7 - Seni Görmek İstemiyorum & İkizler

20.1K 832 865
                                    

Herkese yeniden merhaba!

Vote atmayı, yorum bırakmayı ve beni takip etmeyi unutmayın

Diğer hikayem olan KAYLA'ya da bakabilirsiniz.

İyi okumalar

En yakınından ihanete uğraması ne akdar acıydı insanın. Her şey boş geliyordu. Bütün dünyam üzerime yıkılmış ve ben altında kalmış gibiydim. Çıkmak bile istemiyordum. Bir de Yaman vardı ortada. Onun için toparlanmam lazımdı. İkimizin arasında onun bir silaha dönüşmesini istemiyordum. Ne uyuyabiliyordum ne uyanık kalabiliyordum. Güneş doğuyordu. Yaman kalkacaktı ve ben baba nasıl olunur bilmiyordum. Kötü bir baba olmak istemiyordum. Kendi babama benzemekten ödüm kopuyordu. Ya beni sevmezse düşüncesi dönüp duruyordu aklımda. Hayatımda ilk kez karşılıksız sevilebileceğime inanırken öyle bir kazık yemiştim ki çünkü... Şimdi sanki bildiğim her şeyi unutmuş gibiydim. Nasıl sevilir, nasıl iyi biri olunur... Bana bunların hepsini öğreten kadın ihanetiyle tüm dünyamı sarsmışken şu an emin olamuyordum hiçbir şeyden.

Yaman'ın sesini duymuştum. Kalkmam lazımdı artık, uyanmıştı. Ne yapacağımı bilmiyordum şimdi bile. Süt içecekti. Dünden kalan süt vardı, onu hazırlamalarını söyledim. Sonra oğlumu kucağıma aldım. Ağlamamıştı dünden beri hiç. Normalde ortalığı birbirine katıyordu ağlamasıyla oysaki.

kapının çalmasıyla kucağımdaki Yaman'la birlikte kapıya yürüyüp sütü aldım ve ona içirmeye başladım. O sütünü içerken ben de berjeri cama doğru çevirip oturmuştum. 3. Kattan tüm bahçe görünüyordu. Daha oturmamın ardından iki saniye geçmemişti ki bahçedeki hareketliliği fark ettim. Telefonu elime alıp Atıf'ı aradım hemen.

-"Ne oluyor aşağıda Atıf?"
-"Abi... Kumsal Hanım gelmiş.."
-"Söyle kapıdakilere bıraksınlar." Dedim sinirli bir şekilde ve aşağıdaki görevlilere bağırdım. Yaman'ı sütüyle birlikte kadına verdikten sonra aşağı indim ben de. Bulut tam ben aşağı indiğimde kapıdan girmişti. Gördüğüm kadarıyla aşağıda biraz itişmişti korumalarla. O yüzden girmesine izin vermiştim zaten. Yüzü ıslak ve kıpkırmızıydı. Ağlamıştı.
-"Ekin Yaman'ı görmek istiyorum."
Dedi.
-"Beni hapse artırmaya çalışırken benim de oğlumu görmek isteyeceğimi düşündün mü peki?"
Dedim. Tek yaptığı ağlamaktı. Her seferinde her boku yiyip tek yaptığı ağlamaktı!
-"Ben öyle ols-"
-"Sakın!" Diye sesimi yüksettim. Uydurduğu yalanlara tahammülüm yoktu. "1 saat oğlunu görebilirsin. Şanslısın ki senin kadar zalim olmayacağım."
Dedim ve tekrar yardımcı kadına seslendim. Aşağı indiğinde Bulut hemen Yaman'ı kucaklatıp öpmeye başlamıştı. "Başlarında dur. Yalnız bırakma. 1 saat sonra geleceğim." Dedim kadına ve dışarı çıktım onları bırakıp. Kapıdaki korumanın yanına gittim ve başımla kenara çağırdım Atıfla onu.
-"Az önce hırpaladığın kadın kim biliyorsun değil mi?" Dedim adama.
-"Abi ben özür di-"
-"Soruma cevap ver sadece."
-"Evet abi."
-"Kim o?"
-"Senin eski karın abi."
Ensesinden tuttuğum gibi kendime çektim.
-"Benim çocuğumun annesi." Dedim dişlerimi sıkarak. "Ben sinirlenebilirim. Size emir verebilirim ama kimse benim çocuğumun annesine dokunamaz anladınız mı?"
Diye bağırdım hepsine. Ardından Atıf'a döndüm. "Götür bunu koruluğa. Bir daha aynı şeyin olduğunu görürsem ve sen de buna göz yumarsan Atıf..." devamını getirmedim. Anlamıştı. Onları bırakıp eve geri girdim. Kapıyı açar açmaz karşımda Bulut ve Yaman vardı. Bulut içeri girdiğimi görünce bana dönmüştü. Birkaç sabiye göz göze kalmamızın ardından daha fazla dayanamayıp yukarı çıktım. Bütün sinirlerim hoplamıştı sabah sabah. Yanlış bir şey yapmak istemiyordum. O yüzden çıktım ve sürenin dolmasını bekledim.

1 saatin sonunda odanın dışına çıkmıştım. 2. Katın balkonundan tün salonu görüyordum.
-"Yaman'ı getirin."
Diye seslendim ve onunla göz göze gelmeden arkamı dönüp geri odaya girdim. Kısa süre sonra kapı açılmıştı. Kapıyı çalmamasına kızarak atkamı dönünce karşımda Bulut'u gördüm.
-"Ekin konuşmamız lazım. Ben özür di-"
-"Yerinde olsam dışarı çıkardım. Ne kadar sabır gösterebilirim emin değilim."
-"Ekin lütfen Yaman'ı alma. Ben onun annesiyim.."
-"Meryem misin sen? Bu çocuğun babası kim Bulut?"
Derken ayağa kalkmış ona doğru yürümeye başlamıştım. "Cevap ver!"
Diye tısladım.
-"Sensin."
-"Ben ayrılmak istediğinde Yaman'ı seninle göndermedim mi?"
-"Gönderdin.."
-"Şimdi sakın bana seni çocuğunla ayırıyormuşum gibi muamele yapma. Çok kötü canını yakarım! Sen ne yaptıysan kendi kendine yaptırdın!"
Yine ağlıyordu! Bıkmıştım artık ağlamalarından. "Ağlama!" Diye evi inletecek bir sesle bağırdım. Ellerini yüzüne kapatıp geri kaçtı. "Duruşmaya kadar seni görmek istemiyorum! Şimdi git!"
Dedim ve kapıyı açıp çıkmasını bekledim.

Kimseye öfkeli olmadığım kadar öfkeliydim ona! Hayatta kimseye yapmadığım kadar çok bedel ödetmek istiyordum. Çok canını yakmak istiyordum ama yapamıyordum. En çok beni parçalayan ise bir şeyleri geri dönüşü olmayacak şekilde mahvetmişti. Çok kızıyordum, çok üzülüyordum. Bu durumda bile en çok bir şeyleri tekrar birleştiremeyeceğimize üzülüyordum.

Uğur'dan

Detaylı ultrason için kontrole gelmiştik şimdi. Dafne riskli gebelik grubuna girdiği için bunu arada yaptırıyorduk. En son bir iki ay önce yaptırmıştık sanırsam. Doktor her zamanki gibi ultrsonla incelemişti önce ve ardından bu sefer birkaç test istemişti. Şimdi onların sonucunu bekliyorduk hiç konuşmadan. Sanki çocuk bekleyen bir aile deiğil de yabancı gibiydik.

