yirmi beş

6.6K 785 707
                                    

"jeongin, jeongin uyan! kahvaltı hazır hadi uyan!"

hyunjin uyanması için jeongin'i dürtüyordu.

"ey ruh! eğer uyanıksan kafa salla."

kafasını gözleri kapalı bir şekilde yavaşça salladı.

"madem uyanıksın neden kalkmıyorsun minik tilkimsi varlık?"

sırtını döndü. "çünkü ben ve keyfimin kahyası böyle istiyor."

"o zaman derdini okul müdürüne anlatırsın. iyi uykular."

gözlerini açıp kafasını kaldırdı. "ne?"

dönüp hyunjin'e bakacağı sırada odadan çıktığını gördü.

oflaya poflaya sıcacık yataktan kalktı. üzerine okul kıyafetlerini giyip odadan ayrıldı. kahvaltının kokusu metrelerce öteden geliyordu. mutfağa doğru ilerledi.

"günaydın."

ikisi jeongin'i görünce ona baktılar. "günaydın jeongin."

"şey, ben gideyim o zaman."

hyunjin onu durdurdu. "nereye? daha kahvaltı yapmadın. ayrıca seni ben bırakacağım."

"okulda yerdim."

chan masaya oturması için ısrar etti. "öyle aç aç olmaz. otur oturduğun yere."

hyunjin'in yanındaki sandalyeyi çekip oturdu. serpme şeklinde olan kahvaltıyı inceledi.

hyunjin bir ekmek dilimi aldı ve üzerine fındık ezmesi sürüp jeongin'e verdi.

"teşekkürler."

"yeter ki ağzına lokma girsin."

sessiz bir şekilde kahvaltı yaptılar. jeongin ilk defa kahvaltısını güzelce yapmıştı. bu iki abisini de çok mutlu etmişti.

masayı toparladıktan sonra hyunjin miniğine bakarak konuştu. "bırakayım mı seni okuluna?"

"olur."

chan bu sefer karışmamıştı. iş yerinin okula ters olduğunu tekrar dile getirmek istemedi. uğraşmak da istemiyordu. içinden hyunjin'e 'ne halt yersen ye.' diyordu.

ikisini kapıya kadar takip etti. dışarı çıktıklarında kapıyı kapattı.

jeongin ise hyunjin ile beraber büyük evden ayrılıp arabaya kadar yürüdü. hyunjin şöför koltuğuna, jeongin ise yanındaki koltuğa geçti. yola başladıkları sırada hyunjin eliyle dikiz aynasını düzeltti.

"eskiden aynayla arkaya baktığımda joonseo'yu görürdüm."

jeongin bir şey diyemedi. sessiz kalmayı tercih etti.

"jeongin, benim için joonseo'yu ziyarete gider misin?"

gülümsedi. "olur! ne zaman gideyim?"

"istediğin zaman. ne zaman müsait olursan."

yolculuk boyunca joonseo hakkında konuşmuşlardı. jeongin'in okuluna geldikleri sırada arabayı durdurup jeongin'e arka koltuğa koyduğu arabayı verdi.

"bunu benim için joonseo'ya verir misin? ama sakın benden olduğunu söyleme. kendin almışsın gibi ver. eğer benim verdiğimi söylersen almaz. şimdiden teşekkürler."

mavi olan oyuncak arabayı eline aldı. "veririm hyung, merak etme." arabayı çantasına koydu. unutmamak için en çok baktığı yere koymuştu.

"ve... onu benim için öper misin?"

"öperim."

emniyet kemerini çıkartıp kapıyı açtı.

little me | hyuninWo Geschichten leben. Entdecke jetzt