1.0

1.9K 173 87
                                    

Havuçları doğramaya devam ederken onunla alay etmek ve bu duyguyu yıllar sonra hatırlamak garip ama hoştu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.




Havuçları doğramaya devam ederken onunla alay etmek ve bu duyguyu yıllar sonra hatırlamak garip ama hoştu. "Hamile olduğumu düşündüğüne inanamıyorum." Dudaklarını büzdüğünü gördüğümde kıkırdadım, ilk günki gibi duruyorduk. O sürekli utanır ve yanlış şeyler söyler, bense onun bu boşluğundan yararlanır; öpücüklerimi yüzüne kondururdum.

İç çektikten sonra yaptığım şeyi bıraktım ve ellerimi yıkadım. Mutfak havlusuyla ellerimi kurularken tek kaşını kaldırmış ne yaptığımı izliyordu çünkü; yemek yaparken dikkatim hiç dağılmazdı ve şimdi bunu umursamamış olmak, karşımdaki herifi tamamen şaşırtmıştı.

Ayaklarımı sürüyerek  arkasına doğru yürüdüm, orada durduğumda ise kollarımı karnı üzerinden geçirdim ve dudaklarımı ensesine bastırdım, onu özlediğimi hissetsin istiyordum. Burası çok güzeldi ve emindim ki; buraya aittim, beni buradan uzaklaştırmaya çalıştığına da inanamıyordum.

"Bir gün bu da olacak ama tamamen iyileştiğimizde." Gözlerini kapatıp ağzı arasından kaçan mırıltılarla mayışmadan tenini gıdıkladım ve geriye çekildim ama tekrar kulağına doğru yükselmiştim. "Ve sana söz veriyorum, bunu unutulmaz kılacağım." At kuyruğu olan saçımı sıkılaştırdığımda hafifçe omzunu kaşıyarak tamamen bana döndü ve kalçasını tezgaha yasladı. "Yaptığın şeyin ne olduğunun bir önemi yok, amacın bana bir iz bırakıp bırakmamak bile olsa her sözün, her bakışın, her gülümsemen, her öpücüğün ve her dokunuşun..." Elimi kaldırıp boynuna dokundurduğunda dudaklarımı ıslattım.

Nefesimi kesiyordu ve bunu biliyordu.

Parmaklarımın daha da aşağıya ineceğini düşünürken, kalbinin üzerinde durdurulmasıyla gözlerine baktım. "Tam buraya bir şeyler yapıyor ve kendini kazıyor, endişelenmene gerek yok." Bana biraz daha yaklaştığında bu sefer yutkundum. "Kendini unutturmak istesen bile seni hatırlamak benim için zor olmayacak."

Ona ağzımı aralayıp birkaç şey söylemek, asla ayrılmayacağımızı dile getirmek ve güvenime sahip olduğunu bağırmak istiyordum ama yapamazdım. Çünkü beni tutkuyla öpen bu pembe ve naif dudaklardan kaçamazdım, kaçamadım. Kaçmak istemedim.

Ellerim ellerinin üstüne gittiğinde kendimi zorla geriye çektim ve derin nefeslerim arasından konuştum. "Benim için ne kadar değerli olduğunu gör istiyorum." Omuzlarımı kaldırıp indirdim. "Sevgimi çok belli etmediğimi biliyorum ama bu benim kişiliğimle alakalı, beni böyle kabul ettin ve beni bu yüzden yanlış tanımlayamazsın." Gözlerimi hafifçe araladığımda bana bakmayan, sadece dediğim her şeyi dikkatle dinleyen o yüzünden sesim kısılmıştı. "Ben de Jung Jaehyun'dan öncesi ve Jung Jaehyun'dan sonrası olarak ikiye ayrılan bir dönem var. Yemin ederim, birincisi iyi değil ama ikincisinde..." Fısıldadığımda ellerim boynuna tutunmuş, dokunuşlarımı ise ensesine bırakmaya başlamıştım. "İkincisinde yeniden doğdum, yeni birisi oldum ve yeni birisiyle büyüdüm. Bu yüzden, anlaman gerek..."

İkimiz de aynı anda konuştuğumuzda bu koskocaman gülümsememe sebep olmuştu.

"Seni sevdiğimi."

Yanağında belirgin olan gamzesinden öptüğümde hala gülüyordum, saçlarımı okşayıp ondan uzaklaştığımda tekrar ellerim yarım bıraktığım işe geri döndü. "Şimdi bu küçük aslanı besleyelim." Kolumda hissettiğim diş izleriyle ise sadece geriye kaçmayı denedim, huylanıyordum. "Ben bir aslanım ama küçük olduğum konusunda sence de yanılmıyor musun?"

Onu tepeden tırnağa süzdüğümde bu dediğiyle doğruluğunu kanıtlamıştı. "Seninle ilk tanıştığımda benden kısaydın, Jaehyun." İnanamıyormuş gibi başımı iki yana salladım. "Bir de şimdi ki haline bak." Gururla gülümseyip dilini damağına vurduğunda bıçağımı ona gösterdim.

O da işine dönecekken tezgahın üstünde duran telefonun titremesiyle ikimizinde bakışları oraya gitti.

"Doyeo."

Mesajın sahibinin ismini okumamla zaten çoktan bana bakan bakışlara karşılık vermişken omuzlarımı kaldırıp indirdim. "Neden arkadaşına bir cevap vermiyorsun?" Önce gülmeyecekti ama kendimden o kadar emin söylemiştim ki. "Vazgeçmeyeceksin, değil mi?" Diye mırıldandığında suyumdan içtim ve alt dudağımı sertçe dişledim. Beni iyi tanıyordu.

"Son nefesime kadar seni yanımda tutacağımı bilmeyen yok, bu yüzden vazgeçmesi gereken ben değilim."

Lafım üzerine gülümsedi, gülümsedim.

**

AAAAAA

NOLDU BÖYLE SEVGİ PITIRCIKLARI OLDU HİÇ SEVMEDİM AYIRCAM

bir de şey

ben şimdi lee taeyong fici yayınladım o da hoş olcak diye dusunuyom bence bakarsınız siz

bakana nude

bakana nude

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
always but not forever || jung jaehyunWhere stories live. Discover now