Yirmi üç

21.6K 1.8K 1K
                                    

Başlangıçta iyi görünen şeylerin sonu felaket denilecek kadar kötü bittiğinde sonuçları çoğu insan kaldıramaz. Bu işin zekayla alakası yoktur. Zeka seviyen belki de dünyadaki her insandan fazla olsa bile hata yaparsın. Örneğin tarihteki en büyük bilim adamlarından biri olan Albert Einstein atom bombasının yapımında yardımcı olmayı şu sözler yüzünden kabul etmiştir;Nazi Almanya'sı atom bombasını sadece göz korkutmak için bulunduracak,kullanmayacaktır. Nitekim süreç böyle devam etmemiş atom bombası onlar için adeta deney tüpü olan Japonya'ya atılmıştır. Einstein bu olay üzerine ne kadar pişman olduğunu belli edercesine şöyle konuşmuştur;"Bilseydim,bilim adamı değil çilingir olurdum."

Kayra da keşke dolu cümleleri aklında dolaşırken büyük bir çıkmazın içindeydi. Bilseydi asla saati kullanmazdı. En büyük pişmanlıklardan biri o gün babasının kasasından bu saati almaktı. Ne vardı bıraksaydı? Ne vardı bir kez olsun merakına yenilmeseydi? Her şeyi berbat etmişti. Böyle olacağını bilseydi belki de Pamir'i son bir kez daha öperdi. Şu an adeta yabancı gibi olmazlardı. O su şişesini uzatıp kafeden çıkıp giderken ona seslendiğini duymamıştı bile. Acelesi varmış gibi kafeden çıkıp gitmişti. Kayra o gittikten sonra kendini zar zor toplamış zor da olsa Cemre'nin yardımıyla eve dönmüştü.

"Bu eve yıllardır gelmiyorum."dedi Cemre onun arkasından eve girerken. Genç kız etrafı incelerken Kayra annesinin evde olup olmadığına bakıyordu. Evden tek bir ses gelmemesine bakılırsa kadın evde değildi. Kayra rahat bir nefes aldı. Çünkü annesi evde olsaydı neden bu kadar erken döndüğünü ve boynundaki parmak izlerini açıklayacağı bir bahanesi yoktu. Cemre hala evi incelerken Kayra odasına doğru yürüdü. Cemre de peşinden geliyordu.

"Eski evlerinde yaşayan tek kişi sizsiniz. Herkes taşındı."dedi Cemre Kayra'nın odasındaki tekli koltuğa yerleşirken.

"Annem taşınmak istemedi. Bu semti seviyor. Yeni bir yer her şeyi daha da zorlaştırır diye düşündü. Zaten biliyorsun,ben de yanında değildim."

"Kayra neden gittin? Yanlış anlama. Seni yargılamıyorum. Sadece merak ediyorum."

Kayra duyduğu soru yüzünden bir süre sessiz kaldı. Çünkü neden gittiğini o da bilmiyordu. Ülkeden ayrıldığında olanları bilmiyordu ama Işık'ın ona söyledikler cümleleri hatırlayarak Cemre'ye cevap verdi.

"Yaşanan şeyler yüzünden burada kalamadım. Ailelerimizin yaptığı iğrenç şeyler her geçen gün vicdan azabı yüzünden beni bitiriyordu. Siz yoktunuz. Emre ve sen şehirden ayrıldınız. İlker ve Asya kendi sorunlarıyla uğraşıyordu. Çok yalnız hissettim."

Hala da hissediyordu. Tanıdık bildiği bu insanlar ona yabancı geliyordu.

"Emre fevri davranır biliyorsun. Kendine hakim olamaz ama sana kızgın değil aksine kırgın."dedi üzgün bir şekilde. Ses tonu değişmişti.

"Eminim şu an pişmanlıktan kendini yiyip bitiriyordur. Sana kıyamaz o. Benden sonra ilk arkadaşı sensin. Bırakıp gitmen ve bir kez olsun aramaman onu bitirdi. Çok değişti Kayra. Asla yapmaz dediğim şeyleri yapmaya başladı."

"Ne yapıyor? Kötü alışkanlıklar mı edindi?"

"Hayır öyle bir şey değil. Davranışları değişti. Sürekli agresif sürekli birileriyle kavga ediyor. Bugün seni ondan kurtaran çocuğu hatırlıyor mus-"

"Pamir mi?"dedi kendine hakim olamayarak. Konunun Pamir'e geldiğini fark edince kendini durduramamıştı.

"Evet,Pamir. Tanıyor musun onu? Sanki kafedeyken de onun adını söyledin gibi hissettim ama emin olamamıştım."

Kayra açık verdiğini hissedince gözlerini kaçırdı. Ne yapacaktı? Tanıdığını belli etmeli miydi?

"Tanımıyorum. İsmini duydum sadece. Boşver onu da ne olmuş o çocuğa onu söylesene."

COINCIDENCE ✓Where stories live. Discover now