- 12 -

7.6K 760 655
                                    


Merhaba merhaba.

Bu ficte kendimi çok yalnız hissediyorum sanki tek başıma yazıyor ve yayımlıyorum. Yorum çok az geliyor ve yazma hevesimi alıp götürüyor benden.

Neyse, size keyifli okumalar diliyorum.

Not: bu ficte çok fazla oynaşma, somut sahneleri olacak çünkü ikisinin arasındaki doyumsuz aruzuyu yazmak istiyorum. Yani okurken çok ayıplı sahne var diye sorgulamayın 👼🏻

 Yani okurken çok ayıplı sahne var diye sorgulamayın 👼🏻

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


-

"Annem ve ablama yakalanıp kıçımıza tekme yeme riskini almak mı yoksa lanet bir otel odasında kokuşmuş çarşaflar içinde sevişmek mi?" ayaklarını sallamaya devam ederken üzerine fıstık ezmesi sürdüğü kızarmış ekmeği ısırdı.

"Bu ne biçim bir soru böyle." Jungkook onun yatağında oturmuş onunla dalga geçerken Taehyung oturduğu sandalyede dönüp ona bir bakış atmıştı.

"Ben risk almayı seçiyorum." dedi ardından. Jungkook sanki onunla dalga geçmemiş gibi bir ciddiyetle ekmeğini ısırmış, açık penceresinden cıvıl cıvıl olan bahçeyi izlemeyi sürdürmüştü.

"Bunun gerçekten bir önemi var mı?" Jungkook yataktan kalkıp esmere doğru yürüdü. Saat öğleni geçiyordu ve birazdan aşağı inmek zorundaydı. Dikkat çekmemek için ablasıyla olan rolüne devam etmeliydi.

"Ne demeye çalışıyorsun?" Taehyung kaşlarını çatıp dibindeki bedeni süzdü. Üzeri çıplak Jungkook kesinlikle tehlikeliydi. Elini şekilli kaslara attı ve baştan aşağı okşadı.

"Diyorum ki," Jungkook onun kulağına eğildi. Yüzündeki sırıtmayla sıcak nefesini bilerek ona üflüyordu. "Bir yerlere gitmeye ihtiyacımız yok. Şu odanın arkasında bile olsalar bu riski göze alıp seninle-"

"Tamam sus yoksa tahrik olacağım."

Jungkook kafasını arkaya atarak güldü. Taehyung'un açık sözlü olmasını çok seviyordu. Her durumda.

Taehyung ise önüne dönerek kamerasını almış, "Dur öyle!" diyerek Jungkook'un şaşırmasına bile fırsat veremeden fotoğrafını çekmişti. Yüzündeki gülüşle çıkan küçük fotoğrafı alırken "Bu ne içindi?" diye soran Jungkook'a bakmıştı.

"Sadece anı biriktiriyorum ama detay veremem. Beklemek zorundasın kaslı oğlan." diyerek netleşen fotoğrafı şimdilik masanın üzerindeki kitabının altına koymuştu. Bu yaptığı şey kendisi için kesinlikle muhteşemdi. Tabii istediği gibi olursa.

"Gitmem gerekiyor, ablan ile bahçeye çıkacağız." Jungkook çıplak karnını kaşırken arkasını döndü ve kendi odasına giderek tişört aldı. Bu sırada Taehyung dudaklarını büzmüş, tekrar tekrar oldukları duruma lanet ediyordu.

Evet, her şey beklemedikleri bir hızla gelişmişti ama bu kötü değildi. Eğer çekinseydi ve ona açıklamaktan vazgeçseydi belki de birbirlerine hiç yaklaşamayacaklardı. İkisinin de atılımcı olması birden bire filizlenen ilişkilerine oldukça katkı sağlamıştı. Ayrıca Taehyung, Jungkook'a karşı çok farklı bir güven besliyordu. Dün onun kolları arasındayken buna emin olmuştu. Jungkook samimiydi. Gülüşü, sözleri, bakışı ve kendisine olan hareketleri tamamen samimiydi.

Change Your Mind ; TaeKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin