ZAAFLARIMIZ

244 51 176
                                    

6.Bölüm:Zaaflarımız
*Yeniden tanışmak için*

Korku beynin yarattığı var olmayan bir duygudur. Beyin bize oyun oynar. Der ki"Sana senin zaafın olucak şeyler vericem ki sen onları kaybettiğinde yada onlara maruz kaldığında üzülüceksin.çok üzülüceksin."

Bizlerde beynin bu oyununa kanarız. Bunu istemsiz yaparız. Bu insanların doğasında vardır.

Korkuları olmayan bir insan göremezsiniz. Kimi dar alanlardan, kimi yüksekten, kimi böceklerden ve daha nice şeylerden korkarlar.

Birde kişisel olarak korkarız bazı şeylerden. Bunu kendi kendimize zarar vermek için yaparız aslında farkında olmayarak.

Kimileri kaybetmekten korkar, kimileri onca insanın arasında konuşmaktan, kimileri konuşamamaktan korkar.

İnsanlar hep korkar. İnsanlar hep korktu. İnsanlar hep korkmaya devam edecek. Fakat bu korku yanlış değildir bana göre. Çünkü korku insanı ayakta tutar.

Neyden saklanmamız, neyden kaçmamız, neyden kendimizi sakınmamız gerektiğini biliriz. Kendimizi onlardan koruruz.

Ancak birde korkularımızı bizim kontrolümüz dışında ortaya çıkartanlar var. İşte o zaman sizler ve bizler artık korkularımızdan da korkar oluruz.

Karanlıktan korktum hep. Ürperdim etrafımı göremediğimde, yeri geldimi uyumaktan bile korktum ben sırf o karanlığı görmemek için. Fakat korkularımı düşman karşıma çıkardı.

Elimde iki seçenek vardı. Ya savaş, yada kaybet.

Hangisini seçeceğim beni yöneten kişiye bağlıydı.

Korkularıma...

Eliz'in karşısına sandalyeye oturduğumda bana sırıtarak bakıyordu. Hoşuna gidiyordu acı çekmem. Çünkü sargılarım çıkmışta olsa hala topallıyordum. Alayla konuşmaya başladı. "Vücuduna bıraktığım iz hoşuna gitti mi doktor hanım?"

Yüzüne baktım. Bambaşka bir konu açtım. "Kız arkadaşının adı neydi Eliz?" Yüzüme sarsılmış bir ifade ile baktı. Herkes zaaflarıma oynuyordu. Herkesin zaaflarına oynayacaktım. Kesik kesik cevap verdi. "Kes sesini. Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum."

Sabırsızca cevap verdim. "Neden? oldukça güzel bir kız halbuki." Ayağa kalktı üzerime doğru geldi. Elimle durdum onu. "Bu sefer olmaz Eliz bana yeterince zarar verdin. Sana öğrettiğim ilk dersi uygulamaya sokmamız lazım. Sana dedim ki daima savunan ol, saldıran değil. Sana saldırdım. Fakat sen de saldırıya geçtin. Yapman gereken bana cevap vermekti. Üstüme yürüyüp fiziksel bir acı çektirmeye çalışmak değil. "

Yüzüme alayla bakıp konuşmaya başladı." Okuduğun kitaplar mı öğretiyor sana bunları. Yada yıllarca gittiğin okullarmı veriyor sana bu güveni. Ne biliyorsun ki ne konuşuyorsun? "

Her zaman ki tipik benim acım en ağır acıdır havasına girmişti." Sana dair hiçbir şey bilmiyorum. Çünkü anlatmıyorsun. Sen anlatmazsan seni nasıl anlayabilirim? "

Biraz şaşkınca birazda sinirle cevapladı beni." Ne o buraya geldiğinde beni iyileştirmekten bahsediyordun. Vazgeçtin sanırsam." Alayla cevapladım onu. "Sen niye bu kadar sinirlendin ki? Dur ben söyliyim. Sen kendin bile farkında değilsin ama iyileşmek istiyorsun. Bunu sana göstereceğim."

Merakla sordu. Yüzünde ilk defa saf bir merak gördüm. "Nasıl bu kadar emin konuşuyorsun? Nerden biliyorsun böyle düşüneceğimi ben bile bilmezken?" Sabırsızca yanıtladım onu. "Onu özledin değil mi? Kokusunu, tenini, saçlarını belkide bakmaya doyamadığın gözlerini. Onu özledin."

Kaybolan RuhlarWhere stories live. Discover now