1

942 85 58
                                    

2006
Malfoy Malikanesi, Wiltshire, İngiltere

"Aslına bakarsan Draco, bugün kendimi aylardır olmadığım kadar iyi hissediyorum." 8 aylık hamile Astoria, kocasını ikna etmek için söyleniyordu. "Yemeğimi aşağıda yemek istiyorum. Birkaç basamak merdiven inmek beni öldürmez." Ama Draco onu dinlemiyordu bile. "En sevdiğin tatlıdan yapmalarını istedim. Birazdan burada olur herhalde."

Astoria yavaşça oturduğu koltuktan kalktı ve dolapların içinde bir şeyler aranıp duran Draco'ya seslendi. "Hey, sen istersen burada yiyebilirsin, ben bu odada tıkılı kalmaktan çok sıkıldım. Şimdi aşağıya iniyorum ve yemeğimi salonda yiyorum. Anlaşıldı mı?"

Draco tam karşı çıkmak üzere arkasını dönmüştü ki, bu hayatta karşılaşmak isteyeceği son şeyle karşılaştı. Astoria derin mavi gözlerini kısmış, hastalıktan solgun dudaklarını büzmüş, kollarını artık iyice büyümüş olan karnının üzerinde bağlamış ona bakıyordu. Evet, Draco bu duruşu biliyordu. Bu duruş 'Hadi cesaretin varsa biraz daha ısrar et, canına okumaya hazırım' duruşuydu. Ve Draco 5 yıllık ilişki tecrübesine dayanarak o kadar cesaretli olmadığını biliyordu. Pes etmiş bir şekilde ellerini havaya kaldırdı. "Gerçekten yemeğini aşağıda babamla yemek istiyorsun madem..."

Astoria burnunu kırıştırdı ama yine de gülümsemesini saklayamadı. "Dalga geçme Draco. Gerçekten sürekli yatakta olmak, birilerinin sürekli etrafında koşuşturması, sürekli ağrılar çekmek... Şu an her türlü değişikliğe sıcak bakıyorum."

Draco bunun olacağını biliyordu. Ona evlenme teklifi ettiği zaman da, düğün günlerinde de, Astoria bir bebek istediğini söylediği her an, 4 yıllık evliliklerinin her günü onun nasıl hastalıklar ve zorluklar içinde olduğunu biliyor, ama yine de onu böyle görmek Draco'ya dayanılmaz bir acı veriyordu. Hamilelik onu çok daha fazla yıpratmıştı. Evet ilk zamanlarına göre oldukça iyiydi. Artık kitap okuyabiliyor, ayağa kalkıp dolaşabiliyor, şarkılar söyleyip şakalar yapabiliyordu. Ama Draco öyle endişeli ve korkuluydu ki onu bir an olsun yalnız bırakamıyor, hayatta en çok değer verdiği insana, bir tanecik Astoria'sına zarar gelmesi düşüncesi bile genç baba adayına kabuslar gördürüyordu.

Astoria ufak adımlarla ona yaklaştı ve parmaklarının ucuna kalkıp onu yanağından öptü. "Hadi üzerimizi değiştirelim. Aşağıya pijamayla inip annene kalp krizi geçirtmek istemeyiz."

Malfoy Malikanesi'nde akşam yemekleri ölüm sessizliğinde geçerdi. Uzun masanın bir ucunda Lucius tüm heybetiyle kurulu, karşı uçta Narcissa bir heykel gibi zarif ve asil. Arada oturanlar değişirdi ama bu manzara asla.

O akşam sanki daha sonra yaşanacaklar önceden tahmin edilmiş gibi, daha sıcak, daha sakin bir ortam kurulmuş, Astoria evlendiğinden beri ilk kez bu kadar samimi bir akşam yemeğinde bulunmuştu. Onun aylar sonra masaya tekrar oturmasının şerefine masa mumlar ve çiçeklerle süslenmiş, en sevdiği yemekler hazırlanmış, tatlıların üzerine krema ile kalpler bile çizilmişti. Astoria bunların ev cininin marifeti olduğunu anladı. Kayınpederi ile kayınvalidesinin ona karşı böyle inceliklerden her zaman kaçındığı bir gerçekti çünkü.

Astoria salonda masaya son düzenlemeleri yapan cine göz kırptı. Evet bu evdeki arkadaşı bu çekingen ev cini olmuştu. Hayat işte.

Lucius ve Narcissa salona inip de Astoria'yı gördüklerinde şaşkınlıklarını gizleyemediler. Astoria onlara hak veriyordu, ne zamandır insan içine çıkmadığından bu akşam da onu beklemiyorlardı. Aslında hamileliği boyunca onunla çok ilgilenmişlerdi, özellikle Narcissa. Ama yine de bu Astoria'ya bayıldıkları anlamına gelmiyordu.

Yemeğe başladıklarında -Draco her zamanki gibi masada ne varsa Astoria'nın tabağına doldurmuştu- Astoria tuhaf bir şey hissetti. Sanki, sanki...

Baba · Draco MalfoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin