•}[09]{•

182 27 24
                                    


08032020 ~ 0250

~~~

"Prensin yüzünü tam olarak yakalayıp çeken tek gazete bizimki!"

Soon elindeki gazeteyi sallarken hızla, çay içmekle meşgul ola arkadaşlarının huzurlu ortamını, fotoğrafı çeken Minghao'nun alnından öperek bozmuş, sessiz ortamın yerini Mingyu'nun kahkahalarının almasına olanak sağlamıştı.

Çok heyecanlı görünüyordu.
Ve de fazla mutluydu.

Minghao ise sadece işini yapmıştı. Kabul ediyordu prens cidden anlatılanlardan iki kat daha güzeldi fakat o hala sanat dergisi çıkarmaktan yanaydı.

Belki dergiye çektiği prensin fotoğrafını koyabilirlerdi. Prens, zaten bir sanat eserinden farksızdı."

"Hala dergi çıkartmaktan yanayım."

Mingyu büyüğünün elindeki gazeteyi parmakları arasına alırken babasına bakmak için kafasını hafifçe çeviren prensin o anda çekilen fotoğrafı ile donup kalmıştı.

Fotoğrafı adam akıllı ilk inceleyişiydi ve prensin bakışlarından korkup titreyerek gazeteyi serbest bırakmıştı.

Güzel fakat incelendiğinde gerçekten ürkütücü bir fotoğraftı, prens neredeyse bakışlarıyla babasını öldürüyor gibiydi. Fakat asıl korkunç olan güzelim gülümsemesiydi.

Burnunun ucuna doluşan prensin kokusuyla kendine gelmiş gibi tartışan arkadaşlarına kulak vermişti genç beden.

"Tanrı aşkına Minghao! Neredeyse benden ve Mingyu'dan daha ünlü oldun artık! Gör bak, bütün herkes eteklerine kapanacak! Sen prensin fotoğrafını çeken tek kişisin!"

"Söz ettikleri kadar varmış ama değil mi? Prens gerçek üstü bir güzelliğe sahip."

"Anlaşılan birileri büyülü prensimizin büyüsüne kapılmış."

"Yok öyle bir şey!"

Aslına bakılırsa her şey bizim üçlü açısından iyi görünüyordu, Minghao'nun prensin fotoğrafını çektiğinden emin olduğu anda ortamdan toz olup ayrılmışlardı.

Arkalarına dahi bakmadan hemde...

Yeni krallarının Yoon Jeonghan olduklarından dahi bir haberlerdi.
Prensin babasını öldürmesini beklemiyorlardı, evet prens bu konuyu onlarla çok açık bir şekilde paylaşmıştı fakat dediğimiz gibi. Prensin böyle bir şeye kalkışmayacağından neredeyse eminlerdi...

Günler hızla birbirini kovalarken kralın ölüm haberi tüm krallığı sarmıştı. Öyle ki tüm halkından sakındığı, uğruna ölüm cezası koyduğu biricik oğlu ve tahtının en büyük varisi Prens Jeonghan'ın yüzünün görülmesi dahi unutulmuştu.
Çünkü kral, güzelliği dillere destan olan oğlu tarafından öldürülmüştü.

Sevgili eşini, oğlunun gözleri önünde öldürmesinin cezası ağır olmuştu.

Olay, saray çalışanlarının ağızlarından halkın kulaklarına birer birer fısıltı halinde dökülürken gazeteleri yok pahasına satılan üçlü bunları daha yeni duyuyordu.

"Prens öyle güzel gülmüş ki, söylediklerine göre hayatımızda duyup duyabileceğimiz en güzel şarkıya eş değermiş kahkahaları."

"Tanrım ne korkunç! Prensin babasını öldürmesi dahi güzelliğine gölge düşüremiyor!"

"Büyülü! Biri ona büyü yapmış olmalı! Korkunç, fazla korkunç. Babasını öldürürken kahkahaatması...
Vahşet!"

"O bir canavar."

"Peki ya kral kim olacak?"

"Bilmiyorum! Bilmiyorum! Şimdilik tek duamız o büyülü prensin tahta geçmemesi olacak!"

Dua etmek için oldukça geç kalınmış gibi görünüyordu.
Öyle ki yeni kralları, öldürdüğü babasının tahtına otururken cenaze için siyahlara bürünmüş insanların aksine en gösterişli kıyafetlerinden birini giyinmişti.

Sarı saçları her adımında gözlerinin önüne tel tel düşüyor, yüzünde tanımlanamayan bir gülümseyiş barındırıyordu.
Tüm ihtişamıya parıldayan tacı ise prensin güzelim saçlarındaki yerini almıştı.

Tüm gözler onun üzerindeydi.
Tüm gözler maskesiz Yoon Jeonghan'ın güzelliğindeydi.
Tüm gözler, öldürdüğü babasının cenaze töreninde tahta çıkışını kutlayan Kral Yoon Jeonghan'daydı.

~~~
10032020  - 1858
Syglr
Svglr

Bu bölüm hiç sinmedi içime

The King Must Die / gyuhan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin