18

76 8 23
                                    

Sabah uyandığımızda çocukların sesi dışardan geliyordu. Dışarı çıktığımda çoktan arkadaş edindiklerini gördüm! Hemde benim eski okulumdaki aptallardan biriyle. O kızın neden burda olduğu hakkında bir fikrim yoktu ama şuan Louis'e asılmaya çalıştığı gayet belliydi. Louis'de gayet gülerek konuşuyordu. İçimden söverek yanlarına gittim. 'Brenda sen de mi burdaydın?' dedim gülümsyerek. 'Ah Amy evet uzun zamandır görüşmemiştik' dedi. Başımla onu onaylayıp Louis'in yanına oturdum. 'Louis ile tanışıyormusunuz?' diyince istemsiz kahkaha attım 'Brenda o benim erkek arkadaşım' dedim onu uyarırcasına. Kaşları yukarı kalktı 'Vay Brad'i o kadar çabuk unuttun demek' dedi gülerek. Louis'in gerildiğini hissedebiliyordum

'Brad mi?' dedi kaşlarını çatarak. Tam anlatıcakken 'Ah evet eski aşık olduğu çocuk, ona deli oluyordu' dedi. 'En azından kıyafet değiştirir gibi hergün sevgilimi değiştirmiyorum Brenda, yada senin gibi sevgilim varken başka insanlara aşık olduğumu söylemiyorum' dedim. 'Emin misin, önüne gelen ünlüye piskopat gibi yazmana ne demeli?' dedi sinirle bana bakarak. Güldüm 'Yaptığım tek şey ESKİDEN bazı ünlülere dmden yazmaktı. Onların beni görmiyeceği belli değil mi? Şuan yanımda biri var senin saçma yorumların ikimizin de umrunda değil!' dedim. 'Senin umrunda olmaması Louis'in de umrunda olmıyacağı anlamına gelmiyor' dedi. Sinirle güldüm. 'Aramızdaki ilişki seni iligilediremez, istersek biz kendimiz konuşabilir. Sana ihtiyacımız yok' dedi Louis Brenda'ya sertçe bakarak. 'Hata yapıyorsun Tomlinson' dedi. 'Hatalar olmazsa doğruların ne anlamı kalır?' dedi Louis ve ayağa kalktı. 'Hadi bugün uzun olucak, acele etmeliyiz' dedi ve birlikte çocukların yanına gittik. 'Sana anlatmadığım için özür dilerim, anlatmam gerekti' dedim. 'Kasten bilmemem için mi anlattın yoksa unuttun mu?' dedi. 'Unutmuştum' dedim başımı eğerek. 'Geçmişin önemli değil tamam mı? Artık birlikteyiz, önemli olan şu an ne olduğu' dedi. Haklıydı. Geçmiş geride kalmıştı.

Gölün yanına gelmiştik. Louis ağaca asılı bir halat görünce halata tutunarak bir maymun gibi göle atlamıştı. Kafasını sudan çıkarıp eliyle saçlarını geri attı ve kıyıya doğru yüzdü. Elini bana uzatınca bende çıkacağını sanıp tuttum ama o beni birden suya çekince hazırlıksız yakalanıp suya düştüm. YÜZME BİLMİYORDUM. Ne kadar denediysem de becerememiştim. Louis kollarımda tutup beni su üstüne çıkarttı. Kahkaha atıyorlardı. Kollarına sıkı sıkı tutunmuştum. 'YÜZME BİLMİYORUM BEN GERİZEKALI!' diye bağırdım. 'Öğretiyorum işte' diyince gözlerimi devirdim.

Zayn Ash ve Harry'i suya itti Liam'da Rose ve Niall'ı. Şuan o iki salak dışında herkes sudaydı. Zayn birden Liam'ı suya ittirdi ama mükemmel planı suya düştü. Kendiyle birlikte. Liam suya düşünce Zayn'ide kolundan çekti ve ikisi de aynı anda suya girdi. Suyun altında olması gereknden biraz fazla kaldılar. Su üstüne çıknca Zayn Liam'ın kafasına vurdu. 'Az önce ne yaşandı öyle?!' dedim kahkaha atarak. 'Boşver' dedi Liam gülerek ve eliyle bana su sıçrattı. Şuan Louis kolumu bıraksa kesin suyun dibine çakılırdım. Louis beni ağaç dallarının önüne getirdi ve biraz şunlara tutun diyip beni bıraktı ve suya girip diyerlerinin yanına gitti.

Bir süre sonra cidden canım sıkılmıştı bende dalları birbirine bağlamaya başlamıştım. Birden birşey beni ayağımdan tutum suyun altına çekince korkuyla nefesimi tuttum. Gözlerimi açtığımda Louis karşımda duruyordu ve suyun altında daha mükemmeldi. Salak ben birden şaşkınlıkla 'LO-' demeye çalışınca tüm su ağzıma dolmaya başlıyacaktı ki, suyun altında Louis beni öptü ve ben o heycanla burnumdan nefes almaya çalıştım. Birden ikimizde suyun altında öksürmeye başladık. Louis zar zor kolumdan tutup beni yukarı çekti. İkimizde nefes nefeseydik 'MANYAKMISIN SEN NAPIYOSUN ÖLCEKTİK İKİMİZD-' derken suyun altındaki olayı şimdi tamamladı. 'Sen boğulmak üzere olmasaydın bunu yapmaya çalışıyordum' dedi sırıtarak. 'Sende boğuluyordun!' diye isyan ettim. 'Biri ciğerlerindeki tüm havayı su altındayken ağzına üflerse emin ol sende boğulursun' diyince kızardım. Yüzüme yapışmış saçımı çekti ve 'Hadi sen daha fazla kızarmadan çocukların yanına gidelim' dediğinde gözlerimi kıstım ve 'Şerefsiz' diye mırıldandım. İyiki duymamıştı, duysaydı eğer- neyse bunları düşünmek için çok gencim.

Çocukların yanına gidince azcık suya alışmıştım ama hala tam olarak yüzebildiğimi söyleyemezdim. O sırada Niall'ın zar zor su üstünde durduğunu fark ettim ve yanına gidip mal gibi omuzlarından bastırdım oda suyun içine çöktü ve suyun altından karnıma tekme atınca küfür ederek geri çekildim. Harreh tutmasaydı suyun dibine batıcaktım tekrar.

Bir süre daha suda durduktan sonra çıktık. Sudan çıktığımızda hepimiz sırılsıklamdık. Çadırlara gidip üstümüzü değiştirdik. Akşama doğru tüm çadırların arasında son ses şarkı açılmıştı. Atıştırmalık birşeyler ve içecekler vardı. Baştan çocukları uyarmıştık çünkü içtiklerinde cidden çekilmez oluyorlardı. Şu gürültülü partiden sonra hepimiz erkeklerin çadırında toplandık. Onlarınki cidden çok büyüktü. Oturup bir fener yaktık ve konuşmaya başladık. İlk başta kafamı Harry'nin karnına koymuştum çünkü cidden yumuşacıktı. Ama sonra bay Tomlinson beni kıskanıp kendine çekti ve oyuncak ayıya sarılır gibi sarılıp yarı yatar pozisyona geçti (inş anladınız dkmf). Bir eliyle saçlarımla oynuyordu diğer koluna da ben sarılmıştım, Ashley Harry'nin saçlarıyla oynuyordu, Zayn Liam'ın kucağına yatmıştı. Normal duran tek kişi Niall vve Rose'tu. Bize söylemeseler de çıkmaya başladıklarını anlamıştık. 

Bir süre normal şeylerden konuştuk sonra da korku hikayesi anlatmaya başladık. Korku hikayelerinde cidden fazla korkuyordum. Hayatımda sadece 2-3 korku filmi izlemiştim ve çoğunlukla fazla etkilenip geceleri uyuyamıyordum. Zayn'in son anlattığı hikayeden sonra cidden fazla korkmuş ve artık başka şeylerden konuşmamız gerektiğini söylemiştim. O sırada küçükken arkadaşlarımla olan bir anı geldi aklıma. Yine birbirimize korku hikayesii anlatıyorduk. Boş sınıfta bir kaç kişiydik. Bende en sonunda fazla korkup ağlamıştım.