Dafne'nin yakınında duruyordum.
-"İyi misin?"
Diyr sordum ona. Yüzü bir an şaşkın bir ifade almıştı. Sormama şaşırmış olmalıydı. Başını salladı. Tam tekrar konuşma başlatmak için bir şeyler diyecektim ki kapı açıldı. Doktor gelmişti.
-"Ne yazık ki bu sefer haberler pek iyi değil."
Demesiyle ikimizin bakışları da ciddileşmişti. İçimi bir anda bir korku sarmıştı. Bebeklere bir şey olmasına dayanamazdım. Bu sefer de bebeklerimizi kaybetmeye dayanamazdım artık.
-"Ne oldu? İyiler mi?"
Diye sorarken Dafne hiç iyi görünmüyordu. Elimi omzuna koyup kendime çektim.
-"Şu an için evet. Fakat bebeklerden birisinin gelişiminde sorun var. Diğerinden çok daha az gelişmiş. Bu da onun hayatı için risk yaratıyor. Ayrıca tek tumurta ikizi oldukları için bebeğin ölmesi durumunda kardeşi de kaybederiz. Fakat merak etmeyin bu en kötü senaryo. Bebekleri tutabildiğimiz kadar anne karnında tutacağız. Herhangi bir durumda sezaryen ile erken doğum olacak. Böylece diğer bebeğin hayatını da riske atmamış olacağız. En iyi ihtimalle ise bebek doğduğunda birkaç hafta küvezde kaldıktan sonra kucağınıza alabilirsiniz."

Başımı salladım. Daha fazla soruyu burda sormayacaktım çünkü Dafne beni korkutmaya başlamıştı.
-"Ne zaman yatış yapabilir en kısa zamanda?"
-"Hemen şimdi. Hemşire hanımı takip edin lütfen. Sizi odanıza götürecek "
Başımı sallayıp çıktım. Daha önce de kalmıştı Dafne, o zaman ben ayrı odadaydım ama artık onunla birlikte kalacaktım. Tekerlekli sandalyeyle onu odaya çıkarttık. Zaten özel bir klinikteydik. Otelden pek farkı olmayan bir odaydı.

Dafne'yi yatırıp diğer işlemleri hallederken evi aradım. Burda kalacağımız için kıyafet istedim. Konuşmamı bitirdikten sonra hemşire geldi yanıma.
-"Bebekler için hazırladığınız çantayı getirebilirsiniz. Doğum ne zaman olacak kesin olmadığı için her an hazır olmak iyi olur."
Dedi. Bebek eşyası... Bebeklere dair hiçbir şey yoktu. O kadar başka şeylerle uğraşmıştım ki aklıma bile gelmemişti. Dafne de bir şey dememişti. Tabi, ben ona öyle davranırken gelip bebek alışverişi yapalım diyemezdi. Yutkunup içeri girdim. Odada çok gerici bir sessizlik vardı.
-"Dafne?"
Dedim ama bakmadı. Camdan dışarı çevirmişti kafasını. Yavaşça yanına yürüdüm ve yatağın kenarına oturup çenesini tuttum nazikçe. Ne diyeceğimi bilemiyordum, nasıl tesselli ederim bilemiyordum. Ağlamak istemiyordum çünkü bu sadece onu daha çok korkutacaktı. Neyin cezasıydı bu? Neden bütün çocuklarımızı kaybediyorduk?

Hiçbir şey demeden biraz kenara ittirip onu yanına yattım. Uzun zaman sonra ilk kez bu kadar yakındık. O kadar garipti ki...
"Dafne bir şey de."
Bir süre cevap vermedikten sonra konuştu.
-"Ne diyebilirim ki?"
Dedi.
Haklıydı çünkü ben de ne diyeceğimi bilmiyordum.
-"Bir şey olmayacak güzelim. Söz veriyorum hiç bir şey olmayacak."
-"Tutamayacağın sözler verme Uğur."
-"Tutacağım. Bu sefer tutacağım. Bu sefer üçünüze de bir şey olmayacak söz veriyorum. Bebeklere çok iyi bakacağız."
-"Doğunca boşanmıyor muydun benden"
Bu soru gelince yutkunmuştum.
-"Sen nasıl istiyorsan öyle olacak."
Dedim ardından.
-"Ben uyuyacağım biraz."
Diyerek gözlerini kapattı ve beni düşüncelerimle baş başa bıraktı...

-Bölüm Sonu-



ZOR AŞK ~2~Where stories live. Discover now