17 Haziran

101 11 2
                                    


Ablam odama girdiğinde bavulumu hazırlıyordum. Pazartesi öğlen yola çıkacaktık kızlarla ve ben önceden hazır olmak istiyordum.

İlkim "Babam seni çağırıyor Vera," dediğinde kaşlarımı çattım.

"Neden?"

"Karnene bir baktı ve sonra seni çağırmamı söyledi işte," dediğinde ayağa kalktım ve onu takip ederek salona gittim.

Babam beni gördüğünde tekli koltuğu gösterdi. "Otur Vera."

Söylediği gibi koltuğa oturdum ve devam etmesini bekledim.

Kaşları yay gibi kalktı ve masanın üzerinde duran karnemi gösterdi. "Rehber öğretmeninin yazdığını gördün mü?" diye sorduktan sonra konuşmama izin vermeden devam etti.

"Teşekkürün nerde Vera? Neden beni hayal kırıklığına uğratıyorsun? Son sınıf oldun artık, böyle devam edersen nasıl avukat olacaksın?" diye ardı ardına sorduğunda başımı sağ sola salladım.

"Hayır, merak etme seneye böyle olmayacak," dedim ve babam sesini yükseltti.

"Vera neden böyle olduğu bir düşün, bu aralar o vizyonsuz arkadaşlarınla sık sık görüştüğün için vizyonsuz bir kız oluyorsun," dediğinde başımı salladım.

"Onlarla alakası yok baba, onlar vizyonsuz değil," dediğimde babam gözlerini devirdi.

"Tabii ki vizyonsuzlar, aynı babaları gibi vizyonsuzlar," diye bağırdığında sustum.

Babam derin bir nefes aldı ve sonra biraz bekleyip tekrar konuştu. Bu defa sesi sakindi, sakinleşmişti.

"Antalyaya gitmeyeceksin Vera, yaz tatilinde geri kaldığın tüm konuları tekrarlayacaksın," dediğinde şok oldum, bunu beklemiyordum.

"Baba ciddi misin? Ben bavulumu hazırlıyorum içerde, sen bana gitmeyeceksin diyorsun," dediğimde babam ayağa kalktı.

"Sen bilirsin Vera, gözümde düşmek istiyorsan, beni hayal kırıklığına uğratmak istiyorsan gidersin," deyip salondan balkona çıktı.

Gözlerim dolmuştu, salonda ağlamak istemediğim için odama koştum. Yatağımın üzerine oturduğumda ağlamaya başladım. Neden her şey mahvolmak zorundaydı ki?

Yüzümü yatağıma gömerek ağlamaya devam ettim. Nefes alamadığımı anladığımda tekrar doğrularak oturdum. Hıçkırıklarımı kontrol altına almaya çalışırken odama İlkim girdi ve ben daha fazla dayanamayıp daha çok ağlamaya başladım.

İlkim yanıma koşup beni sarmaladı. Yüzüme yapışan ve hâlâ kısa olan saçlarımı yüzümden çekerken "Ağlama Vera," diyordu İlkim.

İnce parmaklarıyla yanağımdaki ıslaklığı sildi. Hıçkırıklarımın arasında "Ben neden mutluluğu hak etmiyorum İlkim?" diye sormuştum.

İlkim yüzüme anlamayan gözlerle bakınca sakinleşmeye çalıştım.
"Ben... neden... mutsuz olmak zorundayım? Neden mutlu olduğumu düşündüğüm... zaman bir güç bunu engellemeye çalışıyor? Neden İlkim, neden? Ben ne yaptım?" diye bağırdığımda İlkim bana acıyan gözlerle baktı. Acınacak haldeydim.

dünya'nın 0.38'i kadarWhere stories live. Discover now