten en başta sevmemiştim Ayaz'ı, başıma gelecekleri hissettim demek ki. Kardeşini sevdik bir kere ne yapalım dedim katlandım. Al işte başıma gelene bak."

"Ateş, hayatım, gözümün nuru, kızımız hasta oldu diye getirmiş Yusuf'cuğum. Sence de birazcık abartmıyor musun?" Alınmış gibi burun kıvırdım. Tabi ki yemedi.

"Yeğenin az daha büyük olsaydı , o ellerini kırardım ya neyse."

"Ateş!"

"Büyük olsaydı dedim ya." Bir de masum masum bakmaya çalışması yok mu. Sehpanın ortasına yerleştirdiğim güzel bukete takıldı gözüm."

"Ama çok tatlı değil mi? Nasıl da düşünmüş benim güzelim. Kalkmış biriktirdiği parayı çiçeğe vermiş."

"Aman, ne de güzel yapmış." Resmen burun kıvırıyor.

"Akşam yemeğe çağırdım herkesi,  masayı bahçeye yerleştirirsin değil mi?" dedim konuyu değiştirmek için. 

"Şimdi sırası mıydı yavrum? Doğuma bir aydan az kaldı. Yorulacaksın."

"Ay kızların hepsi gelecek, hazırlasınlar ben de yiyeyim onlar da yesin. Ben sadece masayı dışarı çıkarır mısın diye söyledim."

Yerinden kalkıp önüme diz çöktü. Battaniyenin altına sakladığım koca göbeğimi usulca sevdi.

"Oğulların en şahanesi, Rabbimin en güzel emaneti. Gelsen bir an evvel, evimiz yine şenlense."

"İnşaAllah, sağlıkla gelsin de."

"Sen bahçeyi hallet ben de Betül'e bir bakayım, uyanmış mı?"

"Haydi bakalım, başlayalım." dedi ayağa kalkarken, ellerimi tutup beni de kaldırdı. 

O mutfağa giderken ben de ağır ağır merdivenlere doğru yöneldim. Bebeğim çok ağır geliyordu. Bedenim her adımda inceden inceye geriliyor, çökmek için fırsat kolluyordu. Ama o gün bugün değil. Aylardır ev hapsindeyim resmen, ilk defa tüm ailemi toplu olarak göreceğim. Belki de bu yüzden kendimi böylesine iyi hissediyorum. 

İstanbul'daki evimizdeyiz. Aslında uzun süreli olarak İzmir'e taşınmıştık. Taki ben üçüncü gebeliğimi öğrenene kadar, öğrendikten sonra geri dönemedim. Aileyi yalnız bırakmakta istemedim zaten. Birer sene arayla önce ninemi sonra Cesur dedeyi kaybettik. İkisini de atlatmak tüm aile için zor oldu. Ama elhamdülillah ne gidenleri ne kalanları mahcup edecek herhangi bir aşırılık yaşanmadı. 

Çıktığım beşinci merdivende tıkanıp biraz duraksadım. Bazen nefes almak dahi çok zor oluyor. Ama oğlumun varlığını bilmek yüreğimi ısıtıyor.

İlk bebeğimi kaybettikten sonra apar topar İzmir'e gittik. Uzun bir süre orada yaşadık. Kendime gelmem epey zamanımı aldı. Her zaman olduğu gibi Ateş'im hiç elimi bırakmadı. 

Güllük Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin