5. Bölüm ~NOT DEFTERİ~

288 179 77
                                    

Beyza için annemle bir şeyler hazırladık."Kızım biz babanla dışarı çıkıyoruz" dedi annem."Tamam anne". Annemler çıktıktan sonra biraz telefona baktım. Kapı çaldı, Beyza beklediğimden de erken geldi. Girer girmez çantasını alıp "oturma odası neresi?" dedi. "Karşı taraf." Aceleyle çantasından ağda bir kaç tane makyaj malzemesi çıkardı. O komik halini kim görse gülerdi. Kahkaha atınca o da gülmeye başladı. Bir yandan ağda yapıyorduk bir yandan da dedikodu. Sarp'ın Demir'e yaptığını anlattım. Duyunca şaşırdı."Sarp Demirle eski arkadaş şimdi konuşmuyorlar, ama Sarp hiç bir kız için birine vurmaz umursamaz bile" dedi. Bir an gururlandım. Ağda fazla da acıtmıyormuş aslında, doğrulup yüzüme baktım. "Benim gerçek ten rengim bu mu?" dedim. Beyza kahkahalarla gülmeye başladı. getirdiği makyaj malzemelerini işaret etti. Hala gülsede ne dediğini anlıyorum. "Bunları sana aldım, yarın nerden öğreniyorsan öğren sür gel" dedi. Saat geç olduğu için kalktı. Onu yolcu ederken annemler geldi. Yüzüme şaşkın şaşkın baktı. Anlamış olacak ki gülümsedi. Babam tabiki fark etmeden yanağımı öpüp içeri girdi. Annem pis pis gülerek babamın arkasından mutfağa geçti. Annemden bir şey saklamazdım, olanları anlattım. Benden pek fazla böyle bir şey beklemediği için şaşırdı. Dikkatli olmamı söyledi. Yemeği hazırlayıp sofraya oturduk.Her zamanki gibi konuştuktan sonra babam ve annem televizyon izlemeye geçti. Bilgisayarımı alıp yatağıma uzandım. 13 reasons why açtım. her zamanki gibi izlerken uyuya kalmışım.

Çalan alarmı kırmak istercesine fırlattım. Dünyanın en kötü sesiyle uyanmak berbat bir duygu. Banyoya yüzümü yıkamaya gittim. Her zamanki gibi yüzümü değil tişörtümü en çok tişörtümü ıslattım. Banyodan çıkıp mutfağa bir şeyler atıştırmaya gittim. Masanın üstündeki gevreği tabağıma döktüm, dolaptan sütü çıkarıp gevrekle karıştırdım. Üç dört kaşık alıp üstümü giyinmeye gittim. Aynadan kendimi görünce gülmeye başladım, bir kaş insanı nasıl bu kadar değiştirebilir hala aklım almıyor. Bu gün özenli bir şekilde giyineceğim dedim ama bu kadar yakışacağını tahmin bile edemedim. siyah kot ceketimi formamın üstüne geçirdim altıma siyah kot pantolonumla kemerimi taktım. Sanırım vücudumdaki en beğendiğim yer bacaklarım ve belim. beyaz ayakkabılarımı giyip çantamı aldım servise koşarak bindim.

Okula geldiğimde sıraya geçtim. Demir Sarp'dan önce gelmişti. Yine gözünü kaçırmadan bana bakıyordu. Ama kendi sırasından. Beyza'nın geldiğini görünce teşekkür edercesine ayağa kalkıp sarıldım."Çoook güzel olmuşsun" dedi. "Teşekkür ettim". Sırama oturmak için geçecekken 1.90 birine çarptım. 1.65 bir kız olarak yüzünü görmem zaman aldı. Kolarımdan tutup yüzü görecek şekilde geriye itti. Sarp olduğunu anlamıştım. Gözlerime bakıp iyice süzdü. Kollarımı bırakıp, sıramıza geçti. Bende arkasından ufak adımlarla yanına oturdum.

Derse gireli yarım saat olmuştu. Hala ona bakıyordum. ona bakmamak gibi bir şey olamaz gibi geliyordu. Ne ders umrumdaydı ne de başka bir şey... Aniden kolumu tutup beni kendine çekti. Yeşil gözleriyle sanki beni o yeşil derinlikte boğacak gibi sert bir şekilde dişlerini sıkarak gözlerime baktı. "Bir daha bana bakmayacaksın" dedi. Boğazım bir anda düğümleniverdi. Ne diyeceğimi bilemeden öylece baktım. Kolumu itip önüne döndü. Kafamı diğer tarafa çevirdim ve sıraya koydum. Onu her şeyden önce anlamak istiyordum. Neydi gözlerindeki yeşilin bana anlatmak istediği....

Burnuma gelen sert ve eşi benzeri olmayan bir koku geliyordu. Gözlerimi yavaş yavaş açtım uyumuşum. Lacivert bir kot ceketin üstündeydi kafam. Kafamı yavaşça kaldırdım, Sarp üstündeki ceketi katlayıp ikimizinde kafasının altına gelecek şekilde koyup o da uyumuş. Resmen rüya gibi bir andı. yüzüm onun yüzüne bakacak şekilde Kafamı tekrar dünyanın en güzel kokulu ceketinin üstüne koydum. Onun bu halini ve kokusunu beynime kazımak istiyorum. Gözünü yavaş yavaş açarken, hemen gözleri kapattım. Ne kalktı, ne de hareket etti. Resmen beni izliyordu. "Allah'ım lütfen bu yaşadığım gerçek olsun" diye içimden dua ettim. meraktan dayanmıyordum. Gözlerimi yavaş yavaş açtım. Yeşilin en güzel tonu olan gözleriyle buluştu gözlerim. Ok gibi kiprikleri teker teker kalbime saplanıyordu. O bana bakıyordu bende ona, sanki ikimizinde anlatmak istediği şeyleri gözlerimiz anlatıyordu. Ama onun anlattıkları daha ağır ve daha kasvetliydi. Yüzünü daha çok incelemeye başladım. Çenesinin üstündeki belli belirsiz ben resmen yüzündeki tüm güzelliği tamamlamıştı.

Bir bağırma sesiyle ikimizde doğrulduk. Sarp hemen ayağa kalkıp kapıya yöneldi. Sesi tanıdığı belliydi. Takım elbiseli beyaz saçlı hafif kirli sakallı sert bir adam gelip Sarpı odasına Çağırdı, Saatler geçti. Aklım hala onun bana bakışlarıyla anlatmak istediklerindeydi. Hemen aklıma not defteri geldi. Sarp'ın çantasını sıranın altına alıp gizlice karıştırmaya başladım en büyük gözde fermuarın altındaydı. eski siyah yapraklı üstündeki sigara deliği olan küçük defterini alıp çantama attım. İçimden bir his yapmamamı söylüyordu. Zil çaldı ama o hala yoktu. Herkes çıktı ben biraz daha bekledim. Ama gelmiyordu. Servisi baya bekletmiştim. Çıkmak zorunda kaldım.

Aklım not defterindeydi. O gördüğüm resimdeki kadın kimdi? O yazdığı saçları gibi dağınık yazıları ne anlatıyordu? Dilinin susup yeşil gözlerinin haykırdığı şey neydi? Not defterindeki sayfa gibi karanlık mıydı kalbi? Neden gülmüyordu?

ÖLÜMÜNE AŞKWhere stories live. Discover now