Özgür -5-

692 52 165
                                    

🎵 Şehinşah ft. Hidra: Nabız

———

Telefonun ekran kilidini kapatıp koltuğa bıraktım ve başından beri mesajları okuyan Yasemin'e döndüm.

Sabahtan beri Ceyda'lardaydık ve bir sürü saçma şey yapmıştık. Bir ceketi süslemek, arka bahçe duvarını boyamak, yüzümüze maske yapıp yıkamak ve daha niceleri...

Şimdi de sıra Yase'yle uğraşmaya gelmişti. Hadi bakalım...

"Ooo, görüşürüz demeler falan, hayırlı olsun Dicleş, biz çıkalım istersen." dediğinde ağzım yırtılırcasına gülümsedim.

"Sus bak heyecanlanıyorum." dedim titreyen ellerimi gösterip. Karıştırmadan mesaj yazabilmem bile mucizeydi.

Yasemin gülüp kucağında oturan Atlas'ın sarı saçlarını karıştırdı ve kocaman öptü. Atlas'ı tanıyan herkes gibi, çok seviyorduk onu. Yasemin'in kucağından çekip aldım ve kendi kucağıma oturttum.

"Yaa," dedi ağlak bir sesle. "Ama ben bebek değilim ki, Dicle."

Onu salonun ortasındaki yumuşak halıya yatırdığım gibi gıdıklamaya başladım. Kahkahalarla halıda yuvarlanıp duruyordu ve evin içindeki neşeyi katlıyordu.

Yasemin de bize katıldığında hepimiz birbirimizi gıdıklayıp gülüyorduk. Çocukla çocuk olmayı seviyordum, umuyordum ki onlar da beni seviyordu.

Kahvelerimizi hazırlamış olarak salona giren Ceyda, halimize gülüp kahveleri kenara bıraktı ve video çekti. Atlas'ın her anını kaydetmeyi seviyordu.

Daha sonra yorulup kendimizi halının üstüne bıraktığımızda hepimiz üstümüzdeki bütün yükler kalkmış gibi derin bir nefes aldık. Atlas gerçekten de terapi gibiydi. Ceyda, böyle bir bebeği olduğu için oldukça şanslıydı.

Halıdan kalkıp kahvemi sehpadan aldım ve koltuğa kuruldum. Saat yediye geliyordu ve hava kararmak üzereydi. Kızlar da kahvelerini aldığında oradan buradan konuşmaya başladık.

"İşte ben de rap yapıyorum falan." diyen Yasemin'e, Ceyda'yla birlikte göz devirdik.

"Kanka bu kendini Ceza falan sanıyor." dedim saçlarımı tokadan kurtarırken.

Ceyda hâlâ halıda yuvarlanan Atlas'ı alıp koltuğa oturtturdu ve, "Ceza halt yesin kankamın yanında, niye öyle diyorsun?" dedi ironi yaparak.

Kimse üstadı geçmek derdinde değildi. Acaba ben de mi atılsaydım bu işlere. Yapılmayacak şey değildi yahu.

"Siz çok kötüsünüz, klibimde oynatmayacağım sizi ulan!"

Bu söylediğine hepimiz güldük çünkü bizi oynatmayıp kimi oynatacaktı? Biz kadroluyduk bir kere.

Sohbet arasında kapı çaldı ve Ceyda kapıyı açmaya giderken Atlas da peşinden koşturdu.

"Babam geldi, babam geldi!"

Atlas'ın hiçbir zaman yitirmediği heyecanını gördükçe çocuk olmak istiyordum. Hiçbir şeyden habersiz, tüm kötülüklerden uzak bir dünyada, yalnızca babasının gelişini bekleyen minik bir çocuk olmak... Öylesine heyecan taşımak ruhumda.

Gözlerim salonun kapısına takıldığında, heyecanlanmak için çocuk olmam gerektiğini silip atmıştım beynimden. Çünkü ben bundan belki de aylar önce, bir adama tutulmuştum ve o şimdi canlı kanlı bu kapıdan içeri girmişti. İlk kez denk geliyorduk. Konserden sonra ilk kez bu kadar yakından görüyordum onu.

ÖZGÜR | TextingWhere stories live. Discover now