=GİRİŞ=

747 59 9
                                    

    16 YIL ÖNCE

    "Anneciğim! Dondurma da alır mıyız?"

    Annesi, arabanın arka koltuğundan ona gülen gözleriyle bakan sevimli oğluna gülümseyerek baktı. Küçük oğlunun herkesi kendine bağlayan garip bir çekim gücü vardı. Küçük düğme burnu, gülünce kısılıp hilâl şeklini alan siyah gözleri onu gerçektende güzel gösteriyordu. Bir erkeğe göre oldukça pürüzsüz cildi ve yaşına rağmen, dolgun pembe dudaklarıyla sevimli görünüyordu.

    Etrafına gülücükler atar, çevresindeki herkese mutluluk yayardı. O çok özel bir çocuktu. Sabırsızlıkla cevap bekleyen oğlunun güzel yüzüne baktı.

    "Baek, meleğim... Dışarıda kar yağıyor, dondurma yersen hasta olursun." Küçük oğlu dudaklarını büküp üzgün gözlerle baktı.

    Hayatım, bir kere yemeyle hastalanmaz. Üzme benim oğlumu." 

    Babası arabayı sürmeye devam ederken dikiz aynasından sevimli oğluna göz kırptı. Sekiz yaşındaki oğlunu her şeyden çok seviyordu. Baekhyun onun yaşama sevinciydi. Baekhyun’un yüzü babasının sözüyle yeniden aydınlandı ve babasına onun en sevdiği gülüşünü, gözleri iyice kısılarak verdi, ellerini sevinçle çırparak babasının boynuna atıldı.

    "Aslan babacığım..."

    Annesi ikiisine gülerek gözlerini devirdi. Baba ve oğlu işte, diye düşündü. Bu iki erkeğe hiçbir zaman hayır diyemiyordu, pes etti. "Ah, tamam, peki. "Baekhyun’un kollarını babasının boynundan geri çekip, koltuğa oturttu. "Kabul ediyorum ama sadece bir tane ve şimdi uslu otur, babanın dikkatini dağıtma tatlım. Dışarıda kar yağıyor ve babanın arabayı dikkatli kullanması gerekiyor. Anlaştık mı?" diyerek sevimli oğluna gülümsedi. Onun hızlıca başını sallayarak onaylaması gülmesine neden oldu.

    "Kayak yapacağın için heyecanlı mısın, oğlum?" Babasının sorusu iyice heyecanlandırmıştı minik kalbini. "Evet, evet babacığım," derken bile heyecanı sesine yansıyordu. "Senin için en iyi kayak hocasını tuttum, oğlum. Eminim çok kısa sürede öğreneceksin..."

   Babasının son sözleriydi bunlar...

*

     
    Noel tatili için ailece Baekhyun’un çok istediği kayak tatilini geçirmek üzere, Güney Kore’nin Gangwan ilinde bulunan, Pyeongchang kayak merkezine doğru yola çıkmışlardı. Hava geceden beri yağmaya devam eden kar yağışı yüzünden soğumuş, etraf beyaza bürünmüştü. Yollar Noel tatiline cıkan tatilcilerin araçları yüzünden kalabalıklaşmıştı. Kar zaman zaman yağış şiddetini arttırıp görüş alanını kısaltıyordu.

    Bay ve Bayan Byun, küçük oğullarını üşümemesi için sıkıca giydirmiş, onun çok istediği tatile çıkmak için bütün hazırlıkları yapmıştı. Tek istedikleri Noel tatilinde küçük oğullarıyla birlikte huzurlu birkaç gün geçirmekti. Bay Byun iyi bir cerrah, Bayan Byun ise stilistti. Yaptığı tasarımlar Kore’deki tekstil firmaları tarafından beğenilir, firmalar onun çizimlerini almak için adeta yarışırdı. Bayan Byun’un en büyük hayali, bir gün küçük oğlunun da kendisi gibi iyi bir stilist olmasıydı, onda bu ışığı görüyordu. Daha sekiz yaşında olmasına rağmen, yaptığı çizimler ve moda konusunda kendine has tarzı vardı.

    Babasının son sözünü söylediği anda, annesinin acı ve korku dolu çığlığı küçük Baekhyun’un kulaklarında yankılandı.

    "Hayatım... Dikkat et... Hayırrr..."

    Sonrası... Sonrası büyük karmaşa. Çarpışan iki araç ve çarpmanın şiddetiyle savrulan bedenler, kan ve acı...

    Baekhyun’un karanlığa çekilmeden önce duyduğu tek şey; siren sesleri ve hissettiği hayatı boyunca unutmayacağı dondurucu soğuk oldu.

Contracted Married / ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin