Kıvılcımı Söndürmeyen Ateşi Zapt Edemez

5.4K 185 146
                                    



Bunun üzerine Petrus İsa'ya gelip, "Ya Rab" dedi, "Kardeşim bana karşı kaç kez günah işlerse onu bağışlamalıyım? Yedi kez mi?"

İsa, "Yedi kez değil" dedi. "Yetmiş kere yedi kez derim sana. Şöyle ki, Göklerin Egemenliği, köleleriyle hesaplaşmak isteyen bir krala benzer. Kral hesap görmeye başladığında kendisine, borcu on bin talantı bulan bir köle getirildi. Kölenin ödeme gücü olmadığından efendisi onun, karısının, çocuklarının ve bütün malının satılıp borcun ödenmesini buyurdu. Köle yere kapanıp efendisine, 'Ne olur, sabret! Bütün borcumu ödeyeceğim' dedi. Efendisi köleye acıdı, borcunu bağışlayıp onu salıverdi. Ama köle çıkıp gitti, kendisine yüz dinar borcu olan başka bir köleye rastladı. Onu yakalayıp, 'Borcunu öde' diyerek boğazına sarıldı.

Bu köle yüzüstü yere kapandı, 'Ne olur, sabret! Borcumu ödeyeceğim' diye yalvardı. Ama ilk köle bunu reddetti. Gitti, borcunu ödeyinceye dek adamı zindana kapattı. Öteki köleler, olanları görünce çok üzüldüler. Efendilerine gidip bütün olup bitenleri anlattılar. Bunun üzerine efendisi köleyi yanına çağırdı. 'Ey kötü köle!' dedi. 'Bana yalvardığın için bütün borcunu bağışladım. Benim sana acıdığım gibi, senin de köle arkadaşına acıman gerekmez miydi?' Bu öfkeyle efendisi, bütün borcunu ödeyinceye dek onu işkencecilere teslim etti.


''Eğer her biriniz kardeşini gönülden bağışlamazsa, göksel Babam da size öyle davranacaktır."

(Matta, 18: 21-35. baplar)


Köyün birinde İvan Şçerbakov diye bir köylü yaşıyordu. Durumu iyiydi; gücü kuvveti yerindeydi, köyün en çalışkan adamıydı, üç de yetişkin oğlu vardı: Oğullarından biri evli, diğeri nişanlıydı, delikanlılık çağındaki üçüncü oğlu ata binmeye, çift sürmeye başlamıştı bile. İvan'ın ihtiyar karısı ev işlerinden anlayan, akıllı bir kadındı; gelini de çalışkan ve uysal çıkmıştı. İvan ailesiyle birlikte güzelce yaşayıp gidiyordu. Ev halkı içinde çalışmayan tek boğaz İvan'ın ihtiyar babasıydı (yedi yıldır astım yüzünden sobanın üzerinde yatıyordu). İvan'ın yeterince hayvanı vardı: üç at, bir tay, danalı bir inek, on beş tane de koyun. Kadınlar hem erkeklerin ayakkabılarından çamaşırlarına kadar her şeylerini dikiyor, hem de tarlada çalışıyordu. Erkekler de ekinlerle uğraşıyordu. Buğdayları yetiyor, hatta ertesi yıla bile kalıyordu; yulaflarıyla da hem vergileri ödüyor, hem de bütün ihtiyaçlarını karşılıyorlardı. İvan'la çocukları rahatça yaşayıp gidiyordu işte. Fakat yan komşuları Gordey İvanov'un oğlu Topal Gavrilo ile aralarında bir düşmanlık başladı.

İhtiyar Gordey hayattayken ve İvan'ın babası da sağlıklıyken iki komşu pek sıkı fıkıydı. Kadınlara elek veya tekne, erkeklere kaba keten veya değiştirilecek bir araba tekerliği gerekince hemen bir evden diğerine koşulur, komşuluk gereği birbirlerine yardım ederlerdi. Birisinin danası diğerinin harmanına girerse sadece kovalanır ve sahibine de, "Hayvanı bırakma, daha harmanı kaldırmadık," denirdi. Hayvanı harmanda veya ahırda saklamak, birbirlerini kötülemek gibi şeyler asla görülmezdi.

İhtiyarlar böyle yaşardı. Fakat idareyi gençler alınca iş değişti.

Bir hiç yüzünden başladı her şey.

İvan'ın gelininin tavuğu erken yumurtlamaya başlamıştı. Kadıncağız da Paskalya için yumurta biriktirmeye karar verdi. Her gün ahıra gidiyor, araba kasasında bir yumurta buluyordu. Günün birinde çocuklar hayvanı ürkütmüş olacaklar ki, tavuk çiti aşıp komşunun avlusuna geçti ve orada yumurtladı. Tavuğun gıdakladığını duyan genç kadın, "Şimdi vaktim yok, tatil öncesi evi toparlamalıyım, sonra alırım," diye düşündü. Akşam ahıra uğradı, araba kasasında yumurta falan yoktu. Kaynanasına, kaynına alıp almadıklarını sordu, almadıklarını söylediler. Fakat küçük kaynı Taraska şunları söyledi: "Senin tavuk komşunun avlusuna yumurtladı, orada gıdaklayıp geldiğini gördüm." Gelin gözlerini yumup horozun yanına çökmüş, uyuklayan tavuğuna baktı. Nereye yumurtladığını sormak isterdi ama cevap falan alamazdı elbette; o da komşuya gitti. Onu ihtiyar kadın karşıladı:

İnsan Neyle Yaşar?Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang