0.8

1.2K 146 241
                                    

"Alo? Minhyuk?"

"Evet benim?"

"Ah, ben Hyunwoo. Ben senin numaranı almıştım ama sana benimkini vermeyi unutmuşum sanırım."

"Konuştuktan sonra kaydederim numaranı. Bir şey mi oldu?"

"Şey... Müsait misin?"

"Evet, kitap okuyordum."

"Eğer yapacak bir işin yoksa adresini atacağım yerden gidip Kihyun'u alır mısın diyecektim. Normalde ben alacaktım ama çok acil bir işim çıktı. Jooheon'a da ulaşamıyorum. Bu saatte oradan evine tek başına dönmesini istemiyorum. Üç gün önce olanları biliyorsun..."

"Abim adına hala çok üzgünüm... Ve elbette ki gidip alırım."

"Sana güvenebileceğimi biliyordum. Adresi hemen atıyorum. İyi akşamlar."

"İyi akşamlar."


Kısa süren bir yolculuğun ardından Minhyuk Hyunwoo'nun attığı konuma ulaşmıştı. Abisi Kihyun'u pataklayalı henüz üç gün olmuştu, haliyle anılar oldukça tazeydi ve o sokağın diğer ucuna geldiğini anlaması uzun sürmemişti.

O üç gün içerisinde Kihyun'u anlamlandıramadığı kadar çok özlemişti. Kahvaltı ederken Changkyun'un yanında pek konuşmamışlardı. Zaten Kihyun da hemen kalkmıştı.

Vedalaşmaları dışındaki tek etkileşimleri Minhyuk'un isteği üzerine kapı eşiğinde birbirlerinin numaralarını almaları olmuştu.

Onu yeniden görme heyecanının yüzünde oluşturduğu tatlı tebessümle arabasından indi. Adreste yazan mavi boyalı binaya geldiğinde saçlarını düzeltti ve kapıya birkaç kez vurdu.

İlk başta açan olmadı. Tam tekrar vuracakken kapı hızla, azıcık aralandı. Ufak aralıktan birinin gözleri gözüküyordu.

"Niçin geldiniz? Yardıma mı ihtiyacınız var?"

Ses küçük bir kıza aitti. Genç alfa kapının ardında kendisini neyin beklediğini sahiden merak ediyordu.

"Ben Yoo Kihyun'a bakmıştım."

"Kiki'yi mi görmek istiyorsun? Arkadaşı mısın?"

"Evet."

"Ama seni daha önce görmedim."

"Tanışalı çok olmadı."

"Tamam, gel o zaman. Ama oyun oynuyoruz, bitene kadar beklemen lazım."

"Anlaştık."

Kapı tamamen açıldığında Minhyuk kızın on dört on beş yaşlarında, kızıl saçlı, çilli bir kız olduğunu gördü. Kızı çok bekletmeden içeri girdi ve etrafı incelemeye başladı.

Tam o mekana anlam vermeye çalıştığı sırada çeşitli yaşlarda bir grup çocuk gülüşerek içeri girdi. Hepsi birden geniş girişin dört bir yanına koşturup dağılmıştı.

Kısa bir süre sonra Kihyun gözüktü. Gözünü siyah, kalın bir tülle bağlamıştı. Normal tarzının aksine gayet sevimli giyinmişti. Su yeşili bir kazak ve bir kot pantolon...

"Geliyorum! Benden kaçamazsınız!"

Minhyuk onu ilk defa bu kadar içten bir neşeyle görüyordu. Ellerini iki yana açan omega minik adımlarla çocukları arıyordu. Yaklaştığı çocuklar da hemen kahkaha atıp kaçıyorlardı.

Ağır bir kovalamacayla geçen birkaç dakikanın ardından Kihyun hızlandı. Bir o yana bir bu yana koştuğu sırada çocuklardan birini neredeyse yakalıyordu fakat çocuk var gücüyle Minhyuk'un olduğu yere koşmaya başlayınca elinden kaçırdı.

Essence // KihyukUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum