Sabah yedide çalan alarmla zıpladım. Yol yorgunluğu bir an kendimi karargâhta sandım. Yatağım, yastığım, odam yavaş yavaş aklımı başına getirdi. Onun yakınındayım. Dün ilk defa, ona sarılışım geldi aklıma. Esra'yı beklerken arabaya benim binmem, gözyaşlarını Esra'dan saklarken bana yakalanmasının şaşkınlığı anımsadım. Misler gibi yoğun yasemin kokusunu hasretle ciğerlerime hapsedişim, gerçek olamayacak kadar güzel bir geceydi. Mehmet uçağa binmeden önce Esra'yı aramış, Esra da, Ceren'le ikimiz buluşalım diye bir bahane uydurup ayarlamıştı dün geceyi. Cadı diye kızdırıyorum ama kanatsız meleğim benim. Güzel bir uykunun ardından mutlulukla telefona uzandım.
"Günaydın Sabah Perisi" yazdım, gönderdim. Alelacele girdiğim duşun ardından tıraş olurken bir yandan da mesajlara bakıyorum.
"Günaydın. Esra'yı Cadı diye kaydedip bana Peri demen gözlerimi yaşarttı..." Gülen bir emoji eklemiş. Hemen cevap yazdım.
"Herkes ektiğini biçer." Çapkın gözlüklü emoji ekledim ve gönderdim. Bir taraftan yüzümü kesmemeye dikkat ediyorum.
Yazıyor...
"Garibim akşamdan beri karpuz tarlasını hasat etmek için bekliyor. Gruba yazdıklarını okumadın mı?" Gelen mesajı okuduğumda hemen gruba girip baktım. Esra,"Marketler 9.30 açılıyormuş. Mehmet marketin kapısında bekliyor. İlk karpuzu getirene öpücük var biliniz istedim." İkinci mesaj beş dakika sonra yazılmış.
"Mehmet o karpuz buraya gelecek."
Bunları okurken gülümseyen yüzümü permatiğin keskin ucu çizdi. Yanağımın beyaz traş köpüğüyle kaplı bir kısmı pembeye boyandı. Bu kızdan traşta bile rahat yok. Kanamayı pamuk yardımıyla durdurduktan sonra yüzümü bol suyla yıkayıp mutfağa geçtim. Bir yandan kahve suyunu koyarken telefondan kabzımallık yapan bir arkadaşımı aradım.
Levent benim isteğimi duyunca iki etmeden hemen yollayacağını söyledi. Konumu attım. Mehmet bulamazsa eğer Esra'nın elinden çekeceği var. Mehmet'i aradım. Açar açmaz sinirle,
"Dalga geçersen kemiklerini kırarım bilmiş ol." dedi. Kendime engel olamadan güldüm.
"Kuzenim karpuz tarlasına korkuluk diye seni dikmiş. Yeni işin hayırlı olsun." Bunları kahkahalarımın arasında zar zor söyleyebildim.
"Bittin oğlum. Bittin." dedi ama bunları sinir seviyesi gittikçe artarak söyledi.
"Gel oğlum buldum ben." dedim. Hayretle,
"Cidden mi? Bak şaka kaldıracak durumda değilim. İlk defa baba oluyorum." dedi. Sabah sabah telaşını takdir ettiğim acemi babaya,
"Devrem yirmi dakikaya apartmanın önünde ol. Konum attım, bırakacaklar. Ha Esra'ya benden bahsetme. Bırak sen aldın sansın." dedim. Ciddiyet ve minnet dolu bir sesle,
"Adamın dibisin." dedi. Bilmiyorlar ki canımı isteseler ikiletmem.
"Senin için yapmadım. Karpuzu getireni öpeceğini yazmış senin ki. İstemem, muhatap olmayayım cadıyla. " dedim telefonu kapattım.
CEREN'DEN
Dün gece Burak'ın yarın için çıkabilir misin? Sorusuna, evet demiştim. Gece boyu bunun hoş olmayacağını düşünüp, bu gün sabah 'iki akşam üst üste dışarda olmamın ailem için pek hoş karşılanmayacağını' anlatan bir mesaj yazdım. Karşılık olarak 'sen böyle uygun görüyorsan, boynum kıldan incedir.' diye yazdı. Bu cevap, halden anladığının göstergesi olarak çok hoşuma gitti. Tanıştığımızdan bu yana kendi fikirlerini kabul ettirme, başına buyruk, aceleci tavırları tedirgin etmişti. Şimdi artık burada olduğuna göre aceleye hiç gerek yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDİM KOMUTANIM. (Kitap Oldu)
RomanceÇok şey istemedim ben. Sadece sevmek... Pahalı hediyelerin olmadığı, maskesiz, yalın yüzlerin ışığında aydınlanmak, yapmacık tavırların çok uzağında özlediğim kendim olabilmek. Bahar yağmurlarında ıslanmak, yarımken tamamlanabilmek istedim. En de...