'Telefonlarınızda hiç küçüklük fotoğraflarınız varmı?' diye sordum. Hepsi onaylayınca 'Hadi hepimiz sırayla birer tane gösterelim ilk ben başlıyorum' dedim. Sonra Harry birden 'Olmaz telefonunu birine vericeksin o seçicek, yoksa herkes en güzel fotoğrafını gösterir' dedi ve telefonumu elimden çekip aldı. İtiraz edemedim, zaten telefonumda o kadar önemli birşey yoktu. Harry gördüğü birşey üzerine deli gibi kahkaha atmaya başladığında gözlerimi korkuyla büyüttüm 'Ne buldun yaa!' dedim korkuyla. Harry birden telefonu çevirince yüzüm kıpkırmızı oldu. Bu fotoğrafı çok iyi hatırlıyordum. 5-6 yaşlarındaydım. Ablam sıkı bir Johnny Depp hayranıydı ve beni de ona çevirmişti. Gözümün ortasına göz kalemiyle çizik atmıştı, Dudaklarımın etrafını rujla kaplamıştı, Saçımı da iyice tepeden toplayıp yüzümün yarısını kapatmış ve bandaj takmıştı. Bide çizdiği sakalla bıyık vardı. Utanarak telefonu elinden almaya çalıştım. Harry kahkaha atıp geri çekildi. 'Korsanlara bu kadar meraklı olduğunu bilmiyordum' dedi gülerek. Herkes deli gibi gülüyordu. 'Kapa çeneni onu ben yapmadım ablam yüzümü yapmıştı!' dedim sinirle ve  telefonu elinden aldım. 'Merak etme Jhonny fotoğrafı kendime gönderdim bile' dediğinde ' Bi s*ktir git ya!' dediğimde Louis ağzımı kapattı. 'Kibar bir hanımefendi olman gerek senin!' dedi gülerek. Göz devirdim 'Benden bunu beklediğini söyleme' dedim ağzım hala kapalıyken.

Bu sefer Ashley Harry'nin telefonunu aldı. Gösterdiği fotoğraf cidden komik ve şirindi. Yaklaşık 5-6 yaşlarındaydı. Saçları tepeden toplanmıştı. Gözünde far, ağzının etrafında ruj vardı ve yanaklarında da allık. Birde giydiği pembe elbise! 'Prenses, neden tarzını değiştirdin, sana çok yakışıyormuş!' dedim alayla. Yüzü kızarık bir şekilde arkasındaki yastığı bana fırlattı. Bende yastığı tutup sarıldım. 'Benimde bir ablam var tamam mı?!' dedi sinirle. Gülerek Louis'in telefonunu aldım. Küçüklük fotoğrafları cidden çok tatlıydı. Bakışları, dudakları, çenesi, gülüşü herşeyi aynıydı. Pantalon askılı bir fotoğrafını gösterdim 'Hiç değişim görebiliyor musunuz?!' dedim. Harry birden 'Sadece birkaç santim uzamış' diyince istemsiz kahkaha attım. 'Kapa çeneni uzunum ben!' dedi Louis. Benim birkaç tane daha fotoğrafımı gösterdiler. Evet küçükken cidden erkek gibiydim. Tuhaf tuhaf fotoğraflarım vardı ve bunları kesinlikle anlatmıyacağım. Louis birden 'Çocuğumuz olursa eğer, korkmaya başladım' diyince gözlerimi büyüttüm. Kızardığıma adım gibi eminim. 'Yuh, çüş, oha, yavaş!' dediğimde kahkaha attı. Sonra Harry ' Cidden manayk gibi birşey olur. Louis deli sen delisin' dediğinde bana fırlattığı yastığı ona geri attım. 'KAPA ÇENENİ!' diye bağırdığımda Louis beni kendine çekip sarıldı. 'Jhonny utanıyor Harreh, yapmaa' dediğinde dirseğimle karnına vurdum.

'Ashley ve senin çocuğunu düşünemiyorum bile.  Saçları eminim brokoli gibi olur.' dediğimde Ash kızardı ama Bay Styles rahattı. Kendisi fazla yüzsüz olduğu için sıkıntı yoktu. Gerçi Louis'de yüzsüzdü, o yüzden birşey diyemezdim.

Gece çok geç olmuştu ama biz kızlar korktuğu için bu gece burda kalmıştık. Sabah dönüyorduk ve ben burayı cidden özliyecektim.


My Impossible LoveTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang