TANITIM

216 91 85
                                    

  Bu hayat bana hiç yeşil ışık yakmadı. Hiç doya doya gülemedim, hiç eğlenemedim; başımda hep bir bela, hep bir sıkıntı, hep bir yorgunluk, hep bir bıkkınlık...

Ben çevremdeki insanlar tarafından hep aşağılanan, ailemin söylediği üzere psikolojik sorunlar yaşayan bir kızdım. Abisinin ölümü üzerine belli bir dönem okula gidemeyen, daha sonra öğretmenlerinin ısrarı sayesinde tekrar okula başlayan, hayatı zehir gibi yaşayan bir kız. Ben Deniz Yılmaz. 18 yaşındayım. Karaoglan Koleji'nde 12. sınıfta okuyorum. 1.74 boyum 61 kiloyum. Güzel denilebilecek bir fiziğim, uzun kahverengi saçlarım ve yeşil gözlerimle pek de çirkin sayılmam...

                             GİRİŞ
                                                19 Ocak 2014
"Ne olmuş burda?"
"Biz de bilmiyoruz."
"Daha 20 yaşındaki çocuktan kim ne istemiş olabilir ki?"
"İnşallah ölmemiştir."
"İsmi RüzgarYılmaz"
"..."
"Hemen ailesine haber verelim."

Nasıl yani abime ne oldu ki? Neden başındaki herkes bir şeyler soruyor?Annem ve babam nerdelerdi? Ve en önemlisi  abim ölüyor muydu? Ben kafamdaki bu sorularla daha fazla uğraşamayacağımı anlayıp gözyaşları içinde kalabalığın ortasına daldım. Çocuk aklım yerde kanlar içinde yatan abimi görüp havaya bir çığlık bıraktığı sırada olduğum yerde《Abimin başında 》yığıldım kaldım. Gözlerimin önü buğulandığı sırada başıma toplanan bir kaç insan ve uzaktan boğuk bir çıkan annem ve babamın sesini duydum. Beni ne kadar önemsiyorlardı ki sanki? varsa yoksa Eren -kadeşim- ... Hava kararmaya başladığı sırada《Aslında hava kararmıyordu küçük Deniz bayılıyordu》bir kucakta taşındığımı hissettim. Sonrası ise koca bir boşluk...

"Bazı anlar gelir korkarsınız, bazen çaresiz kalırsınız, bazen mutlu da olursunuz bunlar bilinen hislerdir. Ama hiçlik insanı mahveden duygudur. Bir belirsizliğin ortasına düşersiniz sağa giderskniz yok, sola gidersiniz yok işte o zaman kendinizi yiyip bitirdiğiniz andasınızdır. İşte tam şu an ben o anın içindeyim."

Rüzgar abim beni ne kadar çok sever, ne kadar çok koruyup kollama isterse annem ve babam da bir o kadar beni umursamazlar. Özellikle Eren doğduktan sonra benimle bağlantıyı tamamen kopardılar. Hayatım boyunca benimle abim ilgilendi. Bana hiç kıyamazdı. Düşsem koşarak gelir acıyan yerimi öper, beni daima güçlü ve cesur olmaya iterdi. Bir keresinde bana şöyle söylemişti

"İnsanın yaşam düzeyini bilinçli bir çabayla yükseltme konusundaki tartışma götürmez yeteneğinden daha cesaret verici bir gerçek bilmiyorum. Sen de kendi ayakların üzerinde duracak, yaşam düzeyini en üst seviyelere çıkaracaksın."
Bu söz o günden sonra benim hayata bağlı kalmamı sağlamıştı. O günden sonra bu sözü kendime hedef edinerek onu gerçekleştirmeye çalışmıştım.

Gözleimi açtığımda bir hastane odasındaydım. Ben burda ne işim olduğunu sorgularken başımda mahvolmuş bir şekilde bekleyen anne ce babamı dördüğümde aklıma abim geldi. Onların bana yaptığı gibi ben de onları umursamadan ağlayarak kapıya koştum. Annem ve babam vmbeni durdurmaya çalıştığı sırada ben çoktan koridira ulaşmıştım. Var olan gücümle koşuyor, bir yandan deli gibi ağlıyor bir yandan da önüme gelen bütün kapıları zorluyordum. Annemin koridorun ortasında yığılmasıni babamın onun başında doktor çağırmasını umursamadan canımdan çok sevdiğim abimi aramaya devam ediyordum. Karşımda duran YOĞUN BAKIM yazısının önüne gelipdurduğum sırada minicik kalbime bir acı saplanmıştı. Camdan bakıp içeride her yerine kablo bağlanmış abimi göŕmemle ağzımdan çıkan hıçkırıklara engel olamadım. O sırada oradan geçen bir doktor gördüm ona dönerek
"Abimi görmek istiyorum. "
dedim. hıçkırıklarımın arasından. Doktor bana dönerek
"Annen ve baban nerde? onlar olmadan seni içeri alamam küçük kız."
Dedi. Ben ise daha fazla ayakta duramayacağımı anlayıp dizlerimin üstüne çöktüm ve "Abim bana kıyamaz, beni görür görmez uyanacaktır lütfen doktor amca 2 dakika izin verin de göreyim abimi. "
dedim. Doktor bana acıyan gözlerle bakıyordu. Yanıma gelip ellerimi tuttu ve gözlerime bakarak
" Tamam küçük kız sana izin vereceğim ama iki dakikan var ben o sırada seni kapıda bekliyor olacağım tamam mı? "
Gülümsemeye çalışarak başımı salladığım sırada doktor beni elimden tutup abimin odasına götürmek üzere değişik kıyafetler giydirtti. Odaya girip abimi gördüğüm an güçlü olmam gerektiğini hissederek yanına gittim ve elini tuttum. Yanağına minik bir öpücük kondurup konuşmaya başladım

"A...abimm. Sen bana hiç kıyamazdın abim, şimdi kim kıydı sana? Bu kadar güzel bir kalbi kim kırabildi? Kim incitebildi seni...?"

Derince birin nefes aldı küçük Deniz ve konuşmaya devam etti
" Neren acıyor abicim? Ben de orayı öpeyim de bir an önce iyileş."

Ama küçük Deniz bilmiyordu ki abisi iyileşmeyecekti. Bilmiyordu bu onun canından çok sevdiģi abisini son görüşüydü.


Durdu, abisinin üşümüş ellerini hatırlayıp
"Abim üşümüş"
diyerek üzerine battaniyeyi iyice örttü. Bir tıklatma sesi duyup arkasını döndü doktor ona dolmuş gözlerle bakıp ona sürsinin dolduğunu söyledi. Ne yani bu kadar mı görecekti abisini. İçinden olsun bu kadar da yeter diye düşündü. Abisinin yanağına bir öpücük daha kondurdu ve vedalaşıp çıktı...

Daha sonra ise o güne dair hatırladığı tek şey abisinin ölüm haberinin gelmesi, anne ve babasının yıkılması ve en önemlisi Deniz. Deniz'in hayatı artık komple değişecekti. Deniz anlamıştı artık abisinin bir daha gelmeyeceğini ve hiçbir şeyin bir daha eskisi gibi olmayacağını. İster 10 sene geçsin ister 100 sene Deniz'in bildiği tek bir şey vardı o d aabisinin daha dün gibi aklında aklında olacağı ve hayatının hiç de normal olmayacağı ...

Herkese merhaba arkadaşlar bu benim ilk kitabım o yüzden çok heyecanlıyım. Bana yorumlarınızla destek olur ve yön verirseniz çok sevinirim. Bu arada bana bu kitabımı yazmamda yardımcı olan ve beni daima destekleyen ablama sonsuz sevgilerimi iletiyorum. Ve de bu kitabımı yazmama vesile olan bir tanecik kankama yaren_kalkan44 çooook teşekkür ederim.yorum yazmayı ihmal etmeyin lütfen bir dahaki bölümde görüşmek üzere...

Melisa Kars :):):)

Deniz'in Ayaz'ıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin