5/ mavi gözler

2.2K 339 933
                                    

"Gençliğimin baharını seni severek geçirdim, sadece seni. Çocuğumun babasını." eski eşi karşısındaki koltukta oturmuş ağlarken gözlerini ayak ucuna dikmişti Jimin.

Mahkemeye evli girip ayrı çıkmalarının üzerinden bir ay geçmişti. Kızlarının velayeti babaya verilmişti, Mirinae onunla kalmıştı bu bir ayda fakat sürekli annesini sayıkladığından bir ayın sonunda genç kadını evine gelmeye ikna etmişti Jimin ne söyleyeceğini bilmiyor olmasına rağmen.

Fakat yalnızca bir bardak şarap ve çokça hüznün ardından buraya gelmişlerdi işte, başladıkları yere.

"Mirinae uyanacak." sesi yüksek çıktığından genç kadını uyarmak istemişti fakat bunun geri tepeceğini görememişti.

"O olmasaydı benimle evlenmeyecektin değil mi?" kadın bu sefer bağırdığında ayaklandı Jimin ve kadının yanına gidip oturdu hızla.

"Amite, seni hep çok sevdim. Bunu biliyorsun." ellerini kadının dizlerine koyduğu titreyen parmaklara uzattı fakat tutmasına izin vermedi mavi gözleri ağlamaktan cam gibi parıldayan Amite.

"Ama benimle evlenmezdin, Jimin." diye üsteledi kadın. "Beni o anlamda sevmedin hiçbir zaman."

Ne diyebilirdi ki? Bu doğruydu, genç kadına aşık değildi, hiç olmamıştı. Onu hep bir arkadaş olarak görmüştü; beraber kızlarını büyüttüğü bir arkadaşı, aynı evi paylaştığı ve evlendiği, aynı yatakta yıllarca beraber uyuduğu fakat ilk seferlerinden sonra elini bile sürmediği arkadaşı.

"Özür dilerim. O gece de özür diledim senden... Başka bir şey gelmiyor çünkü elimden."

Genç kadın yanında tüm içtenliğiyle ondan özür dileyen adama baktı yaşlı gözleriyle ve biraz yakınlaştı ona. Sonra adını mırıldandı; ne yaparsa yapsın, kiminle olursa olsun, hiçbir zaman unutamayacaktı bu çikolata kahvesi gözleri biliyordu. Ayrılmış olmaları umurunda değildi, ertesi güne alınmış geri iadesiz bir uçak bileti vardı, bu da umurunda değildi. Jimin onu geri istese; ona aslında onu sevdiğini, o anlamda sevdiğini, söylese bir saniye beklemez geri dönerdi ilklerini yaşadığı adama. Biraz öne doğru eğildi ve Jimin'in dudaklarına uzanmayı denedi fakat eski eşinin ne yapmaya çalıştığını anladığından ikili koltukta kenara kaydı genç adam.

"Amite, seni buraya bunun için çağırmadım." dedi sonra onu utandırmamış olmayı umarak.

"Beni hiçbir zaman bunun için çağırmadın zaten." histerik bir gülüş yolladı genç kadın ve Jimin'in onun için doldurduğu şarap bardağına uzanıp bir yudum aldı gözleri kızlarının odasının kapalı kapısına takılıp kalmışken.

Jimin onu anlayabiliyordu. Ona hak da veriyordu. Ona ayrılalım dediğinde bunu Jimin'i denemek için yaptığını anlamıştı, o gün öğrendiklerini sineye çekmesi kolay olmamıştı fakat bugüne kadar susmasının tek sebebi minik kızının yüzündeki gülümsemeydi işte.

"Adının Fransızcadaki anlamı 'arkadaş'." kadın tekrar güldü ve Jimin'e çevirdi düşünceli gözlerini.

"Ana dilimi ve adımın anlamını biliyorum, continue de parler.*" Amite'nin uzun zamandır Fransızca konuştuğunu duymadığından gülümsedi Jimin istemsizce.

"Seni ilk gördüğümde ve adını duyduğumda bu kız benim 'arkadaşım' olsa keşke demiştim kendime. Çok güzeldin, kumral saçların ve mavi gözlerin herkesi büyülemişti. Çok zekiydin ve aksanın öyle etkileyiciydi ki sana Korece öğretmemin karşılığında aksanım üzerinde çalışmayı teklif edecektim ama cesaret edemedim hiç." kadın da gülümsedi bunu duyduğunda ve şarabından bir yudum daha aldı.

Inner Child × vminWhere stories live. Discover now