"Yarışma"

3.6K 418 101
                                    

"Uyanın, uyanın, UYANIN! Yarışma günü!"
Minik Eylül merdivenleri bağıra bağıra bir inip bir çıkıyordu. Defne de gözleri yarı kapalı çoktan koltuğuna kurulmuş oyun konsoluyla oynuyordu.

"Bağırmasana Eylül, sağır olacaklar, şarkı söylediğini duyamayacaklar!"

"Sus bi Defneciğim sen! BABA! HADİ AMA GEÇ KALACAĞIZ!"

O gün anaokullarına bir televizyon kanalı program yapmak için gelecekti. Katılan sınıflardan birinde Eylül ve Defne de vardı.

"Tamam bebeğim tamam. Uyandım işte, daha 2 saat var."

"Annem?"

"O da uyandı."

"Yaşasın!" diye zıpladı Eylül. "Hadi kıyafetimi seçelim!"

O koşarak annesinin yanına çıkarken Oktay Niler hala ayılmaya çalışarak Defne'nin yanına oturdu.

"Sen neden heyecanlı değilsin bakalım? Programa sen de çıkmayacak mısın?"

Oyununa dalmış Defne onu duymadı bile.

"Baba, bunun da turnuvaları var mı?"

"Neyin turnuvaları?"

"Oyun turnuvaları. Dünyanın her yerinde yani, hani Pokemon gibi. Katılmak istiyorum."

Oktay bir kahkaha attı. "Nasıl yani turnuvaları olsa, sırtında çantan elinde oyun kolu ülke ülke gezeceksin öyle mi?"

Defne babasına acır gibi bir bakış attı.

"Hayır! 11 Yaşında başladığını biliyorum! Daha binlerce yıl var, bu alıştırmalar onun için."

Oktay onunla oynamak istedi.

"Var tabi! Ama dediğin gibi 11 yaşında, sen çalışmaya devam et."

Oktay Niler bunu söylerken aslında ne kadar büyük bir hata ettiğini bilmiyordu. Çünkü Defne 11 yaşına kadar, hatta daha sonrasında da böyle bir turnuva olmadığını çoktan anlamış olsa da derslerinden bu şekilde kaytaracaktı.

Kapının küt küt vurulmasıyla ikisi de yerinden sıçradılar. Dışarıdan bağıran minik karganın sesinden kapıdakinin kim olduğunu anlamak hiç de zor değildi.

"Kapıyı açın! Kapıyı açın! Yarışmanın kazananı geldi!"

"Oğlum sus bağırma sabah sabah ayıp!"

"Tamam, baba ya! DEFNE!"

Defne yerinden zıplayıp kapıyı açtı. Matt ve babası karşılarındaydı.

Evan Orion utanmış bir ifadeyle Oktay'a gülümsedi.

"Kusura bakma Oktay, sabah sabah rahatsız ettik. Şu çocuğu susturamıyorum işte."

Oktay güldü. "Önemli değil Evan, çoktan uyandık zaten, bunlar duruyor mu sanıyorsun?"

"Matt'e de göz kulak olacağın için teşekkür ederim. Ben artık gideyim. Akşam uğrar alırım."

"Merak etme." Dedi Oktay Niler. Onu bir kenara çekip sessizce ekledi. "Ayza'dan dönmen zaman alır, bu gece burada kalsın yarın ben bırakırım."

Evan gülümsedi. "Sağ ol Oktay, haklısın işlerim ne kadar sürer bilemiyorum."

Bu arada Defne ve Matt de çoktan içeri geçmişlerdi.

"Nereden günün kazananıymışsın oğlum! Kazanan benim, bu belli!"

"Hayır Defneciğim! En büyük gönüllerin şampuanı! Sen öyle demiştin."

Ayza - Yazılmamış Anılar (Yan Öykü)Where stories live. Discover now