1.BÖLÜM "EYVAH"

100 7 6
                                    

Boyga şehrinin Kuman köyünün en iyi kılıç üreticisi olan Salur ve Boyga Ordusu'nun en yetenekli okçusu olan , fakat babası bir kanun kaçağı olduğu için komutanlar tarafından sevilmeyen Kıraç küçüklükten beri arkadaşlardır.

Salur, kara kaşlı, kara gözlü, güçlü bir kişiliği olan , evini kılıç atölyesi olarak kullanan , bekar bir adamdır. Kıraç ise sarışın , uzun saçlı -genellikle saçını sola doğru yatırır- yakışıklı bir adamdır.

Kıraç evinin altında kurduğu antrenman alanında okçuluğunu ilerletirken kapı çaldı. Kıraç yukarı çıktı ve antrenman yerinin kapısını kapatarak üstünü halıyla örttü. Kapının deliğinden baktı. Biri eliyle deliği kapatmıştı. Hızlı ve sessiz bir şekilde kapının arkasında asılı duran yayını eline aldı ,elini kapının yanında duran ayakkabılığın arkasına götürdü , duvarın arasına sıkıştırmış olduğu bir demir parçasını çekti ve ayakkabılığın arkasından 3 tane ok alarak yaya yerleştirdi. Kapının yanından aşağı bir ip sarktı. Üç okla kapıya nişan aldı. Ayak parmaklarının arasına , sarkan ipi aldı. . Kapı 2 kez daha tıklanmıştı. Son bir kez kapı deliğinden baktı , hala kapalı. İpi çekmesiyle okları yaydan bırakması bir oldu. Kapı aniden dışarı doğru açıldı ve oklardan son anda sıyrılan Salur gözüktü. Yüzünde her zamanki pişkin sırıtma bulunuyordu. "Tek kişilik ordumusun be.Ha ha ha" diye haykırdı Salur. "Harikasın! Senle arkadaş olduğum için çok şanslıyım." diyerek elini arkadaşının omzuna attı.Mütevazı. Kıraç sinirli gözlerle Salur'a baktı. Elini attığı gibi kendini yerde bulması bir oldu. "Bir daha beni deneme!" dedi. "Hadi ama küçük bir şakaydı." "Git ve oklarımı geri getir." dedi Kıraç. Salur okları almaya gittiğinde Kıraç evinin kapısını değiştirip , evin ormana karşı bakan tarafına yerleştirmesinin mantıklı ve işe yarar olduğunu bir kez daha anladı.Ya köydekiler bu olanları görselerdi.

Salur geldiğinde Kıraç "Hayırdır neden geldin." Dedi . "Evdeki yiyecekler bitmişte pazara gidecektim. Malum yol biraz uzun ." Kıraç evindeki tek oda olan mutfağına girdi , dolabı açtı ."At ile mi geldin ?""Evet." Kapı çaldı ve Salur kapıyı açtığında atın üstünde duran Kıraç'ı gördü. "Hadi."

Atlarına bindiler ve çarşıya doğru yola koyuldular . Patika yollardan ve bazen ormanın içinden ,kestirmeden gittiler . Yol devam ederken "Sen camdan çıkıp kapıya neden geldin" dedi Salur . "Zamandan tasarruf ." diye cevap verdi Kıraç. "Atım arkada." "Bir dakika" dedi Salur "Camı kilitleyemedin o zaman , ya hırsız girerse?" Aşağılayıcı ve Alaycı bir şekilde "Girsin.Eğlence çıkmış olur bizede." Dedi Kıraç gülerek.

Ormanın içindeki patika bir kestirme yoldan geçerlerken , ormandan kulak tırmalayan bir ses duydular .Bu bir hayvan sesi miydi ? Yoksa eskiden halkın dilinde dolaşan Ahi Efsanesi doğru muydu ?

Salur bunları aklından geçirdi. Neyse ki onlardan bahsetmemesi gerektiğini biliyordu . Bir keresinde halktan bir adam onları gördüğünü söylemiş, ertesi gün evinde ölü bulunmuştu. Ve daha nicesi...

Halk bunu yönetimin yaptığına emindi .Fakat işin aslı hiç bilinmedi. "Hey ,Kıraç düşündüğümü mü düşünüyorsun. Hayatımda hiç böyle bir ses duymadım." "Hayır. Duydun." Dedi Kıraç. "Küçükken bana şaka yapmak için okumu alıp,ağaçtan bir elma düşürmek istedin ya kafama."

Salur kıkırdamaya başladı. "Sonra yanlışlıkla bir karga vurmuştum." Dedi. "Evet aptal, bir üst köye taşınmak zorunda kalmıştık."
                             -
''Alakarga'' olarak bilinen kuş, kendi türünden bir kuşun ölüsünü gördüğünde yiyecek arayışına son verip diğerlerine seslenir. Çağrıyı duyan alakargalar, ölü kuşun etrafında

toplanır.
                               -
Kıraç atından indi ve onu bir ağaca bağladı. "Hey ne yapıyorsun sen !" dedi Salur. "Bu güne kadar doğa ile iç içe yaşadık Salur , şimdi onu aldatamayız." Salur'da atından inerek atını hızlıca ağaca bağladı ve Kıraç a yetişmek için bir iki adım koştu. "Şimdi bu sesin karga sesimi olduğunu söylüyorsun? " "Evet." Dedi Kıraç "Hem de senin vurduğun kargadan daha çok acı çeken bir karga sesi"

Yürümeye devam ettiler ve ses gittikçe artıyordu. Ormanın tam ortasındaydılar . Tam sese yaklaşmışlardı ki ses aniden durdu. Kıraç birden bir ağacın arkasın saklanarak siper aldı ve Salur'uda yanındaki ağacın arkasına itti. Kıraç'ı gören Salur'da kafası karışık bir şekilde ağacın arkasına saklandı.

"İleri bak." dedi Kıraç sessizce. Salur kafasını uzatarak ileri doğru baktı.Yerde yaralı bir karga can çekişiyordu. Kıraç a doğru dönerek "Gidelim buradan yoksa başımız büyük bir belaya girecek." dedi endişeli. "Zaten belada." dedi Kıraç.

"Sakın oraya gideceğini söyleme tüm kargalar başımıza toplanır. Daha biraz önce yolda söyledin."

"Çoktan bizi görmüşlerdir bile." diye cevap verdi Kıraç. Aniden yürümeye başladı karganın üstüne doğru . Salur arkasından sessiz ama sinirli bir sesle bağırdı "Ne yapıyorsun aptal !" Tabi ki Kıraç'ı yalnız bırakmayacaktı. Peşinden atıldı hemen. Kıraç karganın yanına geldi ve yere eğildi . Karganın kanadı ısırılmıştı, bu çok barizdi fakat kanadı ortada yoktu. Isırılan yerin etrafında yeşil bir salgı bulunuyordu.

İkisi de şaşkın bir şekilde birbirlerine bakıyorlardı. Salur bir an kafasını kaldırdı ve havaya baktı. Kıraç' a "Sakın kafanı kaldırma." Dedi. Kaldırdı kafasını Kıraç. Yukarıda 5 tane karga onlara bakıyordu. Kıraç yaşıyor mu yaşamıyor mu anlamak için kulağını karganın ağzına yaklaştırdı, iki parmağını nefes alıp almadığını kontrol etmek için karnına koydu. Bir anda bir sürü kanat sesi işittiler, etrafta göz gözü görmüyordu. "Ben sana demiştim" dedi Salur. "Neden beni dinlemedin ki ?" "Seni dinlemiş olsaydım çoktan kargalar tarafından öldürülmüştük. Çoktan fark etmişlerdi bizi" diye cevap veren Kıraç'ın ardından bir ses geldi. "Akşin'e gidin" "Eyvah şimdi lanetlendik işte" dedi Salur

1.BÖLÜMSONU

Beklenmedik MaceraWhere stories live. Discover now