79-Gerisi Bende!

10K 636 64
                                    

Fırtınanın en büyüğü sarmıştı etrafını, nefes almakta zorlanıyordu yürüdükçe fakat adım atmayı bırakırsa nefes almayı da bırakacakmış gibi hissediyordu. Güçlükle çıkmıştı evin kapısından. Ona merakla bakan Bulut ne olduğunu soracaktı ama Uğur'un yüzündeki bitkin ifade aklından geçenlerin dudaklarından dökülmesine müsaade etmedi. Sessiz adımlarla Eren ile birlikte Uğur'un dengesizce attığı adımlarını takip etmeye başlamışlardı ve az evvel Uğur'un çıktığı evin kapısından bakan yaşlı kadına dönüp "Eren, sakın ayrılma peşinden ben geliyorum hemen" sözleri ile yaşlı kadına doğru çevirdi yönünü Bulut.

Gözyaşları içerisinde kapının önünde duran kadın Uğur'un çocukluğundan beridir görmediği anneannesiydi. Bulut tedirginlikle yaklaşmıştı kadına ve emin olamayıp birkaç saniye sessizce bekledi. Kadın, titreyen elini Uğur'un gittiği yöne doğru kaldırdı. Başını vah edercesine sallarken "Bırakmayın, bırakmayın onu" diye mırıldandı.

"Ben sizi daha fazla üzmek istemiyorum ama ona ne söylediniz?"

"Kimsesiz olduğunu söyledim... Kimsesiz."

Bulut bir an için buz kesmişti. Yaşlı kadının bu sözleri ile Uğur'un bu aileden tamamen bağımsız üvey bir evlat olduğunu düşündürmüştü fakat emin olamadı, bir kez daha denemek istedi şansını ve "O ne demek?" dedi.

"Ben çok konuştum bu akşam. Dahasına gücüm yetmiyor, tek diyeceğim bu gecesi uzun olur. Bırakmayın"

Yaşlı kadın son bir defa Uğur'un gittiği yöne baktığında gözleri korkuyla büyüdü. Bulut'u kolundan iterek "Yetiş! Yetiş!" diye bağırdı ve çok geçmeden Eren'in telaşlı sesi yükseldi: "Bulut koş lan adam bayıldı koş!".

Bulut neye uğradığını şaşırmış bir şekilde koşarken civarda ne kadar insan varsa Uğur'un başına toplanmışlardı. Yabancı bir ses Uğur'un elini göğsüne bastırdığını fark ettiğinde "Kalp krizi mi geçiriyor?" diye sordu. Telaşlı kalabalık iyice artarken Bulut gözyaşları içerisinde yere oturup Uğur'u dizlerine çekti ve "Eren araba Eren!" diye bağırdı.

Burnunu kolunun üzerine silip dengesizce doğruldu Eren. Gözlerini kapatmış olan Uğur'un boşlukta misali yere savrulan eline baktı korkuyla ve kaskatı kesildi. Tam bu sırada Bulut'un acı dolu sesi tekrardan yükseldi, "Lan arabaya koş!".

Artan kalabalığı uzaktan gözyaşları içinde seyreden yaşlı kadın yere çömelmişti. Başını ağıtlar yakarak sallarken söylediklerine hem pişman hem de değil gibi, tuhaf bir duygu karmaşasının arasında kalmıştı. Bir defa olsun torunum diye bağrına basmadığı Uğur'un yere yığılmasına canının yandığına şaşkındı, fakat başını sallarken gözü kapının hemen yanında duran fotoğrafa takılınca ellerini yüzüne bastırarak sustu.

🧩

Bulundukları yere en yakın bir hastaneye kaldırılmıştı Uğur. Eren ve Bulut henüz yaşananın şaşkınlığını üzerlerinden atamamış halde koridorda bekliyorlardı ve Ankara'da haberi alan arkadaşları da gelmişlerdi. Onları Ankara'ya kadar takip eden Namık ise bir an için uzaklaşmış olmasının sonrasında yaşananları mahalleliden duymuştu ve vakit kaybetmeden hastaneye geldiği gibi Bulut'un yakasına yapıştı.

"Ne oluyor lan!"

"Asıl siz söyleyin ne olduğunu?! Yığılıp kalmış! Kim vardı o evde, neyin peşindeydi he?!"

"Birader! Kardeşim kollarımda nefes alamıyorum dedi gitti lan! Bana dokunma bak harbiden gebertirim seni!"

"Ne demek lan dokunma! Nerede Uğur!"

Saçlarımdan Bileğine   Where stories live. Discover now