13

57 7 54
                                    

Louis'in arkasından içeri geçtim ve koltuğa oturdum. Louis benim yarım bıraktığım şeyi yapıştırıp çöpleri bir poşete doldurdu ve projeyi de masanın üstüne bıraktı. 'Eee yarın ne yapıyoruz' dedim. Haftasonuydu ve ben cu haftasonunu evde geçirmek istemiyorum.

'Aslında lunaparka gidebiliriz. Yarın konserde olucakmış hem' dedi Zayn. 'AAA EVEET UZUN ZAMANDIR GİTMİYORDUUM. EN SON KÜÇÜKKEN GİTMİŞTİİM' dedim. Bana güldüler. 'Rose'da gelsin mi?' diye sordu Niall. Sırıttım ve 'Beni için problem yok, hem biraz yakınlaşmış olursunuz' dedim. Diğerleri de onayladı. Rose'a da söyleyince çok mutlu oldu ve kabul etti.

Çocuklar gittikten sonra hemen uyuduk. Sabah 9'da kalkmıştık. Rose'a hazırlanması için mesaj attım. Üstüme siyah çizgili beyaz t-shirtimi, altıma siyah pantolonumu ve siyah adidas ayakkabılarımı giydim. Üstüme ceket giymeyip siyah şapkamı taktım. Bugün siyah takılıyordum. Aslında siyah en çok giydiğim renklerdendi sadece bazıları gibi aşırıya kaçmıyordum çünkü şu Bad Girl havalarına giren kızlardan nefret ederdim.

Ash yanıma gelince onun da benim gibi siyah giyindiğini gördüm ve güldüm. Bana birlikte aldığımız bff bileklikerini getirdi. Kendininkini takmıştı bile. Bende taktım ve çocukları arayıp ne zaman geliceklerini sordum. Harry'nin arabasıyla gidecektik.

Hep birlikte arabaya zor sığımıştık. 6 kişi zaten zar zor sığıyorduk şimdi 7 kişiydik ve arabanın kapısı açılsa net düşerdik. Zayn küfür edip Niall'ı üstünden ittirince Niall öne doğru fırladı ve araba ağaçlara doğru gitmeye başladı. Harry son anda direksiyonu çevirmeseydi kaza yapıcaktı. 'SALAKMISINIZ SİZ?!SABİT DURUN!' diye bağırdım. Bunun üzerine Harry arabayı durdurdu ve 'Louis, Amy inin aşağı' dedi. 'NİYE!' diye bağırdık aynı anda. 'Çünkü ben öyle istiyorum, yolumuz az kaldı zaten siz bagajda gidin' dediğinde ona dünaynın en gerizekalı insanıymış gibi baktım.

Bizi zorla arabadan indirip bagaja soktular. Bagaj büyük olmasaydı eminim hem Louis ile fazla yakın olmaktan hemde klostrofobiden hastaneye gitmek zorunda kalırdık. Yol boyunca telefonuma baktım. Yaklaşık 15 dkk bagajda durmuştuk zaten.

Arabadan indiğimizde fazla heycanlıydım. En son küçükken lunaparka gitmiştim ve hatırlamıyordum bile.

Lunaparka girdik ve etrafa bakmaya başladık. Ben heycanla korku treninin gösterip bağırdım 'Hadii ilk şuna bineliiim!!!' dedim. Harry 'Korkmıyacağına emin misin?' dedi sırıtarak. 'Niye korkıyım ki, korkmam ben' dedim. 'Tamam birazdan görürüz o zaman' dedi ve gidip biletleri aldı. Louis ve ben en öndeydik arkamızda, Rose ve Niall, Harry ve Ash ve en arkada da Liam ve Zayn vardı.

Tren yavaş yavaş hareket etmeye başladı. İçeri girmişti ve girmesiyle tuhaf sesler çıkmaya başladı. Birden bir dolaptan fırlayan canavarımsı şeyle çığlık atıp Louis'in koluna yapıştım. Louis'de zıplamıştı. Korku treni boyunca çığlık atıp küfür etmiştik. Ve ben gözümü kapatmış Louis'in koluna sarılmıştım.

Trenden çıkınca boğazımın acıdığını fark ettim. Cidden çok fazla bağırmıştım. Çıktığımızda Louis kahkaha attı ve 'Kesinlikle hiç korkmadın' dedi. Hala koluna sarılı bir şekilde duruyordum. 'Siz bile korktunuz ben nasıl korkmıyım!?' dedim sitem ederek. O sırada arkadan biri omzuma dokundu ve başımı çevirdim. Karşımda siyah saçlı, dişleri dışarı fırlamış ağzından kan akan kırmızı gözlü birşey vardı. Birden bağırınca küfür ederek çantamı o şeyin kafasına fırlattım ve Louis'e sarıldım. Sarılmıştım ama küfür edip duruyordum. Azıcık da ağlamıştım. Oda bana sarılmıştı ama deli gibi gülüyordu. 'Heey bak' dediğinde kafamı kaldırdım. Karşımda o tuhaf yaratık duruyordu. Birden kafasındaki masskeyi çıkarttığında karşımda gülmekten kırılan bir HARRY buldum.

My Impossible LoveWhere stories live. Discover now