1.5

740 106 82
                                    

2066 KELİME OY VERİN YORUM YAPIN LNA

***

Ağzımı şapırdatarak iç çektim ve zar zor gözlerimi açtım.

Gözlerim yarım yamalak açıktı ve tam açılması için yüzümü yıkamam lazımdı. Yatağımdan her gün dövülmüş gibi kalkardım ve sendeleye sendeleye gözüm kapalı tuvaletin yolunu bulurdum. Genelde ilk ayağa kalkış biraz zor olurdu, ama ondan sonrası halledilirdi. Bu yüzden kendimi yatağımdan kalkmaya zorladım ancak kalkamadım. Çünkü üzerimde büyük bir yük vardı.

Ellerimi hareket ettirmeyi denedim, bu sefer de olmadı. Çünkü bir elim bir yere sıkışmıştı, diğer elimi oynatabiliyordum ancak sadece yüzüme çıkarabilecek kadar. Ben de sağ elimi yüzüme çıkardım ve gözlerimi ovarak açmayı denedim. Sonunda başardım. Ve başardığım an, beni yumuşak yastığım değil; Eunʼun göğüsleri karşıladı.

Korkuyla yine kalkmaya çalıştım ama üstümdeki yük o kadar ağırdı ki kalkamayıp Eunʼun göğüslerine sert bir şekilde düştüm. Benim düşüşümle Eun acıyla çığlık attı ve o da kalkmaya yeltendi, o sırada üzerimdeki yük (“üzerimdeki” daha çok popom ve sırtım arasındaki bölgedeydi) kıpırdandı.

“Ah- Noluyor ya?” Üzerimdeki yük, popoma yakın olan yük Markʼtı.

Eun acıyla inlerken ben de şu anki durumumuzu fark edip çığlık attım ve Markʼı tekmeledim. Benim kafam yan yatan Eunʼun göğüslerindeydi. Benim belimin arka kısmına kafasını gömüp yastık olarak kullanan Mark sol kolumun da üzerine yatmıştı ve vücudunun geri kalan kısmı dışarıdaydı. Bir santim daha oynasa popoma gidecekti. Bu yüzden onu daha sert tekmeledim.

“Kalksana lan! Kızın canı acıyor! Kalk!” Eun elleriyle göğüslerini tuttu ve ben belimi anormal bir şekilde zorlayarak kafamı kaldırdım, gitmesine izin verdim. O acıyla yana kıvrılırken ben yine kafamı aşağı düşürerek bu sefer sert zemine çene üstü çarptım. Aşırı derecede yanan canım bir yana, Mark sonunda kalkmayı akıl edebilmişti.

“Ne zaman uyumuşuz biz?”

Markʼın sorusunu görmezden gelerek ben de yana kıvrıldım Eun gibi. Ama onun aksine ben çenemi ve belimi tutuyordum. Markʼın kafasını gömdüğü yer sıcacık olmuştu ve huylandırıyordu ama müthiş bir ağrı da vardı. Belimi oynatmak için bacaklarımı hızla uzatayım dedim, ama bu sefer diğerlerinden daha sert olsa gerek, Markʼın ağzından bir çığlık koptu ve kıymetli bölgesini tutarak yan tarafa devrildi. Üçümüz de inleyerek ve halının üzerinde yuvarlanarak üç dakika geçirdik.

Beş dakikanın sonunda ise sessiz bir şekilde mutfakta oturuyorduk. Benim çenemde bir buz torbası vardı. Eun, göğsünün olduğu yerin birazcık üstüne havluyla beraber buz basıyordu. Mark ise eşofmanını değiştirmiş, onun yerine bir basketbol şortu giymişti. Ayrıca belim için de sıcak su torbası yapıp belime koymama yardım ediyordu. En az hasar alan o gibiydi. Tabii, bacaklarını kapatamamasını saymazsak.

“Birazcık daha aşağıya tutsana.” dedim. Mark da birazcık daha aşağıya indirerek tutmaya başladı. Eun az önce birazcık ağlamıştı (acıdan, kesinlikle memelerinin büyümeyeceği korkusundan değil) ve Markʼın da üstünü değiştirirken muhtemelen aynı sebepten ağladığına emindim. Yoksa gözlerinin kıpkırmızı olmasını başka şey açıklayamazdı.

Aniden şimdiki durumumuzu fark edip gülmeye başladım. Küçük kıkırtılarla başlayan bu gülüşüm gittikçe büyüdü, hatta o kadar büyüdü ki vurduğum çenem kıtladı ve canım çok acıdı. Ancak o zaman susabildim ama o “çıt” sesiyle beraber bu sefer Mark ve Eun gülmeye başladılar. Ben de gülümseyerek onlara eşlik ettim zar zor.

❝ wax ❞ ↬mina&mark Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin