13/Alışmak ve Ayrılmak

4.6K 193 50
                                    

"Uğruna heba olunacak bunca şey varken ben sadece seni seçmiştim. İnsan solunda taşıdığını sonunda bulamazsa ne hale gelir bilir misin? Ne acıdır ölümüne severken diri diri gömmek!"

🖤

Şarkı: Perdenin Arkasındakiler / Kendime

Medya:Toprak Kızılca
***
Toprak'tan

Gecenin ayazı sessizlikle boğuyordu bizi. Bildiğim ve duyduğum tek şey kalbimin çığlığıydı.

Ellerim tir tir titrerken dudaklarım ve göğsünde sabit duran ellerim sıcaktan yanıyordu. Dudakları dudaklarımdan ayrılırken dudaklarım eksikliğini hemen hissetmiş gibi ona doğru yönelince bir anda kendime gelip gözlerimi açtım. Ve onun alev almış yanan gözlerini gördüğümde tamamen ruhum kontrolüm altından çıkmıştı.

Belimdeki eli biraz daha sıkılaşınca yükselmiş ayaklarımı yere bastım.

Göğsümdeki ellerimden onu sertçe ittirip, hızlı bir tokat attım.

Hayır Aybars...

Korkuyordum. Onun sınırlarını aşmaktan, onun derinlerini görmekten. Tüm güvensizlikler geldi aklıma o an.

" İ...istemiyorum."

Kafamı iki yana sallayarak konuştum. Aybars'ın ellerinden kurtulup devam ettim.

"Aybars bu olmamalı...lütfen benden uzak dur."

Aybars'ın gözlerinde gördüğüm şey hayal kırıklığına benziyordu ama ben böylesine güçlü bir adamın benimle ilgili bir hayali olduğunu dahi inanamıyordum. Onun her şeyi bana fazlaydı. Öpücüğün kalbimdeki etkisi bile benim için çok yabancı ve çok güçlüydü.

"Toprak." sert sesi ve soğuk bakan gözleri sersemletse de o konuşmaya devam etti.

"İyi düşün Toprak!" bu bir uyarıydı. Dediği gibi oluyordu bu bir çıkmaz sokaktı. Ya kopacaktı koptuğu yerden ya da kördüğüm olup karışacaktı birbirine.

Gözlerime bakarak devam etti ve ben bu soğuk bakışı ile az önceki tüm sıcaklığımı kaybetmiştim. Soğuk bedenimi ele geçirmeye başlamıştı.

"İstemiyor musun? İyice düşün ve karar ver"

Gözümden akan yaşı hissettiğimde kafamı yere indirdim ve ellerimle sildim o yaşı. Daha sonra kafamı tekrar geri kaldırdım.

Başımı aşağı yukarı salladığımda ona seslenecektim ki o böldü sözümü.
"Tamam."

Söylemek istediğim şeyi duymak istemiyordu.
Ben de onun sözlerinden kırılacağımı biliyordum.
Adem elması hareketlenince yutkunmasını seyrettim ve o gömleğin yakası ile oynadı tek eliyle.

Bakışları denize kaydı, bense yumruk yaptığı diğer eline bakıyordum.

"Bir daha asla sana bu anlamda yaklaşmayacağım. Sınırlarımızı istediğin gibi çiziyorum ve asla bir daha bu aşılmayacak!"

Onun yemin eder gibi söylediği sözler içimde hıçkıran bir kız çocuğu bırakıyordu. Ama dudaklarımı ısıra ısıra susmasını sağlıyordum.

"İstediğin gibi Toprak Kızılca..."

İstemek mi? Tek hissettiğim acıyken bunu nasıl ben istemiştim.

"...özgürsün bir kuş kadar."

Kanadı kırılmış bir kuş kadar. Uçamayan bir kuş ne kadar özgür olabilirdi ki?

KIZILCA KIYAMETWhere stories live. Discover now