Okumaya başladığınız tarih ve saati buraya bıraka bilirsiniz.
Medya: Ömer
Dosya zarfın köşesinden yırtıp açtım . İçinde cinayet dosyası ve küçük bir de yazı vardı . Yazıda:
"Merhaba Ömer yazıyı okuduğuna göre eline ulaştı demektir. Dosya da gördüklerin hoşuna gitmeyecek . Bu kadar önemli bilgileri neden sana gönderdiği mi merak ediyorsun . Sorun şu ki teşkilatta güvene bileceğim bir tek sen varsın. Dikkat et Ömer etrafın çürüklerle dolu, dikkatli ol!"
Yazıyordu, getireni bulmak için hemen odamdan çıkıp sağa ve sola bakındım ama gözüme şüpheli görünen kimseler yoktu. Karakolda tanıdığım kim varsa sormama rağmen gördüm diyen olmamıştı. Getiren her kimse kuş olup uçacak değildi . Kameralara bakmaya gittiğimde her ne hikmetse öğle arasında bir sıkıntı oluşmuştu sonrasında yine düzelmişti ama iş işten geçmişti tabii ki. Anlaşılan bu işi yapan kimse ya profesyonel olmalıydı ya da fazla zeki.
Odama geri dönüp masama oturdum ve dosyanı incelemeye başladım. Dosyada karanlık işlerde ismi birinci numarada olan Kara Necati diye anılan mafya babalarından Necati Kara'nın çok sevdiği karısını ölümü ile ilgili cinayet dosyası vardı. Dosyayı incelerken kapı çaldı ve dosyayı masamın altındaki çekmeceye yerleştirdim. Gelen Komiser Hakan'dı. Bu sabahki kaçan silahlı adamlardan birinin ele geçirildiğini söyledi.
Hakan'dan yakalanan adamı nezarethaneden sorgu odasına getirmesini istedim. Hakan odamdan çıkar çıkmaz çekmecedeki malum dosyayı alarak dolabımda ki gizli bölmeye koydum. Masamdan kalktım kendime bir kahve alarak sorgu odasının yolunu tuttum. Hakan saldırganı sorgu odasına getirdi.
Kayıt odasına uğrayıp kayıtları kapatmasını söyledim ve kahvemi alıp sorgu odasına girdim. Hakan suçluyu sandalyeye oturtmuş karşısındaki sandalyeye de kendisi oturmuştu. Ben odaya gelir gelmez sandalyeden kalkıp bana yer verdi ve arkamda sessizce ne yapacağımı izlemeye başladı.
Ömer kahvesinden koca bir yudum alarak ağzında döndürüp yuttu. Karşısındaki adamın mimik analizini yapmasının ardından sert ve sinirli bir şekilde o malum soruyu sordu.
''Kime çalışıyorsunuz?''
Saldırgandan ses çıkmadı. Ömer ayağa kalktı ve saldırganın etrafın da dönmeye başladı . ardından tekrar aynı soruyu sordu ama yine ses çıkmadı. adamın konuşmamak için direnmesi Ömer'i sinirlenmesine sebep olmuştu. önce elini masaya vurdu sonra da saldırganı yakasından tuttuğu gibi duvara yapıştırdı. Ömer şiddete karşıydı. bundan sebep adamın kafasını duvara sürterek ateş çıkarma hevesinden vazgeçip yumruklarının tadına bakmasına izin verdi.
Suçlu profesyonel değildi ve bundan sebep acıya dözünürlüğü de yoktu. ikinci yumrukta ötmesi de bunların en büyük kanıtıydı zaten.
Yazılı İfadesi alınan suçlu iş adamı kimliğinin altına saklanmış karanlık işler yürüten "Faruk Çapanoğlu" yani namı değer Deli Faruk'a çalıştığını söylemişti. İfadenin ardından savcılığa sevk edilmesine karar verilmişti bundan sonrasını savcı ve hakimler hallederdi. Sorgu odasından ilk çıkan Ömer olmuştu . Ömer'in ardından Hakan da odadan çıkıp Ömer'i izlemişti.
"Savcılıktan arama izni çıkarmalarını iste Hakan. Ya da bizzat kendin git izin kağıdını al en kısa zamanda şu Deli Faruk beyefendiyi bir ziyaret edelim. Bakalım İstanbul'da ulu orta yerde terör estirmeye kalkan akılsız kimmiş."
"Emredersiniz."
Ömer'in telefonu çalmaya başladığında kim olduğuna bakmadan açtı. Hastaneden aranıyordu ve kızın ameliyattan çıkıp normal odaya alındığı haber verilmişti. Ömer zaman kaybetmeden arabasına atlayıp hastanenin yolunu tuttu.
Hastaneden içeriye girdim ve karşıma yaralı kızın ameliyatını yapan doktor çıktı. Kızın odasını bana gösterdi ve kızın odasına doğru yürümeye başladım.
Hiçbir şeyden habersizce kapıyı tıkladım ve ardından içeriye girdim. Odaya girdiğimde gözüme takılan ilk şey hasta yatağında yatan esmer kara gözlü güzel kız ve kızın yanı başında genç yakışıklı denilebilecek bir adam vardı.
İlerleyip kızın yanı başına ulaştığımda geçmiş olsun dedim. Gece gibi simsiyah gözleri beni bulunca saliselik bir zamanda yüzüme baktıktan sonra yaralandığından dolayı kısık çıkan sesiyle "beni kurtardığınız için teşekkür ederim." Dedi . Teşekkür etmenize gerek yok vazifemiz dedim.
Kızın yanı başında duran adamın kıskanç bakışları beni bulunca samimiyetten yoksun bir şekilde elini uzatıp ben "Engin" dedi . Elini sıktım ardından yatakta yatan kızda elini uzattı ve "Deniz " dedi. Kafa sallayıp aynı zamanda kızında elini sıktım.
Kızdan olayla ilgili tüm bilgileri aldıktan sonra yanlarından ayrıldım. Kız hakimdi sanırsam işinde de başarılıydı ama Engin denen adamı sevmemiştim. Neden bilmiyorum ama bana tekin biri gibi gelmemişti. Hastaneden ayrılıp arabama bindiğim gibi son surat eve sürmeye başladım. Eve vardığım da akşam olmuştu.
Arabamı park ettikten sonra yaşadığım apartmana doğru yürüdüm. Merdivenlerden yukarıya doğru adım adım çıkıyordum ve dairemin olduğu kata gelmiştim, nihayet karşı dairedeki kiralık yazısı sökülmüştü. Kim bilir kim taşınmıştı.
Daireme doğru birkaç adım ilerledim ve birden karşıdaki yeni kiralanan evin kapısı açıldı. İçeriden genç bir kız çıktı, acele ile apar topar yürürken bana çarptı. Çarpmanın etkisi kızın elindeki çantası yere düştü ve içindekiler yere saçıldı . Eğilip yerdekileri toplarken bende eşyaları toplamasına yardım ettim ve yenimi taşındınız diye sordum.
Kafasını kaldırıp yüzüme baktığında kendimde konuşma gereği hissedip yeniden söze başladım. "Ömer ben, karşı komşunuzum" dediğimde kız da bana güvenip" Elif" dedi. Ardından çantasını toplayıp ablasının onu beklediğini ve hızlı olması gerektiğini söyleyip koşar gibi gitti. İsmini öğrendiğim yeni komşumuzun arkasından atlı koşar gibi gitmesi garibime gitse de tüm günün yoğunluğundan ve yorgunluğundan dolayı evime girer girmez kendimi koltuğa atıp dinlenmeye başladım.
Duşa girip günün yorgunluğunu ılık bir duşla aldıktan sonra üzerime rahat ev kıyafetlerini giyip mutfağa girdim. Birkaç şey atıştırdıktan sonra bu gün odamda bana gelen dosya aklıma geldi apar topar karakoldan çıkınca onu masamın altındaki çekmecede unuttuğumu fark ettim ve üzerimi değiştirip karakola gittim . Karakol gündüz olduğundan daha sessizdi. Ben hemen odama girdim. Dolabımdaki gizli bölmeyi açıp dosyayı aldım ve karakoldan çıkıp arabama bindim. Arabayı çalıştırmadan dosya zarfı torpidoya koydum ve sahile doğru gittim. Arabayı sahil manzarasının orada her zaman ki kafa dağıtmak için gittiğim sakin bir yere çektim. Ardından arabayı durdurdum. Arabanın tavanındaki ışığı açıp dosya zarfın köşesinden yırttığım yerden açıp içindeki cinayet dosyasını çıkardım. Dosyayı incelemeye başladım ve sabah dosyaların arasında uyuyakalmış bir şekilde telefon çalma sesiyle uyandım.
FAKAT ÖMER DOSYA'YI ÇÖZME KONUSUNDA KARARSIZDI VE BU DOSYAYI ÇÖZME FİKRİNİ BİR SÜRE ERTELEMEYE KARAR VERDİ.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADALET AVCISI
ActionAdaletin eksik olduğu bir dünyada adaleti yaratmak pek de kolay olmuyor zeki ve parası olan insanlar adaletin boşluklarından yararlanırken parası ve arkası olmayan insanlar adaletin işleyişine karşı koyamıyor. Adalet adeta kavgada taraf tutuyor. Pek...