Bölüm-1- Yeni Bir Köşk

822 284 366
                                    

-20 yıl sonra...-

22 Eylül 2019

-Melis-

Yeni bir köşk almak için ne güzel bir gün.. diye düşünerek kararmış gökyüzüne baktım. Bu görüntü aklıma perili köşk hikayelerini getiriyordu.

Neredeyse yağmak üzere olan bulutlu gökyüzüne bakarken, esintinin etkisiyle siyah düz saçlarım gözüme gelerek görüş açımı kapattı. Ellerimle saçlarımı düzeltirken, bakışlarımı köşke doğru çevirdim. Yaşlı ev sahibi ise çoktan içeriye girmiş ve gelmem için bana doğru bakıyordu.

Yaşlandıkça boyu kısalmış mıydı, yoksa normalde de bu kadar kısa mıydı bilmiyordum ama, uzun boylu olmam yetmezmiş gibi giymiş olduğum topuklu çizmelerim yüzünden yanımda oldukça kısa kalıyordu.

Birkaç yıldır apartmanda yaşıyor ve yazmış olduğum romanlardan geçimimi sağlıyordum. Son kitabım çok satanlar listesindeydi ve yazar kimliğimi elden bırakmadan, yeni bir kitap yazmaya başlamalıydım. Tabii ki şehir gürültüsü de isteyeceğim son şeydi.

Daha öncesinde otellerde kalıyordum, çünkü yeni senaryolar için devamlı gezmek gerektiği düşüncesindeydim. Zaten beni belli bir şehre bağlayacak kimsem de yoktu. Ancak otuz yaşıma yaklaştığım bu zamanlarda, artık kendime ait bir evim olmasını istiyordum ve yeni ev arayışları beni bu köşke sürüklemişti.

Şehirden uzak ve gizemli havasıyla bu köşk tam da aradığım gibi görünüyordu.

Kapıdan geçerek etrafı incelemeye başladım. Köşkün döşemeleri ne bugünün tarzına uyuyordu ne de yıllar önce yaptırılmış kadar eskiydi. Sanki yıllar önce yapılmış ama köşk hiç yıpranmamış gibiydi...

Belki de kendini yeniliyordu...

Kafamda beliren bu düşünceyle gülümsedim. Daha şimdiden zihnim harekete geçmiş ve senaryolar yazmaya başlamıştı. Sanırım bu köşkte yaşadığım sürece, yeni senaryolar bulmakta hiç zorlanmayacaktım...

Evin genişliği tam aradığım gibiydi. Tüm gün evden çıkmasam bile, bu ev beni bunaltmayacaktı. Bakımsız yabani bahçesi bile benim için sorun değildi.

Korkunç görüntüler her zaman iyidir, diye düşündüm yazdığım korku romanlarını düşünerek.

Köşkün gizemli atmosferini içime çekerken, çoktan bu köşkü benimsediğimi fark ettim. Köşk adeta beni kendisine çekiyordu ve daha şimdiden büyüsüne kapılmış hissediyordum.

İşte, aradığım yer burasıydı!..

Köşkü almaya karar verdiğimde, yanımda sabırsızca bekleyen ev sahibine döndüm. Seyrekleşen beyaz saçları ve hayatın yorgunluğunu yansıtan gözleriyle oldukça yaşlı olan bu adam, bana bu köşkü öneren eski ev sahibimin kuzeniydi. Ama daha önce kendisini hiç görmemiştim.

Kendi kendime, bir sene önce aldığı köşkü neden satmaya karar verdi diye sorgulasam da, köşkten pek şüphelenmek istemediğim için bu düşünceyi kafamdan sildim. Belki de böyle büyük bir köşkü idare edemeyecek kadar yaşlı olduğunu anca fark edebilmişti.

Veya filmlerdeki gibi perili bir köşktü...

Gerçi bu düşünce, evin sıra dışı atmosferine uyum sağlamıyor da değildi. Aklımdan bunlar geçerken, o kadar dalmıştım ki ev sahibinin sorusunu neredeyse duyamayacaktım.

''Hayırlı olsun kızım, tek mi yaşayacaksın?'' diye sorduğunda daldığım düşüncelerden uyanarak,

''Perileriniz beni yalnız bırakmaz amcacım.'' diyerek güldüm.

Ama o gülmemiş aksine yüzüme şaşkınlıkla bakmıştı.

''Bu ev hakkındaki söylentileri duydun mu yoksa?'' diye sordu.

Bu soruyu hiç beklemiyordum. Yüzümdeki gülümsemenin yerini alan şaşkın bakışlarla yüzüne baktım. O ise küçük bir kahkahanın ardından,

''Kızım, insanlar uzakta tek başına olan bir köşk görünce, hakkında uydurmadıkları hikaye bırakmazlar. Bu evin değerini düşüren de budur. Yoksa anlatılanların gerçekle bir ilgisi yok.'' diyerek tekrar güldü.

Doğaüstü olaylara inanmazdım ama yine de merak etmiştim.

''Peki ne diyorlar bu köşk hakkında?'' diye sordum.

Yüzündeki gülümsemeyle koluma dokundu.

''Başkalarının ne söylediğini bilmem. Ama gerçek şudur ki, bir senedir burada yaşadım. Diyebileceğim tek şey, şu eski döşeme gıcırtılarından başka bir şey olmadığı.''

Haklı olabilirdi. İnsanlar korkunç hikayeler anlatmaya bayılırdı. Sanırım bu tür şeyleri fazla ciddiye alıp kafamı karıştırmamalıydım. Şu an düşünmem gereken tek şey, bir sonraki kitabımı ne hakkında yazacağımdı...

Ev sahibini uğurladıktan sonra bahçe duvarına yaslanarak bakışlarımı köşke çevirdim.

Köşkün dışında da, içi gibi gri tonları hakimdi. Köşkü tarif ederken sadece gri kelimesinin yeterli olabileceğini düşündüm. Hem görüntüsü, hem de hissettirdiği atmosferi tam olarak griydi. Esen rüzgarda bile farklı bir his vardı.. Sanki köşkü ben değil de, köşk beni satın almışcasına etkisi altına alırken, gözlerimin yeşili bile griye dönmüş gibi hissediyordum...

İKİZ KÖŞKWhere stories live. Discover now