Üçüncü Bölüm

37.4K 1.6K 1.2K
                                    

    DURU YATMAN

Babamın ofisinde her zaman ki gibi içimde ki huzursuzluğumla çalışıyordum. Hesapları incelerken şirketin durumunun iyice kötülediğini fark ettim. Bir süredir çokta iyi durumda olmadığımızı elbette biliyordum fakat bu kadar da kötü durumda olduğumuzdan haberim yoktu. Babamın yıllardır biriktirmiş olduğu dostları olmasa meğerse şimdiye kadar çoktan iflas bayrağını çekmişiz. Durumun vahametini görünce kendimi işe iyice kaptırmıştım. Hatta nerede olduğumu bile unutmuştum. Ki bu benim için imkansız gibi bir şeydi.

Birden kapının açılmasıyla yerimden sıçrayarak ayağa kalktım. İçeri giren kişiyi tanımıyordum. Ne yapacağımı bilemiyordum. Kapana kısılmıştım. Panikle kulaklarım uğuldamaya başladı. Kalbim deli gibi çarpıyor, nefes alamıyordum. Vücudum titreme krizlerine tutulmuştu bile..

Gelen adam bir şeyler söylüyor olmalıydı, dudaklarının kıpırdadığını gördüm. Fakat ne dediğini anlayamıyordum. Bana doğru adım attığındaysa geri geri kaçarak duvara çarptım. Allah'ım ne yapacağım ben diye korkuyla yalvarırken biri içeri girdi. Kimin geldiğini, ne dediklerini hala anlayamıyordum. Gözlerim yaşlardan buğulanmışken, biri sanki boğazımı sıkıyordu.

Diğer gelenin babam olduğunu; adamı dışarı çıkarıp yanıma geldiğinde anladım. Bir şeyler diyordu ama anlayamıyordum. Derin derin nefesler alarak kendime gelmeye çalıştım. Sonra babamın ne dediğini anladım.

"Duru! Duru'm iyi misin?" derken endişeyle acı çekerek bana bakıyordu.

Babamı çaresiz gördüğüm her anda sanki kalbime bıçak saplıyorlardı. Onu böyle görmemek için de elimden bir şey gelmiyordu. En azından rahatlasın diye iyi olduğumu söyledim. Ellerimi yüzüme götürdüğümde ıslak olduğunu fark edince hemen gözlerimi temizledim.

Sakinleşmek için derin derin nefesler alırken; tekrar "İyiyim." dedim.

"Bir şeye ihtiyacın var mı?" derken bir taraftan da hızla getirdiği suyu önüme bırakıyordu. Başımı hayır anlamında sağa-sola salladım.

"İç şunu."

Uzattığı suyu itirazsız içtim. Daha çok sakinleştiğim de "İyiyim. Sadece boş bulundum." dedim.

"Emin misin?"

"Evet, merak etme."

"Adam bekliyor gitmem lazım, hemen gönderip tekrar yanına gelirim. İstersen hemen eve gideriz."

"Sen git. Ben iyiyim. Bir sürü işim var zaten. Gelmene gerek yok, çalışacağım."

"Kendini kötü hissedersen ara gideriz." deyip, dışarı çıktı.

Arkasından öylece bakakaldım. Hemen eve güvenli bölgeme gitmek istedim ama hemen çıkarsam babamı yine çaresiz halde görürdüm. Kendimi zor da olsa sakinleştirmeye çalıştım.

BÜLENT YATMAN

Anlattıklarımı duydukça yüzündeki değişim; bakışlarının hedefinde olmadığım halde beni bile korkuttu.

Belki de yıllardır içine düştüğüm bu cendereden beni kurtaracak kişi 'Çitra' idi. Çitra bir efsaneydi. Adı bile bir çok insanı korkuturdu. Piyasa da yıllardır yeraltı dünyasından olduğuna dair söylentiler dolaşıp dururken ben hiç bir zaman söylentilere inanmadım. Neden bilmiyorum? Belki bir his.. Belkide yılların vermiş olduğu tecrübe..

Şimdi karşımda ve bana kızımı soruyor. Kızım.. Canımın yarısı.. En büyük keşkem.. En büyük pişmanlığım..

Küçücük yaşında öyle şeyler yaşadı ki.. Onu koruyamadım. Bir baba olarak iki evladımı da koruyamamışken yaşamanın ne anlamı var ki? Yedi yıldır bu soru ile yaşıyorum işte. Tüm hayatıma bedel yedi yıl..

ÇİTRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin