26~ Korku

5.3K 733 741
                                    

Lütfen beğenip yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar!

Bölüm şarkısı: Aurora- Runaway

26. Bölüm

Gök gürültüsü ve şimşek her zaman benim büyük düşmanım olmuştu. Ortaokulda okurken, sınıfımızdaki haylaz ve herkese sataşan çocuğu, uydurmaca olduğu çok belli olan bir hikâye anlatmıştı. Gök gürüldediği zaman bu Tanrı'nın bize kızdığı anlamına gelirdi. Şimşekler ise kızgınlığının somut bir hale bürünmesiydi. Küçük Taehyung, Tanrı'nın ona kızması fikrinden ölümüne korktuğu için şimşek ve gök gürültüsü onun en büyük korkusuydu.

Anne ve babamı bir trafik kazasında –Hoseok'un söylediğine göre planlı olan bir trafik kazasında- kaybetmeden önce şimşekli günler benim için biraz daha az korkunçtu. Çünkü onlar ölene kadar, kaç yaşında olursam olayım onların yanında kalmama bir şey demezlerdi. Annem arada eşek kadar adam olduğum hakkında söylense de, şimşekli günlerde onların odasında bulunan koltukta yatmam ikisi için de sorun değildi. Bazen de o günler annem yanıma gelir, benim yatağımda, benimle birlikte uyurdu. Jiyeon annemle babam bana ilgi gösteriyor diye kıskanır, o da bizimle birlikte uyurdu. Aslında liseye geçtiğimde o ortaokulda söylenen şeylerin gerçek olmadığını anlamıştım, yine de bu korkum o kadar uzun süre devam etmişti ki, korkacak bir şey olmadığını fark etsem bile korkmaya devam ediyordum.

Tabii geceleri gökyüzünü büyük bir ışıkla parlatan şimşeklerin gerçekten Tanrı'nın öfkesi olduğuna inanmam da çok geç olmamıştı. Anne ve babamın öldüğünü öğrendiğim gün dışarıda büyük bir fırtına ve ona eşlik eden sağır edici gök gürültüleri vardı. Jiyeon ile akrabalarımızın kapısında bize bakmaları için gezindiğimiz gün saatlerce şimşekler her yanı aydınlatmıştı. Jiyeon'un hasta olduğunu öğrendiğim gün ise hastanenin camlarını titreten gök gürültüsünün hemen ardından gelen şimşekler ile korkudan titriyordum. Jungkook ile tanıştığım gün çiseleyen yağmur, o yanımdan ayrıldığı an çoğalmış ve ardından korktuğum o ikiliyi getirmişti. Hayatımın her dönüş noktasında neden şimşeklerin altında kaldığımı bilmiyordum fakat ortaokulda bana söylenen o safsatanın gerçek olmadığını bilmem bile yeterli değildi.

Tanrı kötülük içinde yüzen insanlara öfkesini gösteriyordu. Ailemi öldüren kişilere, bize evini açmayan akrabalarıma, Jiyeon'un hasta olmasına göz yuman bana ve birilerinin canını almak çok kolay bir şeymiş gibi kiralık katil olmamı teklif eden Jungkook'a kızgındı, bunu da şimşekleri ile gösteriyordu. Yine de buna göz kapamak hepimiz için daha kolaydı. Benim için de kolay olmasını isterdim fakat hiçbir zaman bu korkum peşimi bırakmamıştı, ben de ondan kurtulabilecek kadar cesur değildim sanırım.

Trafik kazasından sonraki gök gürültülerinden korunmak için sığınacağım kişiler de elimden alınmıştı. O günler barda benimle çalışan Joogi'nin evinde kalırdım veya onun evi müsait olmadığında –evini ailesiyle kullanmıyor olsa da ailesi sık sık ona kalmaya geliyordu- barın arka kısmındaki çalışan odasına patrondan izin alarak yerleştirdiğimiz yatakların birinde ben, diğerinde de Yoohyeon yatardı. Evine gitmesini söylerdim fakat hızlıca yapmacık bir sinire bürünüp " Ben burada kalmazsam seni kurtlar yer TaeTae. Senin koruyucun olacağım," diyerek kahraman rolüne bürünürdü. Şimşekten korktuğumu biliyordu fakat benim korkum nedeniyle yanımda kaldığını söylemezdi. Bu ince hareketiyle her zaman beni korkumu dile getirmekten kurtardığı için ona her zaman minnettar kalacaktım sanırım.

Gözlerimi dışarıda büyük bir gürültü ile yağan yağmura eşlik eden rüzgârın uğultusuna bakarken, beni zaten hafif olmaya mahkûm olan uykumdan uyandıran gök gürültüsü sesini duyunca kendimi yataktan kaldırıp sürükleyerek camın önüne getirmiştim. Saat büyük ihtimalle üç veya dörttü, çünkü yatağa yattığımda saatin iki olduğunu hatırlıyordum. Gözlerime uykusuzluktan iğneler battığını hesaba katarsak en fazla iki saat uymuş olabilirdim.

Nightmare / VKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin