1.Bölüm // Yok oluş

351 105 38
                                    

Bolüm şarkısı:Jonny-maria🎵 keyifli dinlemeler.😊😊

Aynı gün kaybettiğiniz iki anı mı canınızı daha çok yakar,yoksa yok olan tenlerin bıraktığı parçalarla mı bedeniniz daha çok kanar?🍂🍂

Parçalara ayrılmıştı ondan geriye  kalan ,her zaman onun yerini tutmasa da onun varlığını yanımda hissettiren kolyesi.Annemden geriye tek kalan anım,(kurtarıcım)hayallerim şimdi avuçlarımın arasındaydı parçalar halinde.Öyle ağlamak istiyordum ki hıçkırıklarıma gökyüzü bile dayanamayıp eşlik etsin.Yeryüzü toprağına düşen her bir damla ve yaşla büyük bir mateme ve hüzne tutsak düşüversin.
🍁🍁
Avuçlarım yanıyordu evet hissedebiliyordum o ateşi. Beni 11 yıl önce yakan ateş sanki tekrardan alev almıştı .Dayanması o kadar zordu ki ama dayanamasamda verdiğim söze,anneme ihanet etmiş olacaktım.Sol gözümdeki yaştan başladım ellerimle silmeye.Dik duracaktım annnem için,zaten onun için katlanmamışmıydım her ayrı acıya ve yine onun için dik duracaktım.
Sol elimi yere koydum ve sağ elimin arasındaki ondan geriye kalan tek anımı, kurtarıcımı avucumun arasında ellerimi parçalarcasına sıktım.Yavaşça ayağa kalkmaya çalıştım.Dediğim gibi sadece çalıştım ve sonuç kalkamadım.Tekrar denedim ama yine olmadı ve bir kez daha ,bu sefer biraz tökezledim fakat sonunda başardım ve ayağa kalktım.Ağladığımı belli etmeden hemen çalıştığım yerin lavabosuna koştum.Koşar adımlarla kapının önüne geldim.Sağ elimdeki kolyenin parçalarını pantolonumun cebine yerleştirdim ve koyduğum yerden emin olduktan sonra kapının kolunu indirip içeri girdim.Ceketimin kollarını biraz katladım ve musluğu açtım . Önce kolyenin sıktığımdan dolayı çok değil ama az da olsa kızarmış olan elimi sonra da hiç durmak sızın yüzümü yıkadım.Tenime değen her bir damla sanki daha çok serinletmek yerine alev alıyordu tenimde .Ama dik durmalıydım onun için son bir kez daha yüzümü yıkadıktan sonra ,tabi biraz da iyi olduğumdan emin olunca kağıt havluyla ellerimi ve yüzümü kurulayıp lavabodan çıktım.

Bugün erken gelmiştim çalıştığım mekana .Belki de annemden sonra tek huzur bulduğum mekandı burası .Çunki onun özlemini bir nebzede olsa bu mekan ve bu mekanın sahibi sayesinde unutuyordum.Burası bi çiçek serasıydı,ismini bilmediğim birçok bitki vardı bu serada,tabi sera diyorum ama serayla uzaktan yakından alakası yoktu buranın.Hayal edemeyeceğiniz güzellikte bitki çeşitleri ve ona eş değer güzellikte kokuları var.Bu mekanda çalışmaya 12 yaşımda başlamış . 8 yaşımda Toprak Amcayla tanışmıştım.O zamanda sevecendi Toprak Amca, tıpkı şuan ki sevecenliğinden ve merhametliliğinden ödün vermediği gibi. Gülümsemeyi annemeden sonra yakıştırdığım tek insandı Toprak Amca.Beni kendi evladından hiçbir zaman ayırmamıştı.Sahi evladı demişken ,bir oğlu varmış tabi hiç görmediğim bi evladı.Ara sıra Toprak Amcanın anlattığı kadarıyla tanıyordum onu.Toprak Amca bugüne kadar hiç tam bir şekilde anlatmamıştı oğlunu,hep üstü kapalı anlatırdı.Tahminime göre görüşmüyorlardı hatta bi ara ,oğlunun Toprak Amcadan nefret ettiğini dahi duymuştum .Tabi Tonton Amca konuyu hemen ört past etmişti . Bende açmamıştım zaten .Meraklı bir insan değildim,o anlatırsa dinlerdim. Anlatmadığı zaman ailevi sorunlarına,Toprak Amcaya göre değil tabi kimsenin özel meselelerine burun sokmayı sevmezdim. Çünki bana yapılmasından hoşlanmadığım bir davranışı bir başkasına yapmam beni kötü insandan başka birşey yapmazdı.

8. yaş günümde ve 11 yıl önce ; 🍁🍁

Babam yurt dışında olduğu için daha doğrusu yurt dışında olduğunu söylerdi annem. İş amaçlı gelemediğini, gelmeyi çok istediğini fakat işleri engel olduğundan dolayı hiçbir doğum günüme katılamadığını ( doğduğum gün hariç) ama beni çok sevdiğini ve iyi dileklerde bulunduğunu söylerdi hep.Küçükken inanırdım bu tatlı yalanlara fakat şimdi ASLA .Tabi gerçekleri ve ihaneti öğrenmiş olmasaydım yine inanırmıydım orası meçhul.Annem çok sevecen insandı .Gülümsemesi bir bebeği kıskandırır nitelikteydi.Gözleri bal renginde saçlarıda gözlerini kıskandırırdı .Kalın kavizli kaşları vardı .Dudakları kirazla eş değer kırmızılıktaydı.Uzun boylu ve beyaz tenliydi.Pamuk gibi elleri vardı dokunduğu yeri yumuşatan ve insana tutunca huzur veren.
🍂🍂
Yine bir Kasım ayıydı.Ağaçlar yapraklarını dökmüş ,bir iki tane yaprağını kolunda bırakmış ve doğaya sesleniyordu sanki ;
"Ben burdayım !"diye.
Sonbaharın en güzel gösregelerinden birini daha bizlere sunuyordu.En sevdiğim mevsimdi sonbahar.Niye sevmiyeyim ki ? Ben yağmurun kızıydım;
simsiyah bulutların ,dinmek bilmeyen yağmurun ve kesilmeyen gök gürültüsünün 🌩️ şimşeğin kızı.Ben bu mevsimde doğmuştum tam da bugün,Eğer bu mevsimde doğmuş olmasaydım yine severmiydim bu mevsimi?

KIZIL ANAHTAR🗝️Where stories live. Discover now