Final

250 17 8
                                    

Yüreğimin  burkukluğu ile, şarkımı son kez önerip kaçıyorum...


YiFan kardeşlerine gülümserken Taemin'e bakarak belinde ki silahı çıkarıp konuşmasına devam etti, "Annemle babamın intikamını almaya geldim, Taemin. Seni her yaptığın için pişman edeceğim, babamın biricik kardeşi."

******

Jongin ile ChanYeol, Luhan'ın ellerin çözmesiyle üzerlerine rahatlık çökse de öğrendikleriyle şaşkınlıktan rahatlayamamışlardı bile. YiFan, iki kardeşine bakarak gülümsedi ve tekrar Taemin'e dönerek konuştu, ''Tabii ki, önce her şeyi ortaya çıkarmamız gerekiyor değil mi, küçük kardeşlerim? Üç yeğeninin de çaldığın hayattan, oğlum diye bahsettiğin Jongin'in sevdiği adamla evlenmeyi düşünmen, ah bir de arabayı ona sen çarpmana rağmen değil mi? Ne komik. Neyse bunları ayakta konuşmayalım.'' YiFan cümlesinin ardından, adamlarına bakarak Taemin'i oturtmalarını sağladılar. Jongin ve ChanYeol hala birbirlerine bakarken, YiFan onların yanına giderek ikilinin saçını karıştırıp konuştu, ''Dibinizde ki koçunuzu görmediniz kardeşlerim, sizinle bir basketbol koçu olarak bile uğraşmak zordu. Oturun da şu durumu çözelim.'' Jongin ve ChanYeol karşısında ki adama kafa sallamakla yetinmişlerdi, soğuk sandalyeye bedenini temas ettirdiklerinde, sadece ayakta kalan YiFan ve adamlarına baktılar. YiFan kendi sözünü dinleyen kardeşlerini görünce gülümsedi ve üç sandalyenin tam karşısında durmasının rahatlığıyla konuştu, ''Önce nereden başlasak, hadi bakalım beyler sorun sorunuzu.'' YiFan ağzında ki yarım gülümseme ile sorduğu soruya Jongin hızla atılarak konuştu, ''Seninle bunu dün planladığımızda bana bizim kardeş olduğumuzu söylemiştin, neden şimdi ChanYeol'u da katıyorsun?'' YiFan kendilerine göre esmer olan vücuda yaklaşarak siyah saçları okşayıp geri çekildi ardından Taemin'e bakarak konuştu, ''Sizce neden söylemedim? Bunun ayrı bir hikayesi vardı ve size bunun sebeplerini göstermek istiyorum; Bingo! Kim Taemin.  Amcacım anlatmak ister misin?'' Taemin yanında duran iki gence bakarak utandı, her şeyin bu kadar kısa sürmesini istemiyordu, kendi yalanlarında ki hayatta yaşamayı istiyordu. YiFan, amcasından ses gelmeyince uzun ve ince parmakların arasında yanan sigaraya bakarak kahkaha attığında, herkesin bakışlarını üzerine toplamıştı. YiFan kendisine bakanları önemsemeden, Taemin'in karşısına geçerek konuştu, ''Ah, amcacım ama ben yeterince seni bekledim. Şimdi sen anlatmayarak beni sinirlendiriyorsun ya da bir dakika, o zaman her şeyi ben anlatayım ve sen dinle. Olur mu?'' Taemin adamdan gelen teklifle kafasını salladığı sırada YiFan amcasının çenesini sıkıca tuttu ve çene kemiklerine baskı uygularak büyük bedenin ağzını açmasını sağladı. Elinde yanan sigarayı, Taemin'in yüzüne yaklaştırırken Taemin olacaklardan haberdar olmuşcasına ağzını kapatmaya çalıştığı sırada, YiFan elinde yanan sigarayı Taemin'in ıslak diliyle buluşturup sönmesini sağladı. Taemin dilinin yanmasıyla gözlerinin dolduğunu hissetti, böylesine bir acıya hiçbir zaman tanık olmamıştı. YiFan, amcasının dolan gözleriyle gülümseyerek kendisini diğer bedenden uzaklaştırıp  üçlünün karşısına geçti, yüzünde beliren gülümseme daha çok artmıştı Taemin'in acı dolu inlemelerini duydukça. Ortamda kimsenin sesi çıkmazken, YiFan yeniden cümlesine başladı, "Evet, o zaman her şeyi anlatalım artık. Jongin ve ChanYeol sizin doğdunuz o güne gidelim, 14 mart. ChanYeol senin doğum günün belirsiz olduğu için, Jongin ile birlikte kutluyordunuz, bilemeden o kadar doğru şeyler yaptınız ki aslında. Annem evde doğurmak istediği için, evde 2 tane doktor yaşıyordu, ve annemin tüm sancıları başladığında önceden hazırlanan doğum odasına gittiler. Babam da heyecanlı heyecanlı kardeşini aradı, Taemin'inden bahsediyorum çünkü babam biricik kardeşine öylesine değer veriyordu, kendisine bir şey olursa bile çocuklarını ve karısını ona emanet edebileceğini düşünüyordu. Ben 12 yaşında sizin doğumunuzu çok merak ettiğim için odada saklanıp izlemeye başlamıştım, ardından Jongin'in ağlama sesi ve ChanYeol'un ağlama sesi kulağıma iştirak ettiğinde mutluluktan ağladığımı hatırlıyorum, ailemiz büyüyor ve benimle oynayacak kardeşlerim dünyaya geliyor diye. Saklandığım dolaptan çıkacağım sırada babam odaya telaşla girerek kapıyı kilitlemeye çalışıyordu çocuklarını korumak için. Ardından kapı kırıldı ve babam yere savruldu. Taemin ve adamları içeri girip odayı doldururken, korkudan olduğum yerde kaldım. O dolap sayesinde hayatta kalacağımı asla düşünmezdim. Taemin, her zaman ki küstahlığını göstererek adamlarının babamı tutmasını söyledi ve ona kafasından ateş etti. Gözlerime inanmak istiyordum, yüzünden neşesi eksik olmayan, her zaman Gülen babam kanlar içinde yerde yatarken, annem yeni doğum yapmış olmasına rağmen sizi kucağına alıp benim adımı sayıklıyordu ama Taemin kardeşinin ölüsüne bile bakmayarak annemin tam önünde durdu. Annemin kucağında ki ikizlere uzanacağı sırada annem bağırarak sizi daha çok içine soktu, sizde son kez annemizi hissettiğinizi bilmişcesine daha çok ağlamaya başladınız. Annem bir yandan sizi öperken, diğer yandan ismimi sayıklıyordu ama yeni doğum yapmıştı ve kan kaybediyordu. Doktorları Taemin'in adamları tutarken kimse ona müdahale edemiyordu. Taemin ise annemin bu aciz halinden hoşlanmışa benziyordu, anneme doğru yürüdü ve yavaşça uzun ipeksi saçları okşadı. Ardından gözü size takıldı, iki tane güzel küçüğe, sizi annemden zorla alırken annemin gözleri yavaşça kaymaya başlamıştı bile. Taemin elinde ki iki bebeğe baktığında, annemin yüzüne gülerek konuştu, "Çocukların bana emanet, sevgilim. Merak etme, onlara benim gibi sahip çıkarak seveceğim, seni sevdiğim gibi." YiFan cümlesini bitirdiğinde dolan gözlerini umursamadan kahkaha atmaya başladı, o günleri atlatmak dünyanın en zor şeyiydi belki ama intikam ateşi içini öylesine kavurmuştu ki şimdi karşısında savunmasızca duran amcasına bakarak bunu anlıyordu. Jongin ve ChanYeol duyduklarıyla ne diyeceğini bilemez, ne düşüneceğini bilemez hale gelmiştiler. YiFan kahkahasını durdurup, konuşmaya tekrar devam etti, "Annem daha fazla kafasını sabit tutamayarak kafasını sedyeye bıraktığında, dolapta ki benle göz göze geldi. Annemin o halini görüp çıkmak için adım atmıştım ama annem bir anda sakın diye bağırdı, ardından sessizce çıkma oradan diye ikaz etti beni. Taemin, annemin son anları olduğunu anlayıp, iki bebeği de annemin baş ucuna götürerek ona gösterdi. Annem zayıf bilekleri ile okşadı sizi güzelce ardından sizin isimlerinizi söyledi Taemin'e son dileği gibi, gözlerini yumdu sonra  bir daha açmamak üzere. Siz ikiniz, öylesine ağlıyordunuz ki benim aksime o an ilk defa kardeşlerimi kıskanmıştım. Biliyordum eğer, bu dolaptan çıkarsam Taemin beni öldürecekti ve ağlamaktan çok kaçmak istiyordum. Taemin adamlarına doktorları susturmalarını ve bakıcıları çağırmalarını söyleyerek sizi odadan çıkardı. Sizin tanımadığınız ama benim hayatımı borçlu olduğum babamın yardımcısı, Kyun Hee odaya girdi Taemin'in çıkınca, beni göremeyince her zaman saklandığım dolaba bakmaya gelmişti ama, sevdiği patronunu ve eşini kanlar içinde ölü bulmuştu. Taemin'in adamları, onu tanımadığı için etrafı toplamaya devam ederken Kyun Hee, dolaba baktığında beni bulmanın sevincini yaşadı kendisinden önce beni Taemin'in bulmadığı için. Büyük odada ki adamlara bakarak konuştu, "Taemin'in aradığı küçük çocuk bahçede saklanıyordu, siz onu yakalayın. Ben buraları toplarım." Adamlar onaylayarak hızla çıkarken, Kyun Hee beni dolaptan çıkararak sarıldı ardından ondan hızlıca uzaklaşarak annemin elini tuttum. Her zaman soğuktu eli ama ben elini tutunca ısınırdı her zaman, şimdi ise gittikçe soğuduğunu hissediyordu. Güzel yüze baktığında ise dudaklarının böğürtlen renginde ki morluğu, cildinin kristal beyazlığına şaşırmıştım önce ama beni her zaman öpen dudakları son kez öptüm ve yerde yatan babamın yanına koştum. Her zaman yanımda olacağını söylerdi, bana öğreteceği daha çok şeyi olduğunu da. Örnek aldığım,  sonsuz bir sevgi bağladığım adamın hareketsiz haline de son kez sarılarak arkama bile bakmadan çıktım, eğer orada kalmaya devam etseydim onlardan ayrılamaz ve Taemin'in beni öldürmesiyle aynı babamlar gibi kanlar içinde olacaktım. Kyun Hee benim elimden tutarak arka giriş kapısına götürdüğünde, onu durdurarak geleceğimi söyledim ve annemle babamla birlikte sizin için hazırladığımız bebek odasının önüne gittim. Kapının arkasından sesleri kontrol etmeye çalışırken, Taemin sinirle telefon konuşması yapmak için odadan çıkarak koridorun diğer tarafından geçerek uzaklaştı sizin olduğunuz odadan. Annemle babamın katiline sizi bırakmak en son isteğimdi, kardeşlerime sahip çıkmam gerekirdi. Odaya girdiğimde dadı Jongin'in altını bezliyordu ama ChanYeol'un başında kimse yoktu ve onu alabilirdim. Aldım da ChanYeol'u kucağıma, ağlayan çocuk abisinin kanlı elleri arasında susmuş sakin sakin beni izliyordu. Sana kocaman gülümseyerek, Jongin'den bolca özür diledim, onu orada bıraktığım için. Odadan hızla kaçarak Kyun Hee'nin yanına geldiğimde bana gülümseyerek arka kapıdan çıkmama yardıma etti. Ellerim titriyor, nefes alamıyordum belki gördüklerimle ama ChanYeol'un küçük elleri benim bedenime değerken her şeyi unutmuştum, tabii diğer yandan aklım Jongin'deydi ama onu geri dönüp alacağıma yemin etmiştim bile çoktan. Kyun Hee arabasını getirerek bizi arabaya koyduğunda hızla uzaklaştık oradan. Taemin'in bizi fark etmemesini diliyorduk ikimiz de, eğer fark etseydi neler olacağını söylememe gerek var mı?" YiFan, gözlerini yerde bir köşeye sabitlemiş, sanki kendisi ile konuşur gibi üçlüye geçmişi anlatıyordu. Gözünden süzülen yaşlar ve titreyen ellerine rağmen anlatması gayet cürretkardı. YiFan kimsenin konuşmasına izin vermeyerek derin bir nefes aldı ve konuştu, "Kyun Hee, bizi kendi memleketinde ki evine götürerek, evini açmıştı. 2 sene onunla geçirirken, ChanYeol sana bakmak öylesine zordu ki dostum, Kyun Hee bazen kalp krizi geçirecek diye düşünüyordum. 2 sene sonunda sen yürümeyi bile öğrenmiştin, benim ise tek tesellim sen ve iyi olması için dua ettiğim Jongin'di. Taemin'in bizi aradığını ama bulamadığını biliyordum, bu da beni fazlasıyla mutlu ediyordu. Normal bir sabaha ChanYeol'un ağlaması ile gözlerimi açıp koşarak yanına geldiğimde, Kyun Hee uyanmasın diye seni tekrar geri uyuttum ancak bu o kadar kısa sürmemişti ama Kyun Hee hala uyuyordu şaşırtıcı bir şekilde. ChanYeol'un  uyumasıyla onu beşiğine bırakarak Kyun Hee'nin odasına girdim. Yerde güzelce uzanıyordu her zaman ki gibi, ancak elimde yazdığı bir kağıtla uyuya kalması beni şaşırtmıştı. Uyanmamasını sağlamak için yavaşça elinden kağıdı çekerek açıp okudum,

Without You [KAİSOO]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin