XVI.

1.4K 80 118
                                    

Ertesi sabah Hermione bir kafede kızlarla buluşmuştu. Ginny zorla çağırmıştı.

"Ee nasıl bir gelinlik istediğine karar verdin mi?"

"Hiç düşünmedim."

"Ne demek düşünmedim? Evleniyorsun Herm. Farkında mısın?"

"Sende abartıyorsun Gin. Farkında mısın?"

"Bence sade birşeyler olsun." Diye lafa atıldı Pansy.

"Bence kabarık birşeyler olsun. Sonuçta birkere evleniyor."

"Bende sadelikten yanayım Ginny."

"Neden hiçbir zaman beni dinlemiyorsun Herm?"

"Saçmalıyorsun Ginny. Ne bu sinir? Harry ile kavga mı ettin?"

"Hayır."

"Bizi çağırmanın nedeni sinirini çıkarmak istemen mi?"

"Gerçekten tuhafsın." Dedi Pansy.

Ginny masadan kalktı ve saçını savurarak yanlarından ayrıldı.

Hermione geldiğinde farketmeden Draco'ya biraz ters davranmıştı.
Ginny yüzünden sinirliydi.

"Neden beni tersliyorsun?"

"Terslemiyorum Draco. Sadece biraz sinirliyim."

"Kim sinirlendirdi seni bakalım?"

"Ginny."

Hermione Draco'yla dudaklarını birleştirdi. Saçlarını okşadı. Kokusuyla birkez daha mest oldu.

"Seni kırdıysam özür dilerim." Dedi.

"Kırmadın. Senin keyfini yerine getirmek için ne yapabilirim?"

"Bilmem. Aslında hava çok bunaltıcı. Belki havuza gireriz."

"Güzel fikir."

Draco Hermione'yi bikiniyle gördüğünde yiyecekmiş gibi baktı.
Gerçi genelde öyle bakıyordu.

Hermione ayaklarını suya sokmuş alışmaya çalışıyordu. Su biraz soğuktu.

"Hadi Hermione. Gel artık."

Draco onun ellerinden tutarak yanına çekti.

"Draco!"

"Kaldık okyanusun ortasında baş başa." Dedi Draco.
Hermione büyük bir kahkaha attı.

"Ah evet. Küçük bir okyanus."

"Keyfin yerine geldi mi?"

"Evet."
Hermione bacaklarını Draco'nun beline doladı. Ensesine tutunuyordu.

"Hey bunlar yanlış hareketler."

"Öyle mi?"

"Yani sonra Draco sapıksın deme."

"Sapıksın Draco. Sadece yakın olmaya çalışıyorum. Farkındaysan havuzdayız. Yani o düşüncelerini şimdilik unut."

"Tamam ya."

Gece saat ikiydi ve Hermione hâlâ uyumamıştı. Sevdiği bir dizinin sezonunu bitirmeye çalışıyordu. Draco çoktan uyumuştu.

Birkaç dakika sonra Draco'nun telefonu ısrarla çalmaya başladı.
Tanımadığı bir adam arıyordu.
Hermione sessize aldı.

O uyurken telefonuna biraz bakmamda bir sakınca yoktur diye düşündü. Önce mesajlarından başladı. Az önce arayan adama attığı mesajı açtı. Dün atılmıştı.

"Evlenme teklifi ettiğime çok pişmanım. Hayatımı yaşamak istediğime karar verdim ama bunu ona nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
Onunla birlikte olmaktan sıkıldım. En kısa zamanda ayrılmayı düşünüyorum." Yazıyordu.

Hermione Draco'nun böyle düşündüğüne inanamıyordu.
Nasıl söylerdi bunları? Birbirlerine bukadar aşıkken. Telefonu bırakıp gözyaşlarını sildi.

Yukarı çıkıp sessizce asasıyla küçük bir çanta hazırladı. Onun için önemli olan birkaç şeyi ve birkaç parça kıyafet koydu. Şuan ona okadar sinirliydi ki diyecek birşey bulamıyordu. Elleri titriyordu.
Umarım yokluğumda aklı başına gelir diye düşündü.

"Aaa. Hermione."
Hermione kuzeni Lorraine'i çok özlemişti. Bunun kafasını toplamaya yardımcı olacağını düşünüyordu.

"Meraba Lorraine. Habersiz geldim ama umarım sakıncası yoktur."

"Tabiki yok. Sadece bu saatte korkuttun."
Lorraine sıkıca sarıldı Hermione'ye.

İçeri geçtiklerinde olan biteni anlattı.
Biraz onsuz kalmasını istediğini söyledi.

"Burada istediğin kadar kalabilirsin. Ama doğru anladığına emin misin? Anlattığın kadarıyla bu çocuk seni çok seviyor."

"Ben gördüğüme inanıyorum."










Hermione sormadan etmeden acele davrandı ama hak veriyorum.

O mesajı gerçekten Draco'nun atmış olma ihtimali var sizce?

O atmadıysa kim atmıştır?

Hermione yerini söylesin mi?

Umarım beğenmişsinizdir 💛🐥

~Endless~ Dramione Where stories live. Discover